Marsbahis
Holiganbet
1xbet MobilBetturkey GüncelBetist MobilKralbet Güncelsupertotobet bonusTipobet MobilMatadorbet GirişMariobet Güncel GirişBahis.com girişTarafbet Giriş
1xbet supertotobet
jojobet
ankara escort
escort eryaman
Fapjunk.com
romabet romabet romabet
deneme bonusu veren siteler
Bugun...


Çiğdem GÜVEN

facebook-paylas
Kuşaklar arası köprü: Deneyimle yeniliğin buluştuğu yer
Tarih: 05-05-2025 14:35:00 Güncelleme: 07-05-2025 07:11:00


Kurumsal hayatta;
aynı masada, üç hatta; dört farklı kuşak bir arada çalışıyor.

 

Emekliliği yaklaşan deneyimli profesyonellerle,

henüz mezuniyetinin heyecanını taşıyan genç yetenekler…

 

Farklı motivasyonlar, beklentiler, iletişim tarzları ve iş yapış biçimleri.

Peki; bu çeşitlilik bir çatışma kaynağı mı,

yoksa; kurumlar için büyük bir fırsat mı?

 

Bence, doğru yaklaşımla bu tablo;

şirketlerin en güçlü rekabet ve sürdürülebilirlik avantajına dönüşebilir.

 

Tecrübeli çalışanlar;
kurumsal hafızayı, sektör bilgeliğini ve kriz yönetimi reflekslerini taşır.

Yeni nesil çalışanlar ise;

hızlı adapte olma becerisi, teknolojiye hâkimiyet ve

sorgulayıcı bakış açılarıyla sürece değer katar.

Bu iki gücü birbirine yaklaştırmak; ancak onları anlamaya çalışmakla, mümkündür.

 

Bu noktada, kuşakların teknolojiye yatkınlık oranlarına bakmak;
aralarındaki farkları daha net anlamamıza yardımcı olur:

 

Z Kuşağı (1997–2012 doğumlular): %90+
 Y (Millennial) Kuşağı (1981–1996): %75–85
 X Kuşağı (1965–1980): %50–65
 Baby Boomer Kuşağı (1946–1964): %20–30

 

Bu oranlar, kuşaklar arası teknolojik adaptasyonun;

iş dünyasındaki rolünü belirlemekte önemli bir göstergedir.

 

Ortak zemin nasıl kurulur?

 

Ortak zemin, sadece uyum sağlamak değil;

sürdürülebilir, öğrenen ve gelişen bir organizasyon yapısı kurmak anlamına gelir. 

 

 Karşılıklı Mentorluk Programları:

  Bilginin iki yönlü aktığı sistemler;
  hem kuşaklar arası saygıyı artırır, hem de kurum içi öğrenmeyi canlı tutar.


 Karma Proje Takımları:

  Farklı kuşakların birlikte çalıştığı ekipler,

  yenilikçi düşünceyi ve deneyimle sınanmış yaklaşımı harmanlar.


 Diyalog Oturumları:

  Açık iletişim, önyargıların değil; ortak anlayışın önünü açar.


 Esnek İletişim Kanalları:

  E-posta, mesajlaşma uygulamaları ve toplantı kültürü;

  her kuşağın alışkanlıklarını kapsayacak şekilde çeşitlendirilmelidir.


 Farklılaşmış Takdir Sistemleri:

  Yeni nesil; anlık geri bildirim ister,

  kıdemliler ise; uzun vadeli katkılarının görülmesini.

  Bu denge, bağlılığı artırır.


 Ortak Değerler ve Amaç:

  Sosyal etki, çevresel duyarlılık ve etik duruş gibi değerler;

  kuşaklar arası güçlü bağlar kurar

 

İşte bu sayede, kurumlar sadece verimli değil;
geleceğe karşı sorumluluk sahibi bir iş ortamı oluşturabilir.

 

Eleştirmek yerine anlamaya çalışmak

Farklı bakış açıları karşısında, hemen yargılamak ya da eleştirmek yerine;
anlamaya çalışmak, zaman kaybettirmez;

aksine, stratejinin ve verimliliğin anahtarıdır.

Zira; her kuşak, diğerinin görmediğini görebilir.

 

Yönetimlere düşen sorumluluk

Bu süreci sağlıklı biçimde yönetmek için

en büyük görev, kurumların yönetim ekiplerine düşüyor.

Sadece köprü kurmak değil;

bu köprünün iki yönlü trafiğini de anlayacak

vizyon, empati ve yönetişim becerisi şart.

Kuşakları bir araya getirecek iklimi oluşturmak,

yöneticilerin sadece yön vermesiyle değil; örnek olmasıyla da mümkün.

 

Önümüzdeki 10 yılda kimler sahne dışına çekilecek?

Demografik veriler ve emeklilik projeksiyonlarına göre:

 

 Baby Boomer kuşağı, iş hayatından büyük ölçüde çekilmiş olacak.
 X kuşağı, halen lider pozisyonlarda olacak, ancak görev devri süreci başlayacak.
 Y kuşağı, karar verici ve stratejik rollerde ağırlığını koyacak.
 Z kuşağı, değişimi tetikleyen ve teknolojiyle bütünleşik yapısıyla sahneye çıkacak.

 

Bu geçişi iyi yöneten şirketler, sadece bugünü değil; geleceği de şekillendirecek.

 

Sürdürülebilir bir gelecek için kuşakların uyumu şart

Kurumların; çevresel sürdürülebilirlik kadar

insan kaynağı sürdürülebilirliği de düşünmesi gerekiyor.

 

Kuşaklar arası denge ve bilgi aktarımı sağlandığında;

bilgi kaybı, motivasyon düşüşü ve verimlilik sorunu gibi riskler minimize edilir.

Dahası, şirket kültürü sürekli olarak yenilenirken; özü korunur.

Bu da, kurumsal dayanıklılığın ve uzun ömürlülüğün temelidir.

 

 

 

cigdemguven@cigdemguven.info

 

 



Bu yazı 2018 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA