|
Tweet |
Bağımsız araştırma şirketi AGS Global;
iş dünyasında Z kuşağının artan etkisini ve
liderlerin bu kuşağa bakış açısını mercek altına alan
"Liderlerin Z Kuşağı Karnesi" başlıklı gündem araştırmasını yayınladı.
Araştırmaya göre;
liderler, Z kuşağının teknoloji yetkinliklerini "en büyük pozitif özellik" olarak görse de,
"düşük sadakat" ve "yönetim zorlukları" ile mücadele ediyor.
Ekim 2025'te, şirket sahibi ve C level 144 iş insanının
katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın, en dikkat çekici bulgusu;
Z kuşağının, öncelikli beklentilerinde yaşanan değişim olarak öne çıktı.
Araştırmaya göre;
Z kuşağı çalışanlar, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin
%36,1’inde orta düzeyde,
%25’inde ise; yoğun şekilde varlık gösteriyor.
Ancak;
liderlerin sadece %11,1’i, en iyi anlaştıkları kuşağı Z kuşağı olarak niteliyor.
Buna göre; her 2 iş liderinden birinin, hala en iyi anlaştığı kuşak,
Y kuşağı yani; 1981-1996 arası doğumlular.
5 iş insanından biri ise; tüm kuşaklarla iyi anlaştığı fikrinde.
-----
Rapor;
Z kuşağının, iş dünyasına kattığı pozitif yönlerin yanı sıra;
liderlerin karşılaştığı zorlukları da gözler önüne seriyor.
Liderlerin %75'i,
Z kuşağının "teknolojiye ve dijital araçlara olan doğuştan yetkinliklerini"
en belirgin pozitif özellik olarak görse de
en az katkı sağladıkları husus ise;
geri bildirime açıklık ve kendilerini sürekli geliştirmeye verdikleri önem (%5,6) olarak öne çıkıyor.
Sosyal sorumluluk, çeşitlilik ve kapsayıcılık ise; zayıf kaldıkları bir diğer unsur (%8,3).
Bununla birlikte; her 10 liderden 6’sı,
Z kuşağının düşük sadakatini ve sık iş değiştirme eğilimini;
yönetmesi en güç tutumlar olarak değerlendiriyor.
-----
Liderlere göre, Z kuşağında;
%72,2 ile "esnek çalışma saatleri ve uzaktan/hibrit çalışma özgürlüğü",
%69,4'lük "yüksek maaş ve güçlü maddi yan haklar" beklentisinin
önüne geçmiş durumda.
%52,8 ile "iş-yaşam dengesi konusundaki net ve tavizsiz beklentiler" ve
%47,2 ile "otoriteye, hiyerarşiye ve geleneksel iş yapış biçimlerine uyumda zorlanma"
diğer Z kuşağıyla özdeşleşen özellikler.
Bu öncelik sıralaması,
Z kuşağı yeteneklerini şirkete çekme stratejilerinde de kendini gösteriyor.
Liderlere "Z kuşağını şirketinize çekmek için en etkili 2 vaat nedir?"
sorusu yöneltildiğinde;
%52,8'i "net bir esnek/hibrit çalışma politikası sunmak" yanıtını veriyor.
Bu vaat; güçlü ve eğlenceli bir işveren markası imajı çizmek (%38,9) ve
%36,1'de kalan "sektör ortalamasının üzerinde bir maaş paketi sunmanın"
belirgin bir şekilde önünde yer alıyor.
-----
İş dünyası temsilcilerine göre;
Z kuşağının gelecekte C-level pozisyonlara yükselebilmesi için
%61,1 gibi ezici bir çoğunlukla en çok
"stratejik düşünme, uzun vadeli planlama ve istikrarlı bakış açısı"
becerilerini geliştirmesi gerekiyor.
Liderlere göre;
Z kuşağı çalışanların kalıcılığını artırmak için en kritik stratejiler,
%50 ile "performansa dayalı sık ücret artışları ve bonuslar" ve
%47,2 ile "çalışanın ruh sağlığına ve mutluluğuna odaklanan destek programları"
olarak sıralanıyor.
Liderler, Z kuşağının;
önümüzdeki 5 yıl içinde şirket verimliliğine etkisi konusunda
iki fikri, özellikle sahiplenmiş durumda.
Katılımcıların %30,6'sı, bu etkinin "olumsuz"
(bağlılık ve disiplin sorunları) olacağını düşünürken;
eşit oranda %30,6'sı "olumlu"
(yeni bakış açıları) olacağını öngörüyor.
Ancak, konu inovasyon olduğunda;
liderler, belirgin şekilde daha iyimser.
Katılımcıların;
%50'si Z kuşağının "yeni fikirler getireceğini”,
%16,7'si ise; "ezber bozan yaklaşımlarıyla inovasyonu tetikleyeceğini" düşünüyor.
AGS Global Kurucusu Ahmet Güler,
araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi:
“Z kuşağı; artık, iş dünyasında sadece konuşulan değil;
kurumsal yapıları dönüştüren bir gerçeklik haline geldi.
Bu kuşak, klasik aidiyet ve hiyerarşi kavramlarının ötesinde;
özgürlük, anlam ve esneklik arayışıyla tanımlanıyor.
Araştırmamız gösteriyor ki;
Z kuşağı için yüksek maaş, artık tek başına bir çekim unsuru değil;
zaman ve mekân özgürlüğüyle desteklenmeyen bir iş modeli,
onların dünyasında sürdürülebilir değil.
Bu durum,
işveren markalarının değer önerilerini yeniden şekillendirmesini ve
‘çalışma biçimi’ politikalarını,
artık; stratejik bir rekabet unsuru olarak, ele almasını zorunlu kılıyor.”
Güler, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu kuşak;
performansa dayalı geri bildirim,
ruh sağlığı desteği ve kendini ifade edebileceği çalışma ortamı bekliyor.
Liderler; bu kuşağın, kısa vadeli değil;
uzun vadede, stratejik düşünebilen bireyler haline gelmesine yatırım yaptıkça;
inovasyon kapasitesini katlayacak bir dönüşüm fırsatı yakalayacaklar.
Z kuşağını anlamak;
geleceğin kurum kültürünü inşa etmenin, ilk adımı.”