Tweet |
PASHA Group Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Erbaş
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
uzun bir süredir; enerjide arz, talep dengesinde sıkıntılar yaşıyor.
Özellikle yaz aylarında, artan sıcaklıklar ve turist yoğunluğu nedeniyle;
adaya halen elektrik üreten fosil atıkla çalışan enerji santrallerinin
yeterli üretim yapamaması, gündelik hayatı giderek zorlaştırıyor.
Yılın on iki ayında kesintisiz güneş ışığı alan KKTC coğrafyası için
en verimli modelin; Güneş Enerjisi üretmek olduğunu söyleyen ada sakinleri,
hükümet tarafından pahalı bir yatırım olduğu için gündeme alınmayan bu modeli;
daha sonra devletle mahsuplaşmak kaydıyla,
sivil inisiyatif dayanışmasıyla el birliğiyle hayata geçirmeyi önerdi.
Konu hakkında sosyal medya hesabından bir açıklama yapan,
PASHA Group Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Erbaş,
“Geçmişte ‘Yeşil Ada’ olarak tanımlanan Kıbrıs’a;
yeni nesil ekolojik enerji üretimiyle,
temiz enerjinin yanı sıra;
temiz doğa anlamında da iadeyi itibar kazandırılabileceğini” öne sürdü.
Erbaş’ın açıklamasında değindiği, Güneş Enerjisi modeli ile
adada ortak bir aklın da harekete geçeceği iddiası,
KKTC’nin; İş Dünyası, Sivil Toplum Kuruluşları ve
Bilim dünyasından da destek gördü.
Peki; KKTC’de nispeten daha pahalı sayılan Güneş Işığı Hasadı,
nasıl devreye girecek?
Bu konuda ortak modellemeyi de Erbaş,
şu sözleriyle gündeme taşıdı:
“KKTC’de yeni nesil enerji üretimi modeli önerisi,
uzun zamandır; hem bireysel,
hem de KKTC’nin saygın Sivil Toplum Kuruluşları ve
Bilim insanları ile yaptığımız etütlerde dile getirdiğimiz;
olmazsa olmaz bir gerçeği, bir kez daha günışığına çıkarıyor aslında.
Gün ışığı derken;
yılın 365 günü kesintisiz güneş alan benzersiz coğrafyamızın,
eski teknoloji ve fosil yakıtlarla üretilen enerji kaynağıyla
yarına uzanması, mümkün değil.
Bilimin ve modern çağın getirdiği teknolojilerin kolektifiyle,
günümüze uygun ve yarını kucaklayan
“Sürdürülebilir Enerji Kaynakları” kullanımı,
hala enerji yoksunluğu ve elektrik kesintileriyle,
mağduriyet yaşayan ülkemizin kalkınmasında, güçlü bir çıkış modeli olacak.
Bugüne kadar, alt yapı ve ödenek eksikliği mazeretiyle;
dosya kapağı bile açılmayan gün ışığı hasadı,
dile getirildiği gibi pahalı bir enerji üretimi olmaktan ziyade;
ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak olan
adil ve sürdürülebilir bir kaynak modeldir.
Bunun için gerekli olan yatırımın;
bilimsel ve maddi dayanaklarını yaratabilecek,
buradan üretilen artı değeri ülkemiz ve devletimiz yararına kullanabilecek
güçlü, akılcı ve ufku açık ekonomi örgütleri, STK’lar ve
bilim insanları kaynağına, fazlasıyla sahibiz.
Dünyada, kendi enerjisini;
modası geçmiş teknolojilere bağımlı olmadan
üretebilecek kaynaklarımızı harekete geçirip,
efektif bir şekilde kullanabilecek,
işlevsel aklın çalıştırılması için ülke halkı olarak; hazırız.
Kaynak yaratma anlamında,
elini taşın altına koyabilecek tüm STK’larla birlikte;
enerjide “KKTC Modelini” yaratmaya, teoride ve pratikte talibiz.
Ülkemizin en değerli hazinelerinden olan gün ışığını;
yaşadığımız yüzyıla yakışır bir şekilde, enerjiye dönüştürüp;
kesinti ve yoksunlukla mağdur olmayan toplumsal huzur,
sadece bir adım ötemizde, duruyor.
Biz ve bizim gibi düşündüğünü bildiğimiz tüm toplumsal inisiyatif kuruluşları,
o adım için hazır ve hazırlıklıyız.''
KKTC’nin; doğal yapısı ve kaynaklarının korunması gereği,
bir sanayi adası olamayacağının altını çizen Erbaş;
ekonomik kalkınma modelinde de doğal sermayenin ve bacasız ekonominin
mücevher değerindeki önemine değinerek, sözlerine şöyle son verdi:
“Dünyada bir dönem anıldığımız “Yeşil Ada” tanımlamasını,
KKTC’de tüterek; havamızı ve ekolojik sistemimizi kirleten
mazot santrali bacaları yerine, ışığımız ve suyumuzla;
yeşil enerji, eko tarım, AGRO turizm gibi
uzun ve temiz soluklu üretim modelleriyle, yeniden kazanmak niyetindeyiz.
Bahsettiğimiz doğal hasat teknolojileriyle, bu arzumuza hızla kavuşup;
adamıza yakışmayan bacaları da zamanla emekli etmek,
ekolojik bir hayal olarak kalmamalıdır.
Doğal hakikatin adresi, ortadadır.
Kıbrıs Türk toplumu olarak;
kısa vadede, “KKTC kendi enerjisini üreten ülkelerin başında geliyor”
haberleriyle, huzurla tebessüm eden bir topluma dönüşmemizi; arzu ediyoruz.”