Marsbahis
deneme bonusu veren siteler
Holiganbet
casibom
jojobet
ankara escort
escort eryaman
Fapjunk.com
alanya escort bayan
Bugun...


Sezer KOYUN

facebook-paylas
Türkiye Ekonomisi’nin kum saati
Tarih: 10-03-2025 21:14:00 Güncelleme: 15-03-2025 01:03:00


Zaman akıyor, dengeler değişiyor…

 

Bir zamanlar, paranın değerinin bir gün içinde mevsim değiştirir gibi değiştiği,

faiz oranlarının ise; roller coaster hızında yükselip alçaldığı bir ülkede,

büyük bir soru vardı:

"Bu işin sonu nereye varacak?"

 

Ancak; her büyük Türk hikâyesinde olduğu gibi

cevabı bulmak için birkaç finansal çukurdan atlamamız gerekecek.

 

Enflasyon, uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde;
bazen misafir, bazen ev sahibi

 

Yıllarca çift haneli rakamları aşarak cepleri yakarken,

şimdi yüzde 39,1 seviyesine kadar indi.

Bu bir başarı mı?

Kısmen.

Çünkü, bu düşüş; faiz oranlarının artırılarak,

tüketicinin harcama yapmasının neredeyse imkânsız hâle getirilmesiyle sağlandı.

 

Özetle;

enflasyon azaldı, çünkü; insanlar alışveriş yapamaz hâle geldi.

Ama şimdi;
faiz oranları yüzde 42,5’e düşürülerek, yeni bir hamle yapıldı.

 

Ekonomi biraz canlanacak mı?

Belki.

Ama; tüketici güveni ve harcama gücü yerlerde sürünüyorsa,

oranları düşürmek; tek başına yetmez.

 

OECD’nin projeksiyonlarına göre;

Türkiye ekonomisi 2024’te yüzde 3,5,

2025’te ise yüzde 2,6 büyüyecek.

BM biraz daha iyimser, yüzde 3,1 büyüme tahmin ediyor.

IMF ise; yüzde 2,6 civarında bir büyüme öngörüyor.

 

Şimdi bu rakamları biraz açalım:

Türkiye’nin yüzde 5’in üzerinde büyüme hedefleri varken;
bu oranlar, aslında bir yavaşlama anlamına geliyor.

Yani, ekonomi büyüyor ama;
sanki koşmak yerine, yürüyerek maraton tamamlamaya çalışıyoruz.

Küresel ekonomide Türkiye’nin büyüme performansı,

yeni kaynak yaratma ve yatırımları çekme konusunda, önemli bir sinyal olacak.

 

Bütçe açığı meselesi ise; giderek derinleşiyor.

2025 için 1,9 trilyon TL (yaklaşık 55,4 milyar dolar) açık bekleniyor.

Hükümet, 12,8 trilyon TL gelir hedeflerken;
harcamaların 14,7 trilyon TL seviyesinde olacağını öngörüyor.

 

Bu ne anlama geliyor?

Devletin elindeki para, yapması gereken harcamalara yetmiyor.

Açık nasıl kapanacak?

Vergi artışları, kamu borçlanması ve

olası harcama kısıtlamaları devreye girebilir.

Bu da vatandaşa dolaylı yoldan yansıyacak.

 

Faiz oranlarının düşmesi, iş dünyası için iyi haber olabilir.

En azından teoride.

 

KOBİ’ler için krediye erişim biraz daha kolaylaşabilir, ancak;
iç talepteki daralma, "ürünü satacak müşteri var mı?" sorusunu gündemde tutuyor.

 

Borçlanmak kolaylaşabilir ama;
geri ödeyecek gelir akışı olacak mı?

Küçük ve orta ölçekli işletmeler, düşük faiz ortamında kredi bulabilirler ancak;
en büyük sorun, tüketici harcamalarının yeniden canlanıp canlanmayacağı olacak.

 

Türkiye’nin önümüzdeki ekonomik görünümü,

Keynesyen Ekonomi Teorisi çerçevesinde değerlendirildiğinde;
talep yönlü teşviklerin (faiz indirimleri gibi) büyüme yaratması beklenir.

Ancak; yüksek enflasyon ve düşük güven ortamında,

tüketici harcamaları ve yatırım kararları ertelenebilir.

Bu da, talep yönlü teşviklerin sınırlı etkili olabileceğini gösteriyor.

 

Altın;
küresel belirsizlik ve enflasyon beklentileri nedeniyle,

güçlü kalmaya devam edebilir.

2025’te ons başına 2300-2500 dolar seviyeleri görülebilir.

 

Döviz ve TL açısından ise; faiz oranlarının düşürülmesi TL’yi baskılayabilir.

Dolar/TL'nin 2025’in ortalarında 40-45 bandında dalgalanması muhtemel.

 

Faiz indirimleri devam edebilir ancak;
enflasyon riski nedeniyle agresif bir düşüş zor görünüyor.

Politika faizi 2025 sonunda yüzde 30-35 bandına gerileyebilir.

 

Gayrimenkul sektöründe ise;
düşen faizler, konut kredisi talebini artırabilir.

Ancak; inşaat maliyetlerindeki artış,

fiyatların yükselmeye devam etmesine neden olabilir.

 

Dış ticarette ise;
küresel talebin daralması ve rekabet gücünün azalması,

ihracatta yavaşlamaya neden olabilir.

2025’te ihracatın 280-290 milyar dolar seviyelerinde seyretmesi,

ithalatın ise; enerji fiyatlarına bağlı olarak 350 milyar doları aşması beklenebilir.

 

Türkiye ekonomisi,
içinde kaybolması kolay ama;
çıkışı biraz meşakkatli bir kum saati gibi.

 

Enflasyon düşse de alım gücü hâlâ düşük.

Faiz oranları inse de yatırımcı hâlâ temkinli.

Bütçe açığı kapatılmaya çalışılsa da kaynaklar sınırlı.

 

Ekonomi için bir çıkış yolu var mı?

Evet, ancak;
büyümeyi desteklemek için sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.

 

Sevgili yatırımcılar, işletme sahipleri ve geçim derdindeki vatandaşlar;

önümüzde yeni ekonomik gelişmeler var.

 

Şu an için ekonomik değişkenleri yakından takip etmek,

yatırım ve harcama kararlarını optimize etmek,

risk yönetimi stratejileri geliştirmek ve

sürdürülebilir finansal çözümler üzerinde düşünmek gerekecek.

 

Özellikle;

döviz kuru, faiz oranları ve enflasyon gibi faktörler göz önünde bulundurularak;
bireyler ve işletmeler için finansal esneklik sağlamak, büyük önem taşıyor.

 

 


sezerkoyun@cratone.com

 

 

-----

Bu yazı, yatırım tavsiyesi niteliği taşımamakta olup;

yalnızca, genel ekonomik değerlendirmeler ve öngörüler içermektedir.

 

Okuyucuların, yatırım kararları almadan önce;
bağımsız finansal danışmanlardan görüş almaları önerilir.

-----

 



Bu yazı 650 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA