Marsbahis
deneme bonusu veren siteler
Holiganbet
casibom
jojobet
ankara escort
escort eryaman
Fapjunk.com
alanya escort bayan
Bugun...


Sezer KOYUN

facebook-paylas
Sultan ve Alper ile Türkiye’nin borçlanma hikayesi
Tarih: 17-02-2025 21:16:00 Güncelleme: 22-02-2025 13:50:00


Sultan ve Alper’in ekonomik kahve sohbeti

 

Sultan sabah kahvesini yudumlarken haberleri açtı.

Manşet:

"Türkiye, 10 Yıl Vadeli Tahvil İhraç Etti ve 3,5 Milyar Dolar Topladı!"

Sultan kaşlarını çattı.

"Yine mi borç?" diye düşündü.

Ama; bu tahvil meselesinin ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyordu.

 

Hadi gelin, Sultan’ın kafasını açalım.

 

Tahvil;
devletin yatırımcılara,

"Bana borç ver, sana faizle geri ödeyeyim" dediği bir borçlanma aracıdır.

 

Bunu biraz daha basit düşünelim.

Sultan’ın komşusu Alper,

mahallede bir çay bahçesi açmak istiyor. Ama; parası eksik.

Sultan’dan borç alıyor ve

"Bana 10 bin TL ver, ben de sana her yıl yüzde 6 faiz vereyim,

10 yıl sonra da ana paranı ödeyeyim" diyor.

Sultan, Alper’e güvenirse;
parayı verir, faizini alır ve sonunda parasını geri alır.

 

Ancak; Alper diğerlerinden farklıdır elbette.

Zeki, keskin bir mizah anlayışına sahip ve

işleri kendi yöntemiyle halletmeye alışkın.

 

Çay bahçesi açmak için aldığı borçla, bölgedeki en ilginç kafeyi kurdu.

Kafenin menüsünde klasik çay yoktu, sadece;
"Enflasyon Kadar Demli",

"Yüksek Faizli Americano" ve

"Vergi Yükü Latte" gibi özel isimlere sahip içecekler vardı.

"Bu işin içinde ekonomi var" diyerek; Sultan’ı kahkahalara boğdu.

 

İşte devletler de böyle çalışıyor.

Ama borçlanma büyük oyuncularla yapılıyor.

Bankalar, uluslararası yatırımcılar, emeklilik fonları gibi büyük finansal kurumlar

devlet tahvillerini alıyor ve devlet de belirli bir süre sonunda faizle geri ödüyor.

 

Türkiye, uluslararası piyasalarda

10 yıl vadeli ve dolar cinsinden tahvil ihraç etti ve

3,5 milyar dolar topladı.

 

Bunun anlamı şu:

Türkiye, yatırımcılardan borç aldı ve

10 yıl boyunca faiz ödeyerek bu parayı kullanacak.

 

Ama bu işin bir maliyeti var.

Faiz oranı yüzde 6,75.

Yani; 3,5 milyar dolarlık borcun,

yıllık 236 milyon dolarlık faiz yükü var.

10 yılda ödenecek toplam faiz; 2,36 milyar dolar.

 

Peki, neden bu kadar yüksek faiz?

Çünkü yatırımcılar riski sevmez.

Türkiye’nin kredi notu ABD veya Almanya gibi yüksek değil.

Yatırımcılar "Paranı veririm ama bana yüksek faiz ver" diyor.

 

Sultan gibi bir vatandaş için bu borçlanma ne anlama geliyor?


Yabancı yatırımcılar, Türkiye’ye para getirirse; dolar/TL düşebilir.
 Ama; faiz yüksek olursa devletin borç yükü artar.
 Devlet, faiz ödemek için vergi toplayabilir ya da başka harcamaları kısabilir.

 

Yani;
"KDV artacak mı?" diye düşünen Sultan’ın endişesi yerinde olabilir.

Devlet fazla borçlanırsa, faizler artabilir.

Bu da, Sultan’ın ev kredisi faizini yükseltebilir.

 

Tahvil dışında devletin kullanabileceği başka yollar var:


Türkiye, kendi para birimiyle tahvil ihraç edebilir.

  Ama; yatırımcılar döviz riski almak istemezse, talep düşük olur.


 İslami finans sistemine uygun borçlanma araçları kullanılabilir.

  2021’de Türkiye 2,5 milyar dolarlık Sukuk ihracı yapmıştı.


 Türkiye, uluslararası kuruluşlardan düşük faizli kredi alabilir,

  ama; bu siyasi açıdan hassas bir konu.


 Devlet bazı varlıklarını satarak gelir elde edebilir.

  Sultan "Yine mi kamu şirketleri satılacak?" diye düşünebilir.


 Vergileri artırarak gelir artırmak bir seçenek ama; halkın tepkisi büyük olur.

  Sultan'ın maaşından daha fazla vergi kesildiğini düşünmesi bile; onu sinirlendirir.


 Merkez Bankası, diğer ülkelerle döviz takas anlaşmaları yaparak; likidite sağlayabilir.

 

Borçlanma, her ülkenin yaptığı bir şeydir.

Önemli olan, bu borcun akıllıca yönetilmesi ve sürdürülebilir olması.

Türkiye'nin; faiz yükünü azaltacak adımlar atması ve

uzun vadede; borçlanmayı azaltacak alternatifler geliştirmesi şart.

 

Aksi halde;
Sultan’ın cebinden çıkan vergilerle, daha fazla borç ödenir ve

bu onun hayatına doğrudan yansır.

 

Sonuç olarak;
"Borç iyidir mi, kötüdür mü?" sorusunun cevabı;

"nasıl kullanıldığına bağlıdır".

 

Türkiye’nin aldığı borç;
üretken yatırımlara yönlendirilirse, uzun vadede ülkeye kazandırır.

Yoksa, günü kurtarmak için harcanan borçlar,

gelecekte daha büyük sıkıntılar yaratır.

 

Sultan kahvesinden bir yudum daha aldı.

Gördüğü gibi mesele sadece borç almak değil, onu akıllıca yönetmekti.

"Bakalım devlet bu parayı nasıl harcayacak?" diye düşünerek;
haberleri izlemeye devam ederken, hep aynı kahve içtiğini fark etti.

"Gidip Alper’in kafesinde neler var bakayım,

belki başka bir şey içerim" diyerek; Alper’in kafesine doğru yola koyuldu.

 

Bu sırada Alper,

Sultan’ın yaklaştığını görür görmez, kafenin kapısını açarak:
"Bugün sana özel bir içecek hazırladım,

adı; ‘Faiz Lobisinin Double Espresso’su.

Fiyatı da tahvil faizine endeksli!" dedi.

 

Sultan kahkaha atarak içeri girdi.

 

Evet; en azından, doğru insanlarla yine de gülebiliyoruz…

 

 

 

sezerkoyun@cratone.com



Bu yazı 1172 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA