Tweet |
“Tek cümle ile özetlemek gerekirse;
2023 ortalarından itibaren girdiğimiz, ağır tedavi sürecinin;
sonuçlarını almaya başladığımız, ama;
geçmiş dönemin travmalarını da tam olarak atlatamadığımız,
bir yılı geride bırakıyoruz” diyen;
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan,
en temel sorun olan; enflasyonda dezenflasyon sürecinin,
beklenenden yavaş ilerlediğini belirterek;
“Merkez Bankamız, 2024 yıl sonu için yüzde 36’yı hedeflerken;
yılı, yüzde 45 civarında kapatacağımız anlaşılıyor.
Enflasyonun, gecikmeli de olsa düşüşe geçmesinde;
sıkı para politikalarının etkisi açık.
Enflasyonun neden istendiği kadar düşmediğini sorguladığımızda ise;
en başta, beklentilerdeki katılığı görüyoruz.
Özellikle, hane halkı ve reel sektör;
enflasyonun düşeceğine ikna olmakta halen, zorlanıyor.
Bir diğer sorun ise; hizmet enflasyonunun yüksekliği.
Sonuç itibarıyla;
enflasyonda belli bir mesafe almış olsak da
temkini elden bırakmamamız gereken, bir süreçteyiz.
Merkez Bankamız;
para politikasının, doğrudan etki alanındaki
enflasyonist faktörlerde geri çekilmenin sürdüğünü,
beklentilerin ise; yavaş da olsa, iyileştiğini belirtiyor.
Ülkemizde;
sosyolojik ve psikolojik boyutunu aylardır ısrarla vurguladığımız,
bir enflasyon yaşanıyor.
Durum bu iken;
çözümün, sadece para politikasına havale edilemeyeceğinin
bir kez daha, altını çizmemiz gerekiyor.
Önümüzdeki dönemde;
maliye politikasının, enflasyonla mücadeleye desteğini artırmanın yanı sıra;
bizi, bu sorundan ilelebet kurtaracak yapısal tedbirlerin alınması;
bugün, her zamankinden daha önemli.
Sanayiciler olarak;
uygun finansman koşullarıyla iş yapmak, elbette hepimizin arzusu.
Ne var ki;
ekonomimiz, halen sancılı bir nekahet döneminden geçerken,
hastalığın nüksetme ihtimalini küçümsemek, büyük bir hata olacaktır.
Enflasyonun kalıcı olarak düştüğünden emin olmadan,
riskli ve aceleci adımlar atılmayacağı konusunda;
başta, Merkez Bankamız olmak üzere;
ekonomi yönetimimize güveniyoruz” dedi.
Bu yıl, cari açıktaki düşüşün;
ekonominin sağlıklı bir patikaya dönmesi açısından,
önemli bir kazanım olduğuna değinen Bahçıvan;
“Bu sayede;
uluslararası rezervlerin toparlanması,
Türk Lirası üzerindeki baskının ortadan kalkması ve
CDS gibi risk primi göstergelerinde,
daha güçlü bir iyileşmenin sağlanması da mümkün hale geldi.
Ne var ki;
dünyadaki yoğun belirsizlik ortamında,
yatırımcıların risk iştahı; kırılganlığını koruyor.
Dolayısıyla,
mevcut ekonomik programın başarısında temel koşullardan biri olan;
dış kaynak girişlerinde canlanma, henüz yeterli değil.
Bu durum;
ekonomi politikalarında istikrarlı duruşun ve
yatırımcılara güven telkin etmenin önemini, daha da pekiştiriyor.
Enflasyonla mücadele ve finansal dengelenme sürecini,
sabır ve kararlılıkla devam ettirmemiz halinde; önümüzdeki yıl,
Türkiye’nin; yabancı yatırımlar için çok daha cazip hale geleceğine ve
güçlü bir dış kaynak girişinin de sağlanabileceğine inanıyorum.
Enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken;
bir yandan da üretim ekonomisini desteklemek, ayrı bir önem taşıyacak.
Büyüme, istihdam için hayati konumdaki
geleneksel emek-yoğun sektörlerimize nefes aldıracak
finansman imkanlarının artırılacağı, yönündeki son mesajlar da
bu açıdan çok değerli.
Tüm bu süreci taçlandıracak en önemli unsur,
üretim ekosistemimize lig atlatacak;
yeşil ve dijital dönüşüm rüzgarına,
sektörlerimizi hazırlayacak reformları, hayata geçirmektir” dedi.