Tweet |
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi PwC,
2022 Küresel Yatırımcı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı.
Araştırma, yatırımcıların;
risk algısını, piyasadan ve şirketlerden beklentilerini, eğilimlerini ortaya koyuyor.
Önümüzdeki bir yıl içinde yaşanabilecek en büyük tehditleri;
enflasyon (%67) ve
makroekonomik dalgalanmalar (%62) olarak gören yatırımcılar,
bu riskler doğrultusunda ve ellerindeki kısıtlı bilgilerle birkaç öncelik arasında gidip gelse de,
şirketlerin; iklim değişikliğine odaklanmaya devam etmesini, istiyor.
Araştırmaya katılan yatırımcıların neredeyse yarısı (%44’ü),
şirketlerin 5 önceliğinden birinin, iklimle ilgili aksiyonlar olması gerektiğini öne sürüyor.
Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) performansının sosyal yönü ise;
yatırımcıların öncelik sıralamasında, daha arka planda kalıyor.
Yatırımcıların;
%27’si, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumayı,
%25’i ise; iş gücü çeşitliliğini ve kapsayıcılığını geliştirmeyi öncelik olarak belirtiyor.
Öte yandan;
şirketlerin öncelikleri ise; yatırımcılardan farklı.
Araştırmaya göre;
kurumlar için en önemli öncelikler;
%83 ile inovasyon ve %69 ile kârlılığı artırmak.
PwC Türkiye ESG Platform Lideri Evren Sezer;
“Global olarak baktığımızda;
yatırımcıların neredeyse yarısı,
iklim değişikliğini en önemli beş öncelikten biri, olarak görüyor.
Şirketlerin, ticari paydaşlarının beklentilerine cevap verebilmesi
zorunlulukları yerine getirebilmesi ve
sermaye ve finansmana ulaşabilmesi amacıyla;
net sıfır dönüşümünü gerçekleştirmesi, gerekiyor.
Yatırımcılar, şirketlerin;
kârlılıklarını artıracak,
güven inşa edecek ve
sürdürülebilir sonuçlar elde edebilecek yönde;
ilerleme kat etmesini bekliyor.
Bununla birlikte, şirketlerin;
verilerini, sistemlerini ve yönetim yaklaşımlarını
proaktif olarak, risk ve fırsat yönetimi bakış açısıyla ve
küresel trendlere cevap verecek şekilde, iyileştirmeleri gerekiyor.
Regülatörlerin ise;
küresel anlamda birbiriyle uyumlu ve eşgüdümlü
raporlama ve denetim standartlarını ortaya koyabilmek için çalışmaya devam etmesi,
büyük önem taşıyor.” dedi.
Araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı bulgularından biri;
yatırımcıların, şirketlerin; sürdürülebilirlik performansı hakkında,
dezenformasyona kapıldıklarını hissetmeleri.
Büyük çoğunluğu için, kurumsal sürdürülebilirlik raporları inandırıcılıktan uzak;
şirketlerin ESG performanslarına dair paylaştığı veriler, dayanaktan yoksun.
Üstelik katılımcıların %78’i için bu dayanaksız iddialar;
‘orta, büyük veya çok büyük’ diye tanımlanabilecek derecede, ciddi.
Her 100 katılımcıdan sadece 2’si,
kurumsal raporlarda sürdürülebilirlik performansıyla ilgili
dayanaksız iddiaların olmadığını, iddia ediyor.
Üstelik; şirketlerle ilgili ESG derecelendirme kuruluşlarından alınan bilgiler de,
güven yaratmaya yetmiyor.
Yatırımcıların yalnızca %22’si,
bu bilgileri geniş veya çok geniş kapsamda dikkate değer buluyor.
Küresel Yatırımcı Araştırması, şu soruya da yanıt arıyor;
“Peki yatırımcılar iklim değişikliğini ele almayı, neden önemsiyor?”
Burada, ticari avantaj faktörü öne çıkıyor.
Sonuçlara göre; yatırımcıların
%64’ü, yatırım getirisini artırmak için ESG yatırımlarına odaklanıyor,
%68’i ise; bu getiriyi korumak için.
Öte yandan;
kayda değer bir çoğunluğun, %82’nin;
ESG yatırımlarına yönelme nedeni,
müşterilerin istek ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek.
Yatırımcıların bu eğilimi,
iklim değişikliğine dair artan farkındalığın;
ileride işletmeler için ciddi bir risk doğurabileceğini, ortaya koyuyor.
Yatırımcıların %22’sine göre;
şirketler, önümüzdeki 12 ayda iklim değişikliği ile ilgili risklere
ciddi veya çok ciddi ölçüde maruz kalacak.
Bunun, önümüzdeki beş yıl içinde yaşanacağını söyleyenlerin oranı ise; daha yüksek, %37.
Tek başına değerlendirildiğinde;
bu oranın, yatırımcılarının genel tutumunu yansıtmakta yetersiz kaldığı düşünülebilir.
Ancak; bu, jeopolitik çatışmalarla ilgili risk algısıyla aynı.
İklim değişikliğiyle ilgili bu trendin,
şirketlerin kârlılığı üzerinde ciddi ya da çok ciddi etki yaratacağı düşüncesi;
yatırımcılar arasında baskın görüş.
Bu nedenle;
yatırımcıların %50’si, önümüzdeki on yıl içinde
enerji dönüşümünün önem kazanacağını düşünüyor,
%53’ü ise; teknolojik değişikliklerin ön plana çıkmasını bekliyor.
Yatırımcılara, sürdürülebilirlikle ilgili konularda aksiyon alabilmek adına;
devletlerin üstleneceği rol de, soruldu ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik,
kapsamlı kamu politikası önlemlerini destekledikleri, görüldü.
Buna göre;
● Sürdürülebilir olmayan faaliyetlere vergi getirmenin ‘etkili’ olacağını düşünenlerin oranı,
‘etkisiz’ olacağını düşünenlere göre; 28 puan fazla ölçüldü.
● Güçlü raporlama şartlarının getirilmesini destekleyenlerin oranı da,
desteklemeyenlerden 34 puan yüksek.
● Hedefe yönelik sübvansiyonların getirilmesini destekleyenlerin oranı;
yine, 20 puan ile bunları desteklemeyenlerden daha fazla.
Şirketlerin, faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel ve toplumsal etkiyi
maddi değer olarak da açıklaması gerektiğini düşünen yatırımcıların oranı %66.
Böylece;
şirketlerin ticari faaliyetleriyle ilgili aldıkları kararların tüm ekonomik etkileri, anlaşılabilecek.
Buna gerek duymayan yatırımcıların oranı, %13’te kalıyor.
Yatırımcıların yaklaşık %73’ü;
şirketlerden, sürdürülebilirlik taahhütlerini uygulamak için gereken maliyetleri de
raporlamalarını istiyor.
Yatırımcı güveni, burada da devreye giriyor:
● Denetim konusunda yatırımcıların %75’i,
finansal tablolarda makul düzeyde güvence sunulursa;
kurumsal sürdürülebilirlik raporlarına, daha fazla güvenebileceğini söylüyor.
● Bu konuda denetim uzmanlarından beklenti de oldukça açık.
Katılımcıların %72’si, “Bağımsızlık ve etikle ilgili standartlara tabi olmalılar” diyor,
%73’ü, mesleki şüpheciliğin önemini vurguluyor.
● Güvence verilen konuyla ilgili bilgi sahibi olmak, %78’lik bir oranla;
yatırımcıların, denetim uzmanlarında görmek istediği özellikler listesinin, başında.