Tweet |
Hibya Haber Ajansı stüdyolarında, Nilgün Serimoğlu moderatörlüğünde;
'Sanatsal Sohbetler' yayını hibya.com ve hibya ağında gerçekleşti.
Hibya, 'Sanatsal Sohbetler' kapsamında;
yönetim danışmanı ve müzisyen Altan Esen Sırali’yi hibya stüdyolarında ağırladı.
Sohbet havasında gerçekleşen yayında;
“Türkiye’de pop müziğin doğuşu”,
“Aranjman adı altında Batı kökenli müziğin yaygınlaşması”,
“Geçmiş yılların müziklerinde nostaljik bir gezinti” gibi konu başlıkları ele alındı.
Müzikle tanışma hikayesinin; ilkokul yıllarında,
öğretmeninin kendisine 'Yemen' isimli şarkıyı söyletmesiyle başladığını anlatan Sırali,
“Okul müsameresinde şarkı söyledikten sonra,
uzun yıllar şarkı söyleme ile ilgili bir tecrübem olmadı.
Annemler, müzik kulağımın olduğunu düşündükleri için
Gemlik Lisesi’nin müzik öğretmeni Mehmet Bey’in önerisiyle;
bana küçük bir org aldı.
Lisede, sınıf arkadaşlarım bir grup kurduklarını ve
gitariste ihtiyaçlarının olduğundan bahsetti.
Gitar çalmadığımı ama çalabileceğimi söyledim.
İnsan bir şeyi istediği zaman; heves, cesareti de veriyor.” ifadelerini kullandı.
Sırali, müzik grubuna dahil olduğunda
kendisine ait bir gitarının olmadığını belirterek;
“Baterist arkadaşım Serhat ile aynı mahallede oturuyorduk.
Serhat, klasik gitarını bana verdi.
İstanbul’dan Bursa'ya gelen Sedat abi, bir prova stüdyosu kurmuştu.
Sedat abi o kadar güzel bir iş yaptı ki;
onun sayesinde, müziğe gönül vermiş başka liselerden birçok grup,
prova stüdyosunda çalıştı.” dedi.
Ailesine konservatuara gitmek istediğini söylediğini anlatan Sırali;
“Bunu söylerken, çok emin değildim.
Çevremde müziği meslek edinmiş, kimse yoktu.
Annem kendi mesleğimi yapıp, müzikle ilgilenebileceğimi söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdim.
Daha sonra yine aynı üniversitede işletme bölümünde, yüksek lisans yaptım.
3-4 yıldır da müziğe tekrar ilgi duymaya başladım.” diye konuştu.
Sırali, gitar çalmayı kendi çabalarıyla öğrendiğinin altını çizerek;
“Bize, dünyanın 7 notadan ibaret olduğu öğretildi.
Piyano ile Uşşak makamı çalmak, mümkün değil.
Müziği gerçekten insanlara sunulabilecek düzeyde;
hobi olarak değil de, biraz daha ciddiye alarak, yapmak istediğiniz zaman;
müzisyenliğin, sporculuktan hiçbir farkı yok.
Şarkı söyleme merakı, bana 45 yaşında geldi.” ifadelerini kullandı
Son yıllarda, Türk Sanat Müziği’ne ilgi duymaya başladığından bahseden Sırali;
“Gitarı yeniden elime alıp, bu türde şarkıları çalmaya çalışırken;
bazı şarkılarda, kulağıma bir şeylerin oturmadığını fark ettim.
Anne ve babamla yıllarca müzik üzerinden bir paylaşımım olmadı.
Onlar; Türk Sanat Müziği, bense; rock müzik dinliyordum.
Şimdi, aynı müzik türünden hoşlanıyoruz.” şeklinde konuştu.
Sırali, Türkiye’deki müziğin gelişimine merak duyduğuna değinerek;
“Yüzlerce yıl, başka bir sistemde müzik yapmışız.
1950’li yıllarda iletişim imkanlarının gelişip,
Batı ile daha fazla entegre olmaya başladıkça;
bazı sanatçılarımız dönemin popüler şarkılarını,
olduğu gibi Türkiye’de seslendirmeye başlamış.” dedi.