bursa escort bursa escort
1xbet MobilBetturkey GüncelBetist Mobiltrbetsupertotobet bonusbetrollerbetpionerMariobet Güncel GirişBahis.com girişTarafbet Giriş
1xbet supertotobet
Bugun...


Sezer KOYUN

facebook-paylas
50 yıl sonra sıkıyönetim: Nereden nereye
Tarih: 04-12-2024 22:09:00 Güncelleme: 07-12-2024 08:58:00


Güney Kore’den dünyaya ve Türkiye’ye demokrasi dersi

 

3 Aralık 2024;

Güney Kore tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kayda geçti.

 

Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol,

ulusal bir televizyon yayını sırasında sıkıyönetim ilan ederek;
muhalefeti "ülkeyi yönetilemez hale getirmekle" suçladı ve

Kuzey Kore tehdidini gerekçe gösterdi.

 

Ancak; birkaç saat sonra parlamento,

190 milletvekilinin oybirliğiyle; bu kararı, yasa dışı ilan etti ve kaldırdı.

 

Aynı gün, muhalefet Yoon’un azil sürecini başlattı.

Bu olay, Güney Kore’nin demokratikleşme yolunda kazandığı başarıları ve

hala; karşı karşıya olduğu zorlukları gözler önüne seriyor.

 

Cumhurbaşkanı Yoon'un sıkıyönetim ilanı, ulusal güvenlikten ziyade;

siyasi bir hamle olarak değerlendirildi.

 

Yoon, artan siyasi baskılar ve

yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kaldığı bir dönemde;

bu olağanüstü kararı alarak, kendisini korumaya çalıştı.

Ancak; Güney Kore halkı ve parlamentosu,

bu hamleye hızlı ve demokratik bir refleksle yanıt verdi.

 

Sıkıyönetimin ilanı, toplumsal protestoları tetikledi.

Yüzlerce vatandaş meydanlarda nöbet tutarken,

muhalefet meclisteki çoğunluğunu kullanarak; azil sürecini başlattı.

Güney Kore anayasasının 77. maddesi, sıkıyönetimi sadece

"savaş, ulusal acil durum veya kamu düzeninin ciddi şekilde tehdit edilmesi"

durumunda meşru görürken,

bu ilan; hem hukuki, hem de toplumsal açıdan meşruiyetten yoksun kaldı.

 

Bu olayın ekonomik boyutları da dikkat çekici.

Sıkıyönetim ilanı, Güney Kore piyasalarında hemen olumsuz etkiler yarattı.

Samsung gibi büyük şirketlerin hisselerinde yaşanan yüzde 4,4'lük düşüş,

siyasi belirsizliklerin ekonomi üzerindeki doğrudan etkisini gösterdi.

Uluslararası yatırımcılar, bu tür olaylara karşı hassasiyetlerini korurken;
sıkıyönetim gibi otoriter adımlar, bir ülkenin yatırım cazibesini hızla zayıflatabilir.

 

Toplumsal açıdan ise;

sıkıyönetim ilanı, Güney Kore halkının demokrasiye olan bağlılığını

bir kez daha ortaya koydu.

Protestolar, dayanışma ve parlamento içindeki demokratik süreçlerin işlemesi,

halkın ve temsilcilerinin; otoriterleşmeye karşı, hızlı bir refleks geliştirdiğini gösteriyor.

 

Güney Kore’nin bu tecrübesi, Türkiye ve benzeri ülkeler için önemli dersler içeriyor:

 

1-Demokratik Reflekslerin Güçlendirilmesi:

Güney Kore parlamentosu;
siyasi baskılara ve

olağanüstü kararların demokratik değerlere zarar vermesine karşı;
hızlı bir şekilde harekete geçti.

 

Türkiye’de de benzer demokratik reflekslerin güçlendirilmesi;

demokratik kurumların korunması açısından, hayati önem taşır.

 

2-Siyasi Baskının Ekonomiye Etkisi:

Güney Kore örneğinde olduğu gibi,

siyasi belirsizlik ve otoriter adımlar;
piyasalarda, hızla olumsuz sonuçlar yaratabilir.

 

Türkiye’nin uluslararası yatırımcılarla olan ilişkilerinde,

güven ve istikrarı ön planda tutması gerekir.

 

3-Toplumsal Dayanışma:

Güney Kore halkının demokratik değerlere sahip çıkması,

siyasi otoriterleşmeye karşı güçlü bir mesajdır.

 

Türkiye’de de toplumun bu tür durumlara karşı bilinçli ve örgütlü olması,

demokratik süreçlerin korunmasına katkı sağlayacaktır.

 

4- Hukukun Üstünlüğü:

Güney Kore anayasasının sıkıyönetim ilanına ilişkin açık hükümleri,

bu durumun hukuki çerçevede hızla ele alınmasını sağladı.

 

Türkiye’de de anayasaya ve hukuka dayalı yönetim,

toplumsal güvenin en önemli dayanağıdır.

 

Güney Kore, 50 yıl sonra ilk kez sıkıyönetimle yüzleşmesine rağmen;

bu süreci, hızla demokratik bir şekilde yönetmeyi başardı.

 

Cumhurbaşkanı Yoon'un otoriter adımları,

halkın ve parlamentonun kararlı tepkisiyle durduruldu.

 

Türkiye ve diğer ülkeler için bu olay,
demokrasinin tehditler karşısında nasıl korunabileceğine dair;

güçlü bir örnek teşkil ediyor.

 

Türkiye, demokrasiye olan bağlılığını güçlendirmeli;
toplumsal dayanışmayı teşvik etmeli ve

ekonomik istikrarını korumak için siyasi belirsizliklerden kaçınmalıdır.

 

Güney Kore’nin deneyimi;
demokrasi için kararlılığın, hukukun üstünlüğünün ve toplumun bilinçli katılımının

ne kadar kritik olduğunu, bir kez daha hatırlatıyor.

 

Güney Kore’de demokrasi, insan hakları ve barış mücadelesi ile tanınmış ve

2000 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüş eski Başkan Kim Dae-jung‘a ait

iki önemli cümle ile noktayı koyalım:

 

“Bir liderin görevi;

halkının sesini dinlemek ve onların umutlarını hayata geçirmektir.

Güç, halktan gelir ve halka aittir.” 

ve

“Demokrasi, insan haklarının ve barışın temel taşıdır.

Demokrasi olmadan refah sürdürülemez.”

 

 

 


sezerkoyun@cratone.com

 



Bu yazı 1333 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA