Tweet |
Ayağımızın altında bulunan bölgede, kemiklerimizi destekleyen bir bant bulunmaktadır.
Bu bant; yürümemize yardımcı olup, ayak kavisinin oluşumunu sağlamaktadır.
Topuk dikeninde; bandın sürekli gerilimi sonucu,
topuk bölgesinde ağrı ve kemik uzantısı (diken) oluşur.
Topukta kalsiyum birikmesi ile röntgende diken görüntüsü oluşmaktadır.
Batan, rahatsız eden yapı diken değildir, bandın gerilimi ağrıya yol açmaktadır.
Topuk dikeninin, yaz ayları ve sonbahar döneminde sıklıkla karşımıza çıktığını kaydeden
Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi'nden Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş,
şunları söyledi:
“Topuk dikeninin, en büyük sebeplerinden birisi;
yaz döneminde giymiş olduğumuz düztaban terlikler,
babetler ve sandaletlerdir.
Aşırı kilo da, topuğa uzun süre yük binmesine yol açarak;
ayaktaki yük dağılımını bozar.
Diğer bir faktör ise; uzun süre ayakta kalmaktır.”
Oluşumuna neden olan 7 risk faktörü nedir?
Belirtileri nelerdir?
Topuk dikeni olan kişinin,
ayağının üzerine basmak istemediğinin altını çizen
Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları anlattı:
“Topuk dikeninin tipik özelliği;
kişi, sabah kalktığında ayağının üzerine basmak istemez,
çünkü; topukta bandın yapışma yerindeki ödem, ağrı ve hassasiyete yol açar.
3-5 adım attıktan sonra rahatlama hissi oluşur.
Uzun oturmalardan sonra ayağa kalkma ile ağrı artışı görülür.
Basmada zorluk,
gün içerisi fazla yürümede ağrı oluşması,
sert zeminde yürüyünce ağrı, zonklama tarzı şikayetler görülmektedir.”
Topuk dikeni oluşumuna neden olan risk faktörleri hakkında bilgiler veren
Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları kaydetti:
1- Sert zeminde yapılan yürüme,
2- Yanlış ayakkabı seçimi,
3- Koşma, zıplama,
4- Aşırı kilo,
5- Cinsiyet (kadınlarda görülme olasılığı daha fazladır),
6- Uzun süre ayakta kalma,
7- Yaşlılık gibi durumlardır.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Topuk dikeni tedavisindeki amacın;
topukta ağrı ve basıncı azaltıp, bandın esnekliğini artırmak olduğunu ifade eden
Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tedavide en basit ve temel olarak;
istirahatle ayağı dinlendirip baskıyı azaltarak,
ağrı ve ödeme yönelik 10-15 dakika buz uygulaması yapmaktır.
Uzun süreler ayakta kalma,
aktiviteleri azaltma ve kilo vermek;
düzeltilmesi gereken faktörler arasındadır.
Ayakkabı; ayak kavisini koruyan ve
tabanı düz olmayan, ayak anatomisine uygun şekilde olmalıdır.
Yürüme analizi ile ayakta yük dağılımı incelenerek,
ayak formuna uygun tabanlık seçimi yapılabilir.
Tedavi sırasında;
ameliyat, PRP, steroid enjeksiyonu, Hilterapi, ESWT kullanılmaktadır.
Klinikte sıklıkla kullandığımız ESWT şok dalga tedavisidir.
Ses dalgalarının yüksek basıncı,
bir başlık yardımı ile topukta ağrı noktalarına atış yapılarak, uygulanır.
Ayak altındaki bantta iyileşme sürecini destekler.
Tedavide etkinlik oranı yüksektir ve
diğer seçeneklere göre; hızlı sonuç elde edilmektedir.”
Gün içi basit yapılacak egzersizler şunlardır:
Tedavi seçeneklerinin her birinin yanına eklenmesi gereken
önemli maddenin “egzersiz” olduğuna işaret eden
Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları anlattı:
“Gün içinde vaktimizi almadan,
basitçe yapabileceğimiz egzersizler, şunlar olacaktır.
İlk olarak;
yataktan kalkmadan ayak parmaklarımızı yukarı doğru gererek,
esnekliğini artırabiliriz ve bunu 10 tekrar olarak uygulamalıyız.
İkinci olarak;
küçük bir su veya soda şişesini dolapta dondurup,
oturduğumuz yerde ayağımızın altına koyarak,
5-10 dakika boyunca ileri geri kaydırma hareketi yapabiliriz.
Ayakta soğuktan dolayı hassasiyet oluşturmamak için
ince bir çorap giyilmesi tavsiye edilir.
Üçüncü olarak yapabileceğimiz egzersiz;
ayak altında dikenli top ile öne ve geriye kaydırma hareketi yapılabilir.”