gaziantep escort
Bugun...


Çetin ÜNSALAN

facebook-paylas
Kartla tüketim mi yaptık?
Tarih: 25-03-2024 23:02:00 Güncelleme: 25-03-2024 23:02:00


Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre Şubat ayında geçen yılın ayına göre kartla ödemelerde yüzde 152 artış yakaladık. Sığ bir bakış açısıyla tüketimi arttırdığımız ve iflah olmaz bir hastalığa yakalandığımız düşünülebilir.

 

Fakat ne yazık ki durum tam da böyle değil. Öncelikle insanların gelir seviyesi daha çok tüketim yapmaya elvermiyor. Yani isteseler de dahi daha çok tüketim eğilimi gösteremezler. Ayrıca düşen satın alma güçleri bir yandan, açıklanan enflasyon kadar dahi alamadıkları ücret zamları öte yandan ve elbette aşırı borçlu yapıları bir kanattan arzu etseler bile bilinçsiz tüketim yapmalarına olanak tanımıyor.

 

Peki nereden çıktı bu yüzde 152? Öncelikle bunun bilimsel anlamda konuşulabilmesi için, insanların geçen sene kartla ne aldıklarına, gramajlarına ya da adetlerine bakmak lazım. Fakat sahadan gözlemler ne anlatıyor, oradan bir sonuç çıkarılabilir.

 

Bu oran harcamanın çok yapıldığını, tüketim çılgınlığını arttığını göstermiyor. Tıpkı artan kredi kullanımlarının, yeni kredilerden değil, yapılandırılan kredilerden kaynaklandığı gibi. Burası da fazla para ödenen, ama en iyi ihtimalle aynı ürünlerin alındığı, muhtemelen de daha az ürüne daha çok paranın verildiği bir fotoğrafı bize anlatıyor.

 

Öte yandan ülkedeki enflasyon hakkında da bir fikir veriyor. Belki net bir rakam söylemek eksik bir yaklaşım olur. Lakin, açıklanan oranların çok üzerinde bir enflasyonla karşı karşıya kaldığımızı kanıtlıyor.

 

Hoş bunun için kanıta da ihtiyaç yok. Çünkü her hafta semt pazarına çıkan bir aile, rahatlıkla aynı ürünleri, aynı gramajlara, iki hafta üst üste aynı paralara satın alamadığını bizzat yaşıyor. Fakat yine de oranlar ürkütücü.

 

Yani daha az ürünü, daha çok paraya satın alıp, sonra da eskilerin tabiriyle paranın bereketinin kaçtığından, iktisadi tabirle de satın alma gücünün eridiğinden söz edebiliriz. Bu nedenle Türkiye’de enflasyonla mücadele edecekseniz, bunu göz önüne alacaksınız.

 

İnsanların maaşlarını belirlerken, bitmiş satın alma kabiliyetlerini esas alarak, ona göre tartışmalar yürüteceksiniz. Zira ücretler bakımından yüzde 80’e yakın insanın açlık sınırı, sınırın bir tık üstü ve genellikle altında parayla geçinmeye çalıştığı, maaşı verenlerin de ayakta kalmakta zorlandığı bir ekonomi içerisindeyiz.

 

Sadece reel sektör değil. Şayet söylenenler doğruysa, emekli maaşlarına artış halinde memur maaşlarının ödenmesi ile ilgili sıkıntı yaşanacağını söyleyen Cumhurbaşkanı, bunu ilk ağızdan kabul etmiş oldu. Ben pek öyle düşünmesem de...

 

Peki günün sonunda gerçek ne? Belki de bu sorudan önce, kimler gerçekle yüzleşmek istiyor diye sormak lazım. Zira bu ülkenin en büyük açmazı sorunları değil, sorunları reddeden yaklaşımı.

 

Bu yaklaşım sürdükçe de çıktısı sadece daha çok fakirleşme, borç batağı, ucuz iş gücü ve niteliksiz firma yapıları oluyor. Bu çıkmaz sokaktan dönmek zorundayız. Yoksa sonu sıkıntılı.

 

cetinunsalan@yahoo.com



Bu yazı 4001 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DÄ°ÄžER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÃœN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA