Son zamanlarda; işletmelerde –özellikle Kobilerde-
yönetimsel anlamda yaşanan,
önemli bir sorun haline gelmiş olan bir özellik türedi.
Â
Zaman zaman sahip iÅŸletmecilerin,
olayların gelecekteki durumlarını belirlemedeki
karar alma yetisini, his dünyalarına göre verme yaklaşımları;
sorun yaratır hale geldi.
Â
‘’İşletmedeki mevcut doğru verilere’’ itibar etmemeleri,
işletmenin geleceği açısından sıkıntılar yaratmaktadır.
Â
Bir sahip yöneticinin önündeki verilere bakarak verdiği cevap:
‘’Ben, bu verilere göre bile; böyle bir olumsuzluk olacağına inanmıyorum’’ demesi gibi.
Â
Sanki; ruhani duygular üzerinden,
yeni bir yönetişim paradigması oluşturuluyor gibi.
Â
Pozitif olmayı anlayabiliyoruz.
Fakat; siz işinize bakın, böyle bir durum çıkmayacak,
kalbinizi ferah tutun yaklaşımı sonucunda;
olumsuz gelişmeleri karşılamada, zamanında alınması gereken tedbirler alınamadı.
Â
Tabi ki; hiçbir sonuç, nedenlerinden farklı olamaz.
İyi bir doktor hastasının ağrısının nedenini bilmeyebilir,
fakat; bazı ağrıların nedeninin olmadığına inanmak mümkün değildir.
Â
İşletme verilerine göre;
mali göstergelerin sonuçlarının sıkıntılı olduğu bilinmesine rağmen,
bu sonuçların önemli bir olumsuzluk yaratacağına inanmamak ta, mümkün değildir.
Â
İnsanın doğası gereği;
inancın, ilk hareket noktası olduğu kabul edilen bir durumdur.
Â
Fakat, inanılan gelişmenin duygudan ziyade;
gerekçelendirilmiş ve doğrulanmış bir verilerinin olması,
rasyonellik açısından olumlu sonuçlar ifade eder.
Â
Aksi takdirde;
eyleme geçme açısından,
doğrulanmamış maddi konulara dayanan inanç, bir anlam ifade etmez.
Â
Sahip yönetici,
doğru verilere rağmen; sonucun verilerdeki gibi olamayacağına dair inancının
nedenlerini açıklama durumuna gelseydi,
belki de işletme; bu kadar çok mali erozyona uğrama durumunda kalmayacaktı.
Â
Tüm bu gelişmelerin asıl nedeni;
işletmenin geriye doğru durum belirlemesi yapılmasına
gerek duymamasından kaynaklanmaktadır.
Meydana gelen her şey, daha önce meydana gelen nedenler tarafından belirlenebilir.
Â
Oluşan mali olumsuzluğun nereden başladığına dair sorunu bulana kadar,
geriye gitmek gerekebilir.
Â
Eğer; olumsuzluğu bulduğunuz döneme ait
gerekli yorum, planlama ve düzeltmeler vb. yapılmamış ise;
böyle sonucun çıkması için yeterli sebep varmış diyebileceğimiz,
bir zincirleme reaksiyonla; karşı karşıya kalabileceğimiz durumlar da mevcut olabilir.
Â
İşletmelerin; bulunulan yıldan önceki dönemleri düzeltmeden
bir durum belirlemesi yapması doğru ve gerçekçi değildir.
Â
Çünkü belirlenimciliğe göre;
’’bir şey başka bir şeyi doğurur’’. A, neden ise;
B’de A’ya bağlı bir sonuçtur.
Â
Örneğin:
bir araba, kendisini meydana getiren parçalarının toplamından daha ağır olamaz;
bir tenceredeki su, onu ısıtan ısıtıcıdan daha sıcak olamaz gibi.
Â
Bu ilke;
birçok şeyde olduğu gibi,
işletme ekonomisi de dahil olmak üzere;
en basit biçiminde, her şeyin tam bir açıklaması olduğunu söyler.
Â
İşletme finansından örnek vermek gerekirse, bir işletmenin maksimum değeri;
yatırım kararlarına, finansal kararlara ve işletmenin kâr dağıtım kararlarına bağlıdır.
Â
Fakat; bir de bunların yarattığı riskler vardır.
Bunlar:
Yatırım kararları; işletmenin iş riskine -satış hacmine- yol açar.
Finans kararları ise; finansal risklere –kredi bulma zorluğu gibi- yol açar.
Â
Yılların birikimiyle denenmiş ve kabul edilen bilimsel verileri yok saymanın,
hiçbir açıklaması olamaz.
Â
Eğer, bunları birer veri ve bilgi olarak kabul etmeyi inandırıcı bulmak istemediğimiz takdirde;
herhalde, bundan sonra;
kâhinlere, büyücülere başvurulması gündeme gelecek gibi görünüyor..
Â
Â
Â
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ
chergunlu@hergunlu.com
Â