Tweet |
Uluslararası danışmanlık şirketi EY’ın (Ernst & Young) güncel yayınına göre;
küresel bankacılık sektöründe gelecekteki yeteneklere duyulan ihtiyaç,
her zamankinden daha açık bir şekilde, ortaya çıkıyor.
Z kuşağı;
bankaların giderek çeşitlenen müşteri tabanıyla uyumlu
yeni bakış açıları sunuyor.
Ayrıca; bankaların dijital dönüşüm çağında başarılı olmak için ihtiyaç duyduğu
yeni teknolojileri ve veri becerilerini de beraberinde getiriyorlar.
Ancak; bu neslin beklentilerini anlamak ve karşılamak önem taşıyor.
Çeşitli nedenlerle, bankacılık alanında kariyer yapmayı
eskisi kadar cazip bulmayan Z kuşağını çekmek ve
bankacılığı gelecek nesiller için tercih edilen bir sektör olarak konumlandırmak adına;
bazı söylemlerin değiştirilmesi ve yenilikler yapılması gerekiyor.
Bankaların Z kuşağının ilgisini nasıl çekebileceğine dair;
altı fırsat alanı, karşımıza çıkıyor:
1 - Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık ilkeleriyle radikal değişiklikler yapılması
Çalışma ortamlarının kendi kimliklerini yansıtmasını isteyen Z kuşağı için
çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık, kritik öneme sahip ilkeler.
Aslında; bankacılık sektöründe bu anlamda önemli adımlar atılmış olsa da;
hâlâ yapılacak çok şey var.
Örneğin,
kadınların bankacılık alanındaki yetersiz temsili;
özellikle kazanç potansiyelinin en yüksek olabileceği liderlik rollerinde,
sermaye piyasalarında ve özel bankacılıkta; halen, ciddi boyutlarda.
Bankaların, Z kuşağının çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi standartlarını karşılayabilmek adına;
daha fazlasını yapması gerekiyor.
2 - Geleneksel işlerin ve kariyer fırsatlarının modern hale getirilmesi
Yeni nesil çalışanlar, sadece bir kariyere yoğunlaşmayı değil,
mümkün olduğunca çok beceri geliştirmelerine yardımcı olacak bir dizi farklı rolü,
deneyimlemek istiyor.
Araştırmalar,
Z kuşağının yaşamları boyunca;
ortalama olarak altı farklı kariyerde,
18 farklı iş yerinde çalışacağını öngörüyor.
Bu doğrultuda,
bankaların iş modellerini modernleştirmesi ve
aynı zamanda çeşitli ilerleme seçenekleriyle;
çalışanların kariyer yolculuklarını desteklemesi gerekiyor.
3 - Öğrenme deneyiminin dönüştürülmesi
Daha; küçük yaşlarda,
akıllı cihazlar aracılığıyla teknolojiyle iç içe olan Z kuşağı,
öğrenme konusunda bazı avantajlara sahip ve
bu kuşağın öğrenme biçimleri, önceki nesillerden çok farklı.
Z kuşağının yeteneklerine hitap etmek isteyen bankalar için
dijital eğitim ve gelişim konularına odaklanmak, her zamankinden daha çok önem taşıyor.
Teknolojiden yararlanılarak bu nesle yönelik beceri geliştirme ve
yeniden gelişme fırsatları sunulması,
çalışanların; geniş bir beceri yelpazesine sahip olmalarını sağlayacaktır.
4 - Teknoloji ve veri alanına yatırım yapılması
Bankaların; en iyi teknoloji ve veri yeteneklerini çekmek ve elde tutmak için
çalışanlara, uzun vadeli yatırımlar yapması önemli.
Doğru eğitim modelleri ve iş deneyimleriyle;
bugünün ve geleceğin bankacılık sektöründe,
teknoloji alanındaki rolleri dolduracak,
doğal bir potansiyele sahip olan bu demografik grup için
geleneksel bankacılık işleyişini, farklılaştırmak gerekiyor.
Bu noktada;
bankalardaki teknoloji yeteneklerinin
pazar lideri teknolojilerle çalışma fırsatına sahip olmasını sağlamak amacıyla;
eski teknolojiler ve sistemler modernleştirilebilir.
5 - Özgün bir amaç oluşturulması ve sosyal etkinin yönlendirilmesi
Z kuşağının neredeyse üçte ikisi (%63); iklim krizi, sosyal eşitlik gibi konularda
kendi değerlerini taşıyan bir işveren için çalışmanın, çok önemli olduğunu düşünüyor.
Buna ek olarak;
mesleki gelişim, Z kuşağının gündeminde üst sıralarda yer alıyor ve
birçoğu, farklı alanlarda kariyer gelişimlerinin desteklenmesi için
işverenlerinin sertifikalar almalarına yardımcı olmasını, bekliyor.
Bu doğrultuda;
bankalar, bu konuyu önceliklendirerek; bu alanlarda aktif rol oynamalıdır.
6 - Esneklik, şeffaflık ve zindelik değerlerinin iyileştirilerek iş kültürünün güçlendirilmesi
İş dünyası, son üç yıl içerisinde oldukça değişti.
Birçok çalışan gibi Z kuşağı da ofise gidip gelme konusunda,
zamandan ve paradan tasarruf ederek; hibrit modelde çalışabilme ayrıcalığı elde etti.
Öte yandan,
uzaktan çalışma modelleri üzerine yapılan araştırmalar sonucunda;
çalışma saatlerinin uzadığı,
çalışma yoğunluğunun ve depresyon seviyelerinin arttığı gözlemlendi.
Uzayan çalışma saatleri ve sağlık endişelerine, ekonomik belirsizlik de eklenerek;
büyük istifa (Great Resignation) eğilimi ortaya çıktı.
Bu konuda, bankalar;
Z kuşağının beklentilerini çok iyi kavrayıp,
organizasyon kültüründe esneklik, şeffaflık ve zindelik değerlerine öncelik vermeli.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve
Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü; konuyla ilgili, şu değerlendirmede bulundu:
“Dünün işlerine, geleceğin yeteneklerini yerleştirmek mümkün olmayabilir.
Yeni nesil çalışanlar;
rollerinde dijital olarak etkinleştirilmeyi ve ödüllendirilmeyi,
yaratıcı, stratejik ve fark yaratan işler yapmayı, bekliyor.
Mümkün olduğunca çok sayıda
beceri geliştirmelerine katkı sağlayacak bir dizi farklı rolü, denemek istiyorlar.
Ayrıca, bu nesil; finansal işlemlerde,
kullanıcı dostu ve dijital deneyimlere; büyük bir talep gösteriyor.
Bankalar, Z kuşağının bu yeteneklerini doğru bir şekilde değerlendirerek ve
müşteri odaklı dijital hizmetler sunarak; rekabet avantajı elde edebilirler.
EY olarak; bu dönüşümün bir parçası olmak, bizim için çok kıymetli."
Yetenek deneyiminde,
doğru yeniliklerle bankacılık sektörü;
Z kuşağının tercih ettiği sektör olmaya, hazırlanıyor.
Bu; bankaların geleceği için
yetenek akışını garanti etme ve rekabet gücü elde etme, şansı.
Aynı zamanda;
dijital dönüşüm geçiren ve hızla gelişen sektörden
kazanacak çok şeyi olan Z Kuşağı için de, heyecan verici bir fırsat.
Bu yayın hakkında daha fazla bilgiye EY web sitesi üzerinden ulaşılabilir.