|
Tweet |
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED)
Bilim Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı,
“Dünya Osteoporoz Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada;
"Osteoporoz; halk arasında kemik erimesi olarak bilinen,
kemik dokusunun bozulması, kemik kütlesinin azalması sonucu;
kemiğin kırılganlığında ve kırık riskinde artışla kendini gösteren,
ilerleyici sistemik bir iskelet hastalığıdır" dedi.
Kılıçlı, osteoporozun en önemli klinik sonucunun
küçük travmalarda dahi; kırıkların oluşması olduğuna dikkat çekti.
"Osteoporoz, yaşam süresinin uzaması sonucu;
yaşlanan nüfusun artması ile önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Günümüzde, 200 milyondan fazla insanın osteoporotik olduğu tahmin edilmektedir"
diyen Uzm. Dr. Kılıçlı,
"Türkiye’de 2010 yılında gerçekleştirilen FRAKTÜRK çalışmasına göre,
50 yaş ve üzeri bireylerin;
yaklaşık %50’sinde osteopeni,
yaklaşık %25’inde osteoporoz saptanmıştır" bilgisini paylaştı.
Osteoporozun, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Kılıçlı,
"Osteoporoz; kırıklar oluşmadan önce tanısı konulabilen,
gerekli önlemlerle ve tedavilerle,
kırıkların yaratacağı sağlık sorunlarının önlenebileceği bir hastalıktır" ifadesini kullandı.
Kalça kırıklarının önemine değinerek,
"Kalça kırıkları osteoporozun en önemli komplikasyonudur ve
kalça kırığı olanlarda; kırık sonrası iki yıl içinde
her 5-7 hastadan biri, hayatını kaybetmektedir" uyarısında bulundu.
Kadınların daha yüksek risk altında olduğunu belirten Kılıçlı,
"Menopoz, kemik kaybını artırdığından;
kadınlar osteoporoz için daha yüksek risk altındadırlar.
50 yaşında bir kadının osteoporoza bağlı kırık geliştirme riski;
meme, yumurtalık ve rahim kanseri geliştirme riskinden, daha fazla fazladır" dedi.
Kılıçlı, tanı sürecinde;
ayrıntılı öykü, fizik muayene ve laboratuvar testlerinin yanı sıra;
yıllık boy ölçümü yapılmasını önerdi ve ekledi:
"Bu şekilde, vertebral (omurga) kırıklar saptanabilir."
Osteoporoz tanısının;
Kemik Mineral Yoğunluğu (KMY) ölçümü veya
düşük travmalı bir kırık gelişmesi ile konulduğunu aktaran Kılıçlı,
T skorunun -2,5 değerine eşit ya da altında olmasının;
osteoporoz tanısı olduğunu kaydetti.
Tarama önerilen grupları sıralayan Uzm. Dr. Kılıçlı,
"65 yaş üzeri kadınlar ve
70 yaş üzeri erkekler (risk faktörlerinden bağımsız) taranmalıdır" dedi ve
ek olarak; düşük travmalı kırık öyküsü, sigara, alkol, uzun süreli kortizon kullanımı,
zayıflık ve romatizmal hastalık gibi risk faktörleri taşıyan 50 yaş üstü bireylerin de
taranması gerektiğini belirtti.
Osteoporozdan korunmanın öneminin,
aslında; çocukluktan itibaren başladığını belirten Kılıçlı,
"En yüksek kemik kütlesine ulaşamamak;
gelecekte, osteoporoz olaylarının sıklığını artıracaktır." diye konuştu.
Tedavideki en önemli basamağın, "ilaçsız tedavi" olduğunu vurgulayan Kılıçlı;
şunları kaydetti:
• "Hastalara, kemik kütlesinin korunması için egzersiz önerilmelidir.
Egzersiz, kemiğin güçlenmesini sağlar.
Haftada üç kez, en az 30-40 dakika kadar yürüyüş yapmaları ve
mümkünse her gün, birkaç dakika; sırt ve postür egzersizleri yapmaları önerilir."
• "Egzersizden sonra önemli bir nokta, sigaranın bırakılmasıdır.
Sigara, kemik kaybını hızlandırıcı etki gösterir."
• "Alkol kullanımı, kemik sağlığını olumsuz etkilemekte ve
denge bozukluğuna sebebiyet vermesi neticesinde,
düşmeye bağlı kırık riskini arttırmaktadır."
Kırıkları önlemek için "düşme riskinin azaltılması" gerektiğinin altını çizen Kılıçlı,
düşme risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasının, hayati önem taşıdığını söyledi.
(uygunsuz terlik, yetersiz aydınlatma, D vitamini eksikliği, denge bozukluğu vb.)
Beslenme konusunda ise;
yeterli kalsiyum ve D vitamini alımının şart olduğunu belirterek,
"Menopoz sonrası dönemde, 1000-1200 mg kalsiyum alınması önerilir" dedi ve
aşırı kalsiyum alımının; böbrek taşı, kalp hastalığı ve inme riskini
artırabileceği uyarısında bulundu.
Özellikle; mide koruyucu (PPI) ilaç kullananları uyaran Uzm. Dr. Kılıçlı,
"PPI grubu ilaçlar, mide asidini azalttığı için kalsiyum emilimini bozar.
Mide koruyucusunun, mutlaka kullanılması gereken durumlarda;
emilimi için mide asidine ihtiyaç duymayan,
kalsiyum sitratlı preparatlar tercih edilmelidir" dedi.
D vitamini eksikliğinin, Türkiye'de her 5 kişiden 3'ünde görüldüğünü ifade eden Kılıçlı;
menopoz sonrası, kadınlarda günde 800-1200 ünite D vitamini desteği gerektiğini belirtti.
Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı, "Osteoporoz önlenebilen bir hastalıktır" diyerek;
hastalığın ve kırık risklerinin çoğunun,
yaşam tarzı alışkanlıkları ile ilişkili olduğunu vurguladı.
Kılıçlı,
"İlaçlara odaklanmak yerine;
her bir risk faktörüne dikkat etmek ve
yaşam tarzı değişiklikleriyle, bunları düzeltmek için çaba göstermek,
kırıklarının önlenmesine ve
bireylerin, daha sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olacaktır"
sözleriyle, açıklamasını sonlandırdı.
.jpg)