![]() |
Tweet |
Dünyanın en büyük otomotiv gruplarından Stellantis,
çatısı altındaki sorumluluk alanları genişletilen
Stellantis Türkiye’nin CCO’su Ayça Furth, mevcut görevlerine ek olarak;
MEA Bölgesi’ndeki (Ortadoğu ve Afrika Bölgesi) insan kaynakları yetenek yönetimi
stratejilerinde de sorumlu olacak.
Furth, grup çatısı altında MEA Bölgesi’nde görev alan çalışanların;
değişen işgücü ve iş yapış alışkanlıklarına paralel olarak ölçümlenmesi,
değerlendirilmesi ve yeniden şekillenmesi süreçlerini yürütecek.
Bu kapsamda, bölgenin sürdürülebilir iş gücü stratejisinin oluşturulması da
sorumlulukları arasında olacak.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan
Stellantis Türkiye’nin CCO’su Ayça Furth,
“MEA Bölgesi;
Stellantis dünyası için çeşitlilik açısından,
adeta bir yetenek havuzu.
Bölge içinde yetenek yönetimini
stratejik bir bakış açısıyla tekrar şekillendirirken,
diğer yandan da; geleceğin yetkinliklerini baz alarak,
dışarıda yetenek havuzunu oluşturmak
önümüzdeki dönem öncelikli başlıklar olacak.
Aslında piyasada klasik anlamda işe alım olarak konumlanan yetenek yönetimi,
gerçek bir “Yetenek Avcılığı” kavramı ile tekrar şekilleniyor.
Sadece işe alımı değil,
yeteneğin iklimini ve adaptasyonunu da planlayan
gerçek bir “Yetenek Yönetimi” bakış açısından bahsediyorum.
Bu bağlamda; grup çatısı altında MEA çok büyük ve önemli bir bölge.
Bu derece kıymetli göreve bir Türk’ün getirilmesi, elbette; ayrıca, gurur verici.
Süreçte önemli aşamalardan biri;
MEA Bölgesi’nde ihtiyacımız olan iş yapış ile doğru yeteneği
bir arada yapılandırmak olacak.
İkincisi ise;
şirketin insan kaynakları özelindeki stratejilerini kapsayan
uzun vadeli bir plan oluşturmak.
Özellikle beyaz yakalı personelin
altın yakalı bağımsız/yenilikçi iş gücüne dönüşmesi konusunda
kalıcı ve geleceği doğru okuyan stratejiler oluşturacağız.” diye konuştu.
Stellantis Türkiye’nin benimsediği insan kaynakları politikaları ile
önemli global başarılara imza attığını ve örnek olduğunu belirten Ayça Furth,
“Stellantis Türkiye olarak;
yaptığımız tüm uygulamalar başarılı oldu ve
bu başarılar globalde de oldukça pozitif çınladı.
İnsan kaynağını işin doğalından ve
iş yapış kültüründen ayrı ve kopuk yönetmek, imkânsız.
Keza; işi de bireyin yetkinlik ve gücünden farklı görmek olamaz.
Stellantis Türkiye olarak;
başarımızın ardında, bu iki önemli farkındalığı,
bireyi ve bireyin gönüllü iş yapış yaklaşımını merkeze koyarak;
yapılandırmış olmamızın katkısı şüphe götürmez.
Bu da; bireyin ihtiyaçlarını farkeden, çalışanın ve kurumun değerlerini
bir ortak paydada değerleyen bir perspektif demek.
Yeteneklerimizin ve onların ihtiyaçlarını anladığımızın en güçlü söylemi olan ve
ofisleri evlere taşıma sürecimizin temelindeki değişimi anlatan
‘beyaz yakalının özgürlük manifestosu’ tanımımız;
artık, Stellantis Grubu tarafından da global olarak kabul gördü.
Yeni iş yapış şekli ve iş gücünün kendini konumladığı bakış açısı
yani; “Manifesto” tanımı, artık grup içerisinde iç iletişimde de kullanılmaya başlandı.
Bütün bunlar, Stellantis Türkiye olarak;
bizim başarımız.
Stellantis Türkiye olarak;
izlediğimiz insan kaynakları politikamız,
pek çok yerli ve yabancı kuruma da ilham verdi.
Bu kapsamda;
MEA Bölgesi’ndeki yetenek yönetimi sürecinin, Türkiye’den yürütülecek olması da
aslında bu başarılarımızın bir sonucudur.
Bu görevi de layığıyla yerine getirip;
Türkiye’yi, Stellantis dünyasında
en iyi şekilde temsil etmekten mutlu olacağım” dedi.
Oluşturdukları başarılı insan kaynağı ikliminin değer ve önemine de dikkat çeken Furth,
“Stellantis Türkiye olarak;
son iki-üç yıldır Türkiye’de ciddi anlamda bir yetenek avı yapıyoruz.
Bunu da otomotiv sektöründen bağımsız olarak gerçekleştiriyoruz.
Yarattığımız iş iklimi son derece değerli.
Çünkü; yeteneği farkeden, çalışana değer veren ve
aynı zamanda dünyaya örnek olan, bir çalışma iklimimiz var.
Bu nedenle; her sektörden profesyonelleri
şirketimizde çalışmak konusunda heyecanlandıran bir kurumuz.
Bu bağlamda da otomotivde örneğimiz yok” açıklamasında bulundu.