Tweet |
Bir süre önce,
sahilde anaç sitroz suyu sayesinde;
bir tutamcık yabani maydanozu ısırmakla,
yaşadığım baldıran zehirlenmesinden nasıl kurtulduğumu, bir köşe yazıma taşımıştım.
Dün bir deney daha yaşadım ve
anaç meyvesinin çekirdeklerini aldıktan sonra, kalanını buzlukta saklamaya karar verdim.
Fidancı komşumuz,
satış için söktüğü mandalina fidanlarının arasında aşısı tutmamış olanları, kenara atmıştı.
Bir kenarından 30-40 cm üç yapraklı filiz vermiş olanları vardı.
Onlara göz koydum; izin aldım, poşete koydum,
sahilde atletizm sahasının duvarı boyunca
asmaların ara boşluklarına onları dikmek üzere, taşıdım oraya kadar.
Deniz tarafındaki lahana bahçelerine de, dikmek istiyordum.
Tam benim yabani maydanozla zehirlendiğim lahana bahçesinin köşesinde,
bu kez başka sıkıntı yaşadım.
Anaç turunç fidanı dikmek üzere
duvarın dibindeki çöpleri küreyerek açarken, sivrisinekler yüzümü sardı,
bir tanesi alnımın ortasından soktu;
acısına dayanayım şu dikme işi bitsin, dedim.
Yaman bir sinekmiş.
Az sonra, alnım acı acı kaşınmaya başladı.
15 dakika sonra aklıma geldi ki;
dikim yapmakta olduğum anaç sitroz yaprakları
ısırılan noktaya sürersem, zehri yok edecektir.
Yapraklar yeteri kadar büyüktü.
Kopardım, çiğneyip alnıma yapıştırdım, acısı geçti;
on dakika kadar sonra yeniden acıdı, bir daha kopardım; çiğneyip sürdüm.
Eve gidene kadar bir daha acımadı, ama şişmişti.
Evde yeni bir şey denedim;
çekirdekleri için sakladığım anaç sitroz meyvelerinden bir tanesini kestim,
suyunu alnıma sürdüm.
Aynaya baktım, sineğin ısırdığı nokta oldukça belirgindi;
hayret ettim, kış günü bu kadar iri sinek nasıl olur,
yazın bile orada böyle sinekler yoktu.
Bunu araştırmam lazım.
Anaç turunç suyunu sürdükten sonra alnım rahatladı, kızartısı da geçti.
Kolumda kaşıntı başlamıştı; sürdüm, o da geçti.
Sonra evde beklettiğim beş tane anaç turuncu ortadan kestim,
içindeki çekirdekleri çatalla düşürdüm,
yarım sitrozları mini poşetlere koyarak; plastik kap içerisinde buzluğa yerleştirdim.
Bundan sonra; böcek sokmalarında,
baldıran vb zehirlenmelerde buzluktan hazır kesilmiş parça halinde indirip, kullanabilirim.
Dikenli anaç sitrozun bu özelliklerini denemiş bir kişi olarak;
çocukların oyun alanlarına yakın yerlere dikilmesinin,
ne kadar yararlı olacağına kanaatim artmış olarak;
şimdi çok daha isteyerek, bunu; Şehir Planlama ve Park Bahçeler Müdürlüğü'ne öneriyorum.
İki hafta içerisinde;
sahilimize 50 fidan,
Dağdibi yolunda Karayel, Sözeri ve Balcı aile bahçelerinin duvar kenarı boyunca 40 fidan,
Morgül apartmanı çevresinde yol kenarlarına 20 fidan,
sokağımızdaki basket sahasının kenarına da, 8 turunç fidanı diktim.
Sonra bir deneyim yaşadım,
kaşıdığım bir noktada kabuk tutan bir yara oldu.
Ona, yaban turuncu meyvesinin suyunu sürdüm.
Sinek ısırıklarına sürüyordum, ona da sürdüm.
Baktım ertesi gün iyileşmiş.
Basit bir şeydi, ama; bende tarihte panzehir tarifindeki “sedef otu” ışığı yandı;
Mete Oğuz el yazmasında adı geçen “sedef otu”,
sedef yarasını iyileştiren ot, dediği bu olmalıydı.
Hemen çok eski bir cilt lekemin üzerine sürdüm, üzerindeki pürüz geçti.
Daha emin olmak için; iki kolunda sedef yarası olan bir komşuma denemeye karar verdim.
Hatta; kolunun birine, anaç turunç suyu
diğerine; bal sirkesinin anasından, günde üç pansuman yapmaya karar verdik ve
denemeyi başlattık.
Galiba Mitridate’ye gittiği yerde;
ilaç dağıtan Hızır İlyas ya da, Lokman Hekim denilmesi bir gerçeklikti.
Anlıyorum ki;
onun kullandığı sedef otu suyuna; Mitridatikom panzehiri boşuna denilmemiş.
Önüne anaç fidanlar diktiğim,
yapımı devam eden Millet Bahçesi'nin kaykay alanının girişine
muhteşem bir yazı koymuş Belediyemiz;
“Rize Belediyesi SKATE PARK”.
Fidanları dikerken bu isimden rahatsız oldum.
Eğitimci damarım böyle durumlarda kabarır;
Türkçe – İngilizce kolaj bir yazı, çocukların zihni karışır.
Rize’de öğrencilerimiz, okuduğunu anlamada ülke sonuncusu iken; sessiz kalamam.
Çocukların görsel alanlarına bozuk karmaşık şeyler yazıyoruz, çocuklar çok masum.
Bir yandan; çocukların sağlıklı yaşaması için
oyun alanlarını zehirli gazlardan temizleyecek turunç ağaçları dikerken;
oyun alanının duvarına çocuğun zihinsel gelişimini örseleyecek tabelalar koyuyoruz.
Bu dikkatsizliğe çok üzüldüm.
Değişmelidir.
Bahçenin adı; Türkçe, Millet Bahçesi;
oyun alanının adı İngilizce, bu bir çelişkidir.
Önce Türkçemizi korumalıyız.
Kaykay Alanı gibi çok güzel oturmuş sözlerimiz varken; neden “skate park”?
Hem ki, çocuklar bu kelimeyi Rize şivesiyle müstehcen telaffuz edebilir.
Düzeltilmesi dileğiyle;
kaykay oyun alanına bu ismi koyanların, bunu bir kere daha düşünmelerini rica edeceğim.
Yeni öğrendiğim bir güzel bilgiyle, yazıyı bitiriyorum.
Bazı becerikli kadınlar; çamaşır makinesini sirkeli suyla bir kere boş çalıştırarak,
borularında birikmiş deterjan kirlerini söküp atıyorlar.
Son bir bilgi daha;
Cimilli bir nineden öğrendim,
sabahları kestane balından bir çay kaşığı dil altına koymak;
akciğer iltihabına iyi gelirmiş.
Sağlıklı günlere…
Mahiye Morgül