gaziantep escort
1xbet supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
konya escort
Bugun...



Binbirsurat Demokrasisi: ABD ve Türkiye


facebook-paylas
Güncelleme: 29-11-2024 02:36:02 Tarih: 10-11-2024 01:54

Binbirsurat Demokrasisi: ABD ve Türkiye

Türkiye’nin acıklı siyasi akışı ve

demokrasi işkenceleri hakkında beyin fırtınaları yaparken;
bir taraftan da Amerika seçimlerini izliyorum.

 

“Sağ” olarak sunulan, Trump ve

liberal sol değerler taşıdığı söylenen, Kamala Harris…

 

İki partiden hangisi kazanırsa kazansın, ülkede dev bir fark yaşanmayacak…

Rejim, sistem, kapitalizm; adına ne derseniz deyin, o yerleşik egemenlik sürecek.

Dünün “Military-Industrial Complex”i, John F.Kennedy’yi bile yutmamış mıydı?

Ama Trump, sonuçta son yılların demokrat adaylarına göre daha güçlü profil çizen bir başkan.

 

Trump, beklenenden çok daha kolay kazandı.

Yarışamaması için o kadar büyük bir savaş verildi ki; son üç yıldır,

itiraf edeyim; kullanılan yöntemlerden midem bulandı.

 

Senaryolar o kadar abartılıydı ki!

Tek hedefleri vardı, bizdeki “Ahmak” davasına benzer,

çeşitli bahanelerle Trump’ı seçim dışı bırakmak…

 

Emin olun,

Demokratlara oy vermeye kararlı insanların bir kısmı,

sırf bu yaklaşım yüzünden, Trump’a sempati beslemeye başladı!

Trump da doğal olarak; yaratılan bu mağduriyet ortamını tepetepe kullandı!

 

Ayrıca; Biden’ın önce adaylıkta ısrar etmesi ve

son anda sağlık problemleri nedeniyle görevi sürdürmemeye karar vermesi,

2,5 yıldır hiç ortalarda görünmeyen Kamala Harris’in son anda devreye sokulması,

Demokratlara seçimleri kaybettiren temel sebepler arasındaydı.

 

Bu kadın, başkan olacak kadar güçlü bir profil ise;
son 2-3 yılda nasıl bu kadar etkisiz kaldı ya da yok sayıldı?

İnandırıcılığı yoktu Harris’in…

 

Neredeyse akılda kalan tek kampanya mesajı, “Trump karşıtlığı”ydı.

Ayrıca; cinsiyet politikalarındaki abartılı tavırları,

genel anlamda Amerikalıları Demokratlardan soğutan şaşırtıcı faktörlerden biriydi.

 

Vazgeçtim JFK gibi karizmatik bir dünya liderinden,

son yıllarda Demokratların;

Jimmy Carter veya Bill Clinton gibi adaylar bile bulamamaları,

dramatik sonlarını hazırladı.

 

Trump’a yönelik iki suikast denemesi;

özellikle birincisi, onun fanatik taraftarlarını da oldukça konsolide etti.

Bakalım Trump’ın Amerikan halkına vadettiği cennet, neye benzeyecek?

 

RAKİBİ YARIŞTIRMAMA UYANIKLIĞI VE TÜRKİYE

 

Ne kadar zavallı, kompleksli ve bayağı bir tavır değil mi?

Bunu, dünyada kimse benden daha iyi bilemez.

 

Ekim 2003’te, CHP Kurultayı’nda;
bu senaryonun en ağırı,

genel başkan adaylığım tam da sandıklara gitmeye birkaç saat kala,

elimden çalındığında; bana sunulmuştu.

 

Günümüzde de Ekrem İmamoğlu’na karşı yarışmaktan korkan birini tanıyorum.

Daha önce dolaylı olarak da olsa, üç kere kaybetti ona karşı…

 

İmamoğlu’na da kurulmadık senaryo kalmadı.

Ona karşı örgütlenen ve tarihe arka sayfasından giren en saçma hikâye,

“Ahmak” davası oldu.

 

Bu dava, en sonunda birilerinin bu tanımlamayı hak ettiğini kanıtlayacak.

Ama; zaman gösterecek bunu.

 

Üst üste gelen mağlubiyetler;

2028’de bizleri bekleyen Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri öncesi,

iktidarı belli ki korkutmuş.

 

Yandaş medyayla beraber, aylardır tek stratejileri;

Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasında kavga çıkarmaya çalışmak,

aralarında sahte bir rekabet kurgusu oluşturup, bunu tepe tepe kullanabilmekti…

 

Fakat Özel, İmamoğlu ve Yavaş arasında kurmaya çalıştıkları

Bermuda Şeytan Üçgeni konusunda, çok fazla ilerleme kaydedemediler.

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin bugünkü genel merkezinden kopuk tavrı;
onlar için bir umut oluştursa da, orada bile çok yol katedemediler.

 

Bu sefer, devreye sokulan yeni malzeme;
ülkenin her fırsatta küllerinden doğurtulmaya çalışılan “Kürt kartı” oldu.

Bu kelimeyi bu şekilde kullanmaktan ve

bundan bir “dert” olarak söz etmekten imtina ediyorum ve utanıyorum ama,
ne yazık ki; ülkemde bu böyle yaşanıyor.

 

İnsanlardan ırk aidiyetlerine göre bahsetmek;

o kadar ilkel, o kadar orta çağdan kalma bir emperyalizm tuzağı ki!

 

KAYYUM HAMLESİ VE DİĞER DEMOKRASİ ÇELİŞKİLERİ

 

İktidar, içinde bulunduğu çöküşe karşı;

bu kez aniden, stratejisini göreceli olarak bu eski silahına başvurarak;

başka bir gündem yaratmayı seçti.

 

Önce Bahçeli’nin, nereye koyacağını anlayamadığımız

Öcalan meclise gelsin, konuşma yapsın çağrısı geldi.

Fransızların deyimiyle, tam bir tour de forceyani;

sürpriz bir güç gösterisi denemesiydi bu.

 

Bu söylemin şoku daha atlatılamadan,

şeytanın aklına gelmeyecek bir operasyon, devreye sokuldu.

 

10 gündür takip ettiğimiz Esenyurt Belediyesi hamlesi ve

üç gün önce ona eklenen doğu belediyeleri: Mardin, Halfeti ve Batman…

Seçim hakkaniyetini yok sayıp, halkın kararını sıfırlayan bu inat; nerede duracak?

 

İktidar; hem “çözümden yana” (!) politikalar izliyor görüntüsü yaratmak,

hem bu sayede; Batı’ya da yaranarak,

ülkemizde barış arayan kesimler için kendinde bir çekim merkezi oluşturmak;

hem de bütün muhalefeti terörle ilişkilendirip, aynı taşla üç kuş vurma operasyonuna girişti.

Tam usta işi bir kurgu!

 

Aslında niye şaşırıyoruz ki?

Üç-beş gün arayla “Fethullah Gülen efendimiz…”(!) seviciliğinden,

“hain terör örgütü FETÖ” düşmanlığına yatay geçiş yapan,

onca siyasimizi izlememiş miydik?

 

90’ların başından beri detaylı olarak anlatmıyor muyduk,

başlarına taç yaptıkları tarikatın gerçek yüzünü?

“Kandırılanlar” nasıl olduysa, bir tek onlar oldu (!)

 

Daha dün; merkez medyanın, 2. Cumhuriyetçi gülleri için

Fethullah Gülen övgüsü yapmak, demokratlık sayılıyordu.

Maskenin ağır şangırtılarla düşmesinden sonra, bunun tam tersi demokrasi sayıldı!

 

Medyanın 2. Cumhuriyetçi ,“yetmez ama evetçi” takımı için,

bir ülkede; ordu ne kadar elini ayağını siyasetten çekerse ve yok olursa,

o ülke; o kadar demokrasi ve özgürlüklere açılım yapabilirdi.

 

Türkiye’de ordu, fiili olarak yok edildi;

bu sonuç, ortaya mükemmel bir demokrasi mi getirdi; yoksa, tersi mi oldu?

Buyrun, siz yanıt verin.

 

Türkiye’de yaşanan bütün siyasi hamlelerin tek bir ortak hedefi var:

Yükselişte görünen CHP’yi yıpratmak ve

ortalığa çeşitli yemler atarak; kurulacak bir anayasa müzakere masasında,

Tayyip Erdoğan’ın mucizevi olarak tekrar yarışabileceği bir ortam yaratmak.

 

Unutmayın;
şu ana kadar, defalarca önümüze harika bir demokrasi makyajıyla sunulmuş ve

iktidar tarafından kazanılmış anayasa değişimleri, artık Erdoğan’a yeterli gelmediği için

yeni yeni hamleler yeni ittifaklar ve yeni senaryolar, her an gündemimizde olacak.

 

Uzun lafın kısası;
sözde herkesin demokrat olduğu ülkemizde veya dünyada,

demokrasiyi hakiki anlamda seven insan sayısı gerçekte bir hayli sınırlı.

Yani sonuçta; “Yaşasın makyajlar ve estetik müdahaleler!”

 

 

 

Bedri Baykam
bedribaykam1923@gmail.com

 







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA