Tweet |
Çoğu çocuk için ara tatiller;
eğlence, dinlenme ve aktivite anlamını taşıyor ve
çocuğun gelişimini, pozitif yönde etkileyebiliyor.
Ancak; bazı çocuklar için ise; aynı etkiden bahsetmek daha güç olabiliyor.
Özellikle dikkatini odaklama ve sürdürmekte sorun yaşayan ya da,
dikkat eksiliği hiperaktivite tanısı olan çocuklarda,
ara tatiller; çocuğun akademik yaşantısını, sosyal ilişkisini ya da ev yaşantısını
kısacası; yaşantısının bütünü üzerinde, bozucu bir etki oluşturabiliyor.
Dikkatsizlik,
aşırı hareketlilik,
dinlemiyormuş gibi görünme,
verilen görevleri sürdürememe,
eşyaları unutma ve dürtüsellik dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun
en belirgin semptomları arasındadır.
Ancak; tüm bu belirtilere sahip olmak, tanı almak için tek başına yeterli değildir.
Bu noktada; uzman değerlendirmesi oldukça önemlidir.
Çünkü; her ne kadar dikkat eksikliği gibi gözüksede,
ailesi tarafından duygusal ihtiyaçları karşılanmayan ya da,
ayrılık kaygısı yaşayan bir çocukta da, derslere odaklanmakta güçlük görülebilir.
Dolayısıyla; her hareketlilik ya da konsantrasyonda güçlük,
dikkat eksikliği demek değildir.
Dikkat eksikliği, bir sonuçtur.
Bu sonuca neden olan sürdürücü faktörlerin belirlenmesi,
çocuğun biyo-psiko-sosyal gelişimi açısından, oldukça önemlidir.
DEHB; genetik geçişi yüksek olan bir bozukluk olmasıyla birlikte,
tam olarak nedeninden bahsetmek, mümkün değildir.
Bu sebeple; bozukluğu engellemekten ziyade,
erken dönemde fark etmek, aile bireylerini bu rahatsızlık konusunda bilgilendirmek ve
farkındalık düzeyini arttırmak, son derece önemlidir.
Ara tatiller; çocuğun ruh sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Ancak; burada tatilin kendisinden ziyade,
bu sürecin nasıl geçirildiği, ruhsal iyi oluş açısından büyük bir rol oynamaktadır.
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden
Klinik Psikoloji Uzmanı Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan;
tatil sürecinde, ailelerin çocuklara yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusunda
şunları söyledi:
• Okul sürecinde var olan düzeni korumak ve
rutinleri sürdürmek, son derece önemli.
Rutinler, her çocukta olduğu gibi
dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda da
koruyucu bir etkiye sahiptir.
DEHB’li çocuklar, değişime adapte olmakta güçlük yaşayabilirler.
Rutinler, adaptasyonu kolaylaştırarak; çocuğu güvende hissettirir ve
semptomları üzerinde, azaltıcı bir etki oluşturur.
• Tatil sürecinde de çocuğunuzun akademik becerilerini destekleyin.
Örneğin; çocuğunuzun öğretmenleriyle iletişime geçerek,
destek alması gereken konuları, belirleyebilirsiniz.
• Çocuğunuzun benlik saygısını zedeleyecek, damgalayıcı sözlerden kaçının.
Örneğin; ‘Bilerek yapıyorsun. Şımarıksın. Tembelsin.’ gibi,
tüm bu sözler; çocuğunuzun zaten baş etmekte zorlandığı süreci,
daha da zorlaştırarak, ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.
Bunun yerine; çocuğunuzun olumlu yönlerini destekleyin ve
potansiyelini ortaya koyabileceği, ortamlar hazırlayın.
Örneğin; çocuğunuz resim yapmayı seviyorsa,
onun bu özelliğine olumlu vurgularda bulunun;
ona kullanabileceği materyaller alabilir ya da,
isterse; kursa gitmesi konusunda, destek olabilirsiniz.
• Sosyal aktivite alanları oluşturun.
Sosyal aktiviteler; çocuğun var olan enerjisini atmasında yardımcı olur,
sosyal ilişkilerini, fiziksel ve psikolojik gelişimini güçlendirir.
Çocuğunuzla birlikte, ev içerisinde ya da ev dışında planlamalar yapın.
Planlamaları yaparken; ona seçenekler sunarak, fikrini sorun.
Bazı durumlarda, tüm seçimleri ona bırakabilecek alanlar oluşturun.
Yapılacak aktiviteleri somutlaştırın ve bir takvime yazın.
Önemli olduğunu düşündüğünüz kısımları, fosforlu kalemler kullanarak belirtin.
Böylece; çocuğunuz, ne zaman ne yapacağını bilecektir.
Somutlaştırma işlemi, ev içi kurallarda da uygulanabilir.
• Zamanı planlamakta ve yönetmekte zorluk yaşayan çocuğunuz,
ekran karşısında geçirdiği süreyi, fark edemeyebilir.
Ekran süresi için, sınır koyun.
Gün içerisinde çocuğunuzla sohbet edin.
Kendisini nasıl hissettiği ya da,
gün içerisinde neler yaptığı hakkında, açık uçlu sorular sorun.
• Ara tatiller;
değerlendirme, önleme ve müdahale sürecinin başlaması ve devam etmesi için
büyük bir fırsat.
Ancak, ne yazık ki;
çoğu ebeveyn, bu durumu göz ardı edebiliyor.
Özellikle; okulların kapanmasıyla,
çocukların semptomlarında yalancı sönmeler görülebilir.
Bu durum, aileleri durumun daha iyi gittiğine ya da,
artık desteğe ihtiyaç olmadığına dair, işlevsel olmayan düşüncelere itebilir.
Bu durumu; ateş gözükmediği için kapandığını zannettiğimiz ocaklara, benzetiyorum.
Süreci tamamlanmamış, yani; kapatılmamış ocaktan ateş gelmiyor diye,
kapandığını zannederek; devam edebiliyoruz.
Biriken ve müdahale edilmeyen semptomlar;
okulların açılmasıyla birlikte, adeta o gazın patlaması gibi, ne yazık ki; patlak verebiliyor.
• Unutulmamalıdır ki; değerlendirme ve müdahalede
psikiyatrist, klinik psikolog, ebeveyn ve öğretmen iş birliği, son derece önemlidir.
Ayrıca; teşhise yardımcı olmak ve değerlendirmek amacıyla,
psikologlar tarafından çocuğun yaşına ve gelişimine uygun test uygulanması,
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda;
erken tanı ve müdahale süreci açısından, oldukça önemlidir.