![]() |
Tweet |
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, COVID-19 salgınının insanlar üzerinde oluşturduğu hayati tehlike ve beraberinde getirdiği korku, kaygı gibi sorunlarla baş etmek için
kaynak özelliği taşıyan bir rehber hazırladı.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün web sayfasında yer alan rehberde, önerilerin bazıları şöyle:
* Salgın gibi kitlesel etkiye sebep olan hadiselerde çocuklarınızın gündemle ilgili konuşmalarına ve
soru sormalarına izin vererek, duygularını açıklamalarına fırsat verin.
* Yaş ve gelişim dönemlerini dikkate alarak, çocuklarınızın duygularını
resim çizerek, yazı yazarak ya da oyun oynayarak ifade etmesini sağlayın.
* Çocuklarınızla kurulan iletişimde ‘ben’ dili kullanın.
* Çocuklar ebeveynlerinden gördükleri tepkileri içselleştirirler.
Siz, var olan durum sakin ve güvenle ele alırsanız,
çocuklar için güvenli bir şekilde hareket edecek destek mekanizmaları oluşturabilirsiniz.
* Stresli durumlarla baş edebilmek için sosyal destek almalısınız.
Bu süreçte sosyal mesafe kuralına uyarak güvendiğiniz kişilerle; aile üyeleriniz, iş arkadaşlarınız
ya da eski arkadaşlarınızla telefonla, görüntülü görüşmelerle veya sosyal medya aracılığıyla
iletişiminizi sürdürün.
* Fiziksel uzaklık, sosyal olarak bağlantısız veya izole kalmamız gerektiği anlamına gelmez.
Fiziksel mesafelere karşın, duygusal ve sosyal açıdan bağlantıda kalmanın yollarını öğrenin.
* Aile olarak aktif olmak ve iletişimde kalmak için yapılabilecek aktiviteleri hayata geçirin.
* Okuma, yazma, oyun oynama, çapraz bulmaca, sudoku, çizim veya boyama gibi
size uygun aktiviteler zihinsel olarak sizi aktif tutar.
* Kendinizi ve çevrenizdekilerin sağlığını korumak için sosyal mesafeye dikkat ederek
günde bir kez dışarıda egzersiz yapın.
* Normalde hoşunuza giden şeyleri evde kalmanız nedeniyle yapamıyorsanız,
bunları ev ortamına nasıl adapte edebileceğinizi düşünmeye çalışın veya yeni bir şeyler deneyin.
* Çocukların ve gençlerin stresle başa çıkabilmeleri için onları dinleyin,
Soru sormalarına izin verin.
* Uzun süre dış dünya ile iletişimini koparmak zorunda kalan çocuklar
psikososyal desteğe ihtiyaç duyabilir.
Çeşitli uygulamalar aracılığıyla çocuklarınızın arkadaşlarıyla çevrimiçi ortamda
grup görüşmeleri organize edin.
* Çocuklara her şeyin yolunda olduğunu söyleyerek duygularını reddetmek yerine
tüm endişelerini ve sorularını onlarla birlikte gözden geçirin.
Rehberde, farklı yaş grubundaki çocuk ve gençlerin bu süreçte kaygı ya da diğer psikososyal durumlara verebileceği tepkilere ilişkin uzmanların değerlendirmesi de bulunuyor.
İki yaşından küçük çocukların, ailelerinin ya da çocuk bakımından sorumlu personelin kaygılarından doğrudan etkilendiğine dikkat çekilerek, bu nedenle bebeklerin normalden daha fazla ağlayabileceği, kucakta tutulmak ve daha fazla sarılmak isteyebileceği hatırlatılıyor.
Kaygıların, kreş dönemindeki 3 ila 6 yaş arası çocukların davranışlarında daha küçük yaşlara dönme eğilimi görülebileceği; çocukların tuvalet kazaları, yatak ıslatma, ebeveynlerinden veya bakım verenlerden ayrılmaktan korkma gibi davranışlar sergileyebileceği belirtiliyor.
7 ile 10 yaş arasındaki çocukların birbirleri ile olan iletişimden elde ettikleri bilgileri yanlış yorumlayabilecekleri, buna bağlı olarak da üzüntü, öfke ve kaygı gibi davranışlar sergileyebilecekleri kaydediliyor.
Ergen dönemdeki çocukların da ele alındığı rehberde; bu dönemin dinamiklerine dikkat çekilerek, çocuklarda içe kapanma, arkadaşlarıyla iletişim kurmakta isteksizlik ve tartışmaya hazır bir ruh halinin olası olduğu belirtiliyor.
Rehberde, ebeveynlerin ve çocuk bakımından sorumlu personelin bu durumlar karşısında izleyeceği yöntemler hakkında bilgiler veriliyor
Çocukların stresle baş etmesinde yetişkinlerin onları dinlemesi ve duygularını kabul etmesinin önemli olduğu hatırlatılarak; etkili iletişimin ve çocukları doğrudan bilgilendirmenin gerekliliği vurgulanıyor.