İklim krizinin önlenmesi,
ısı artışının 2C altında tutulmasına yönelik,
dev adımlar atılmaya devam ediliyor.
Birbirinden bağımsız ve dev iki alan bir araya geldi.
İklim ve İnovasyon.
Bazı kurallar belirlendiği halde;
problemler çözüme ulaşmayıp hala devam ediyorsa,
artık önlemler almak yerine;
inovatif uygulamalar, farklı sistemler gündeme gelebilir.
Ben, hatta; inovasyonun bile geri de kalacağını düşünüyorum.
İnovasyonun bir adım ilerisi ne olabilir?
İnovasyon ile birlikte;
sürdürülebilirlik ve yeşil uygulamalar da
artık eski önemini yitirip geride kalmaya başlayacak gibi.
Gerçekten de; tüm dünyada, iklim krizinin önlenmesine ya da etkisinin azaltılmasına yönelik
küresel anlamda, ortak somut adımlar atılamadı.
Sürdürülebilirlik konusunda çok verimli çalışmalar yapıldı,
ama; yazdığım gibi, iklim krizine yönelik küresel ortak bir çalışmaya henüz ulaşılamadı,
ortak bir sonuç alınamadı.
İnovasyonun bir adım sonrası,
küresel çözümler gerektiren sistemler veya uygulamalar mı?
Pandemide, tüm dünya ortak hareket ettik.
Daha önceki makalelerimden birinde yazmıştım.
Örneğin; iklim krizi sebebi ile
tüm dünyada elektriği veya suyu kısıtlı kullanma kararı alınması durumunda
neler yapılabilir?
Elektrik kadar su da, hayati önem taşıyor.
Beslenme, tarım, temizlik, yangın söndürmeye kadar, sayısız faydası var.
Bill Gates, Reuters ile yaptığı bir röportajında;
"Endüstriyel ekonomimizin genel ölçeği göz önüne alındığında,
2 derecenin altında kalmak için
akıllara durgunluk veren işler yapmak zorunda kalacağız" diyor.
Röportajda; Gates’in
doğrudan hava yakalama,
güneş enerjisi ve nükleer füzyon da dahil olmak üzere;
iklim teknolojilerine, 2 milyar dolardan fazla yatırım yaptığı ifade ediliyor.
Bu, bana; Greg Satell'in (2017) kitabında okuduğum ve beni düşündüren bir sözünü hatırlattı:
“Çözmemiz gereken problemlerin;
daha büyük, daha karmaşık hale geleceği ve
artan ölçüde kollektif çözümler gerektireceği, yeni bir inovasyon çağına giriyoruz.”
Kollektif çözümler küresel çözümler
2023 ve sonrası kollektiflik gündeme gelebilir.
Hiç bir ülke tek başına iklim krizini çözmeyi başaramaz;
çünkü; hem maddi yönden çok pahalı, hem de bu konuda sorumluluklar ortak.
Her ülke, kendi çabaları ve ortaya koyduğu çözümler ile iklim krizini aşmaya çalışıyor.
Enerji çağı geldi dendi ama bu kez elektrik, ısınma, doğal gaz krizi ortaya çıktı.
Bir ülke, doğal gaz problemi nedeniyle tekrar kömür ile ısınmayı düşünüyor,
başka bir ülke ise; doğal gaza devam ediyor.
Bu bir kısır döngü.
İklim krizi için yapılan çalışmalar da yavaşlıyor haliyle.
Geleceğin neler getireceğini bilemiyoruz.
Daha da geç olmadan, çözüm üreten kollektif yeni sistemi ortaya çıkartmalı ve
özellikle enerji konusuna öncelik verip, bunu aşmalı.
Fransız kimyacı, Antoine Lavoisier‘e ait Maddenin Kurulumu Yasası'na göre:
“Var olan şey yok, Yok olan da var edilemez”
Hiç bir şey sıfırdan elde edilemediği, yani; yoktan var edilemediği gibi,
hiç bir şey de sıfırlanamaz, vardan yok edilemez.
Bu doğa kanununa aykırı.
Doğanın dengesini bozmadan,
inovatif veya daha üst bir teknoloji ile
evreni, dünyayı, doğayı ve canlıları korumak durumundayız.
Dünya, tüm canlıların yaşam alanı.
Tüm canlıları gözetecek çözümler, bulunmalı.
İklim krizini, küresel ısınmayı önlemeye, azaltmaya yönelik;
bir çok çalışma yapılıyor.
Sizlere de gelecek ile ilgili fikir verecek olan,
bu önemli çalışmalardan bazılarını paylaşıyorum:
Atık Isı:
Enerji elde etmede, ısıtmada, soğutmada atık ısıdan faydalanmak için projeler üretiliyor.
Yale Üniversitesi tarafından 2018 de yayınlanan bir makalede
“İnsanlığın ürettiği tüm enerjinin yaklaşık dörtte üçünün
“Atık Isı” olarak, israf edildiğinden bahsediliyor.”
Bu, çok büyük bir oran.
Büyük işletmeler, veri merkezleri gibi yüksek teknolojiler ve hükümetler;
bu geniş yenilenebilir enerji kaynağını yakalamak ve
yeniden kullanmak için yenilikçi teknolojileri araştırıyor.
Makale 2018 yılında yayınlanmış.
Facebook'un veri merkezlerinden biri tarafından pompalanan atık ısıyı,
yakın bir zamanda çevresel açıdan iyi bir kullanıma sunacağı ve
Danimarka'nın Odense kentindeki bu merkezin,
2020'de açıldığında atık ısısını yaklaşık 7.000 evi ısıtmak için kanalize etmeyi planladığından bahsediyor.
İsviçre'deki bir IBM veri merkezi ise;
bu atık ısıyı, yakındaki bir yüzme havuzunu ısıtmak için kullanıyor.
Makalede geçen ilginç cümlelerden biri de soğutma ile ilgili:
“Belki de atık ısı için en iyi uygulamalardan biri;
ironik bir şekilde, soğutmadır.
Klimalar ve vantilatörler, halihazırda küresel enerji tüketiminin
yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor ve
talebin 2050 yılına kadar üç katına çıkması bekleniyor.
Kentsel alanlarda, klimalar aslında yerel havayı yaklaşık 2 F kadar ısıtabilir ve
bu da daha fazla soğutma talebini artırır.
Bir çözüm; birşeyleri soğutmak için elektrik yerine atık ısı kullanmaktır.”
Türkiye’de bulunan tüm fabrikaları ve jeotermal enerjiyi düşününce;
inanılmaz bir atık ısı potansiyeli, ortaya çıkıyor.
-----
Atık ısı ile ilgili makalenin linkini yazının sonunda bulabilirsiniz.
Uzun bir makale ama her satırı okunmaya değer.
-----
Doğrudan Hava Yakalama:
İklim krizini önleme amaçlı farklı bir sistem ise; Direct Air Capture (DAC).
Doğrudan hava yakalama olarak adlandırılan bu sistem,
havadaki karbondioksiti çekmek için kimyasal reaksiyonları kullanan bir teknoloji.
Karbonu yakalama, depolama ve kullanım alanları gibi bir çok konu ile alakalı.
Çok yüksek maliyetli mega çalışmalar, bunlar.
Mavi Büyüme:
“Clean Energy for EU Islands” sayfasında yer alan makalede;
toplam nüfusu 22.000 olan Orkney adalarında,
2013'ten bu yana; her yıl elektrik ihtiyacının %100'den fazlasını
rüzgardan dalgaya ve gelgitden elde edilen enerjiye kadar
elde edilen yenilenebilir kaynaklardan ürettiği bilgisi, yer alıyor.
Bununla birlikte; 200'den fazla elektrikli araç bulunan Orkney,
şu anda; İskoçya'daki en yüksek elektrikli araç filosu yüzdesine sahip.
Adalara hizmet veren 9 feribot var.
Orkney adaları, eski feribotları hidrojenle çalışan gemilerle değiştirmek istiyor.
Bazı feribotları ise; gece sefere çıktıklarında zaten hidrojenle çalışıyor.
Hidrojen, adalarda üretilen rüzgar ve gelgit enerjisinden elde ediliyor.
Deniz Tuzundan Pil:
Elektronik cihazlar, yakında ultra ucuz bir deniz tuzu piliyle çalıştırılabilir.
Araştırmacılar, lityumun dört katı enerji depolama kapasitesine sahip
yeni ve ucuz bir pil ürettiler.
Erimiş tuz pilleri, yeni bir kavram değil; fakat, bu yeni pil farklı.
Bilim insanları, depolama kapasitesini belirleyen önemli bir unsur olan sülfürün,
reaktivitesini geliştirmek için elektrotları değiştirdiler.
Türkiye deniz, rüzgar ve güneş enerjisi konusunda çok şanslı.
Yeni yatırımlar ile de önemli ilerlemeler kaydediyor.
İklim krizi ile ilgili gözükmüyor gibi duruyor, ama; insanlığa faydası yanında,
belki; binlerce, milyonlarca makinenin çalışmasını ve
yolculuğun yapılmasını önleyecek bir sistem geliyor.
İnsanların dijital avatarı oluşturulacak, yani; dijital ikiz.
Dijital avatarlar:
İngiliz bilim insanları;
gerçeğe yakın görüntüler oluşturmak ve felçlileri tedavi etmenin yollarını bulmak için
dünyanın en güçlü süper bilgisayarını kullanacaklar.
Amaç; felçlerin nasıl meydana geldiğini görmek ve
bunları önlemenin ve tedavi etmenin yollarını bulmak amacıyla; bu gücü,
kişinin vücudundaki ve beynindeki kan damarlarının simülasyonunu oluşturmak için kullanmaktır.
Prof. Coveney:
“Bu süper bilgisayarın muazzam gücünü kullanıyoruz,
çünkü; insan vücudu son derece karmaşık.
Sorunlar büyük olduğundan ve hesaplama açısından zorlayıcı olduğundan,
bu süper bilgisayarlara ihtiyaç duyulan bir çağa giriliyor.
Beyin ve vücutta bulunan kan damarlarının simülasyonu oluşturulacak.”
Bu; tıpta bir çığır açmaktır, bambaşka bir boyut.
“Ölçemezseniz, anlayamazsınız.
Anlayamazsanız, kontrol edemezsiniz.
Kontrol edemezseniz, daha iyiye götüremezsiniz."
(James Harrington)
Kaynaklar:
https://clean-energy-islands.ec.europa.eu
https://e360.yale.edu/features/waste-heat-innovators-turn-to-an-overlooked-renewable-resource
https://uk.news.yahoo.com/significant-breakthrough-sea-salt-battery-