![]() |
Tweet |
Hem suyun yapı taşı olan,
hem atmosferde bulunan hidrojen;
temiz enerji kaynaklarından biri olarak dikkat çekmekte.
1 kilo hidrojen, 3 kilo petrolün enerjisini sağlayabilmekte.
Üstelik; geriye de zehirli gazlar yerine, su buharı bırakmakta.
Son iki dönemdir;
'Sürdürülebilirlik' başlığı altında,
özellikle temiz enerji kavramına
ayrı bir önem veren
EGİAD – Ege Genç İş İnsanları Derneği;
Türkiye’nin temiz enerji üssü olmasında,
hidrojenin önemli katkıları olacağına
dikkat çekerek, bir etkinlik düzenledi.
Aspilsan Enerji’den
Kıdemli Lider Mühendis
Dr. Can Sındıraç’ı ağırlayan EGİAD;
iş dünyasını buluşturduğu organizasyonda;
evrenin temel enerji kaynağı olan hidrojenin, iklim krizi ile etkin bir şekilde mücadele etmede ve
sürdürülebilir kalkınmayı destekleme noktasında, önemli bir rol üstlendiğine dikkat çekti.
Toplantının,
açılış konuşmasını gerçekleştiren
EGİAD Başkanı
Alp Avni Yelkenbiçer,
enerjinin;
sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmada
oldukça önemli bir yere
sahip olduğunu belirterek;
özellikle, fosil temelli yakıtların
toplumların enerji ihtiyacını
karşılamada kullanılmasının
önemli ekonomik, çevresel ve
sosyal sorunlara yol açtığını hatırlattı.
Bu açıdan bakıldığında;
hidrojen enerjisinin bu problemlerin çözümünde,
önemli bir alternatif olarak karşımıza çıktığını vurgulayan Yelkenbiçer,
“Bir enerji taşıyıcısı olan hidrojenin,
geleceğin enerji senaryolarında önemli bir yere sahip olacağı beklenmektedir.
Bu bağlamda;
sürdürülebilir kalkınma enerjisinde, hidrojen enerjisi ile
hidrojen ekonomisi kavramları üzerinde durmanın önemi, büyük olmakta” dedi.
Paris’teki Viva Teknoloji Fuarı'na katılan İlk Türk Stk olarak adından söz ettiren EGİAD’ın;
bu etkinlikte yeni enerji kaynağı olan hidrojen ile ilgili
yoğun çalışmalara şahit olduğunu belirten Yelkenbiçer,
“Yine, EGİAD olarak;
geçtiğimiz Nisan ayında tamamladığımız
İzmir Girişimcilik Araştırma Raporu’nun bulgularına göre;
yenilebilir enerji kaynaklarında çalışan startup’ların,
firmaların yeşil dönüşümünde kolaylaştırıcı olabileceği,
firmalara önerilen konuların başında geliyordu.
Son iki dönemdir,
sürdürülebilirlik başlığı altında,
özellikle; temiz enerji kavramına ayrı bir önem veriyoruz;
geçtiğimiz aylarda karbon ayak izi üzerine gerçekleştirdiğimiz seminerden sonra,
bugün de hidrojeni ele almak; aslında, birbirini tamamlıyor.
Bugün, henüz emekleme aşamasında olan bu kavram;
yarın, işlerimizin odağında olacaktır.
Yeni nesillere, yaşanabilir bir dünya bırakmanın formülünü sunan;
yeşil hidrojen enerjisinin, yakın gelecekte,
sıfır karbon hedefini gerçekleştirmek için kullanılacak alternatiflerden biri olmasına
hep beraber şahit olmak, dileğimizdir.” dedi.
Yeşil Hidroje’nin elektroliz yoluyla elde edildiğinin vurgulayan Yelkenbiçer,
“Elektroliz; suyun elektrik akımıyla, hidrojen ve oksijene ayrıştırılması işlemidir.
Bu işlem; yenilenebilir enerji kaynakları olan
güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve biyokütle gibi kaynaklardan elde edilen
elektrik enerjisi kullanılarak yapılabilir.
Türkiye, hidrojen enerjisi teknolojisinde
birçok araştırma ve geliştirme faaliyeti yürütmektedir.
Özellikle, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve
enerji verimliliğinin artırılması yönündeki çalışmalar kapsamında;
hidrojen enerjisi üretimi ve kullanımı üzerinde çalışmalar yürütülmektedir.
Ayrıca; Türkiye'nin birçok bölgesinde,
hidrojen üretimi için potansiyel kaynaklar bulunmaktadır” şeklinde bilgi paylaştı.
Aspilsan Enerji’den Kıdemli Lider Mühendis Dr. Can Sındıraç ise;
Aspilsan Enerji bünyesinde,
üç tane ana Ar-Ge birimi olduğunu, İstanbul biriminde;
hidrojen teknolojileri ve yakıt pili teknolojileri
üstünde çalıştıklarını belirterek;
“Hidrojen teknolojileri,
temiz enerji kaynağı olarak kullanılmakta olup;
günümüze özellikle savunma sanayii ve havacılıkta,
roketlerde özel bir yakıt olarak kullanılmakla birlikte;
aynı şekilde denizaltılarda, insansız hava araçlarında da
hidrojen ve yakıt pilleri kullanılarak bunların mesafesinin artırılması,
en az iki kat düzeyinde mümkündür.
Bunun için yurtdışında çalışan birçok firma var.
Türkiye’de çalışan az sayıda firmadan biriyiz.
Biz, hidrojene çok önem verdiğimiz için,
hidrojenin hem üretimi, hem de tüketimi konularında çalışmaktayız” dedi.
Dr. Can Sındıraç; sözlerine şu şekilde devam etti:
“Uzun yıllar boyu, değerli bir hammadde olan hidrojenin;
yakın gelecekte enerji taşıyıcısı rolünü arttırarak,
tüm enerji ekosisteminde oyunu değiştiren teknoloji olacağı, açıktır.
Dünya ölçeğinde; hidrojen ekonomisine geçiş hızlandıkça,
yeşil hidrojenin elde edilebileceği en mantıklı yöntem olan
suyun elektrolizi yöntemine dayanan elektrolizörlerin kullanımı, yaygınlaşacaktır.
Bugün, üretilen hidrojenin;
sadece yüzde 4’ünün elektrolizörler yardımıyla, temiz olarak üretildiğini düşünürsek,
büyük bir enerji dönüşümü beklenmektedir.
Yapılan SWOT analizleri sırasında;
ülkemizde elektrolizörlerin henüz ticarileşememiş olması ve
yatırım maliyetlerinin çok yüksek olması;
elektrolizör firmalarının zayıflık kısmında yer aldığı görülmüştür.
Buna karşılık;
gerek, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması
gerekse, Rusya-Ukrayna savaşı ile çıkan enerji krizi ve enerji arzı konularının,
doğalgazın en iyi alternatifi olan hidrojen için
ciddi bir fırsat olduğu da görülmüştür.
En büyük tehdit olarak ise;
yurtdışındaki elektrolizör firmalarının oldukça güçlü olduğu, görülmüştür.
Geleneksel enerji üretim sistemleri;
bir ürün girdisinin bir ürüne dönüştürülmesi gerçekleşmekte olduğundan,
çok daha oturmuş iş modellerine sahipken;
temiz hidrojen ekosisteminin kalbinde yer alan elektrolizörlerin
birçok farklı girdiyi, birçok farklı ürüne değiştirme durumu;
bu sektörün, çok daha karmaşık iş modellerine ihtiyaç duymasına sebebiyet vermektedir.
Bu yüzden,
özellikle yerli firmalar için bir iş modeli çıkartılırsa;
- Hidrojen ekonomisine girmek isteyen şirketlere yol gösterici olmak,
- Elektrolizör satın almak isteyen firmaların ilk yatırım maliyetlerini düşürmek,
- Kural koyucular için farkındalık uyandırmak,
- Hidrojen gibi niş alanlarda çalışan başka şirketler için ilham verme isteği
amaçları arasında yer almaktadır.”