Tweet |
WindEurope CEO’su Giles Dickson
Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün çatı kuruluşu TÜREB tarafından,
Cumhuriyetimiz'in 100. Yılı’nda ‘Rüzgarın Yüzyılı’ mottosuyla düzenlenen
12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin (TÜREK) birinci günü;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar,
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz,
WindEurope CEO’su Giles Dickson ve
TÜREB Başkanı İbrahim Erden;
ikinci günü ise;
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve
İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Erkam Tüzgen’in katılımlarıyla yapıldı.
Bu yıl rekor bir katılımla toplam 4.000’den fazla sektör profesyonelini İstanbul’da ağırlayan ve
rüzgar enerjisi alanında son yeniliklerin, stratejilerin ve gelecek vizyonunun paylaşıldığı kongre;
sürdürülebilir enerji için atılan adımların ve Türkiye'nin bu alandaki potansiyelinin tartışıldığı
en etkili platform niteliği taşıyor.
Kongrenin ilk gününe katılan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar,
Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve
artan enerji ihtiyacı bağlamında;
rüzgar enerjisi sektöründeki
önemli gelişmeleri ve hedeflerini konu aldığı konuşmasında;
Türkiye'nin enerji talebinin, son 20 yılda 2 katına çıktığını ve
önümüzdeki 20 yılda da enerji talebinin
bir kat daha artmasının beklendiğini söyledi.
Rüzgar enerjisi potansiyelinin,
güncellenmiş atlas verilerine göre;
mevcut teknoloji ve şartlarda yaklaşık 100.000 MW,
gelişen teknolojiler sayesinde ise; 150.000 MW seviyelerine çıkabileceği öngörüldüğünü belirten Bayraktar,
bu potansiyelin, yaklaşık 140 milyar dolarlık bir yatırıma tekabül edeceğini kaydetti.
Bayraktar;
20 yıl sonra, ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 25’ini
rüzgardan karşılamış olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank ise;
konuşmasında, şunları kaydetti:
“Özellikle; pandemi nedeniyle yaşanan tedarik zincirlerindeki kırılmaların,
Rusya-Ukrayna Savaşı’yla yaşanan enflasyon, gıda ve enerji krizi gibi gelişmelerin
yenilenebilir enerjiye geçişte, katalizör rolü olduğunu görüyoruz.
Dünya; önümüzdeki 5 yılda,
önceki 20 yılda yaptığı kadar, yenilenebilir enerji yatırımını;
sisteme, eklemeye hazırlanıyor.
Avrupa Birliği; enerji tüketiminde yenilenebilir enerji payını,
2030 yılına kadar yüzde 45’e çıkarma hedefi doğrultusunda;
geçtiğimiz hafta, Rüzgar Enerjisi Eylem Planı’nı yayımladı.
Biz de buradan hareketle,
Mecliste yakın zamanda kabul ettiğimiz 12. Kalkınma Planı'yla uyumlu olarak;
sürdürülebilir enerji arzını teminen, enerji portföyümüzü çeşitlendiriyoruz.”
Açılışta konuşan bir diğer isim olan
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı
Mustafa Yılmaz da rüzgar enerjisinin
"çevre dostu büyüme ve
kalkınma için umut ve bereket sembolü"
olduğunu belirterek;
rüzgarın, enerji bağımlılığını azaltmada ve
güçlü bir Türkiye yolunda, önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Yılmaz; 2053 vizyonuyla hazırlanan kalkınma planı ve
ulusal enerji eylem planlarında;
"ithal kaynak bağımlılığının azaltılması,
yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve net karbon sıfır hedefine ulaşılmasının"
hedefler arasında yer aldığını vurguladı ve
depolamalı Rüzgar Enerji Santralleri (RES) ve
Güneş Enerji Santralleri'nin (GES), bu hedeflere ulaşmada; önemli rol oynadıklarının altını çizdi.
Avrupa’daki rüzgar enerjisi ve bu alandaki hedeflerle ilgili konuşan
WindEurope CEO’su Giles Dickson da,
rüzgar enerjisinin Avrupa’nın elektrik tüketiminin yüzde 17’sini oluşturduğunu belirterek;
AB’nin rüzgar enerjisinin kullanımını önemli ölçüde artırmayı ve
üretimi de Avrupa’da yapmayı hedeflediklerini söyledi.
Avrupa Komisyonu’nun;
Avrupa'daki rüzgar enerjisi endüstrisinin büyümesini ve rekabetçiliğini desteklemek için
15 spesifik eylem ve tedbir içeren bir rüzgar gücü paketi yayınladığını hatırlatan Giles Dickson,
Türkiye’nin; hem nadir toprak elementleri,
hem de Avrupa’nın rüzgar enerjisi ihtiyacının karşılanmasında
önemli bir potansiyele sahip olduğunu kaydetti.
Dickson, ikinci gün yaptığı konuşmasında da
“Avrupa, rüzgar enerjisi tedarik zincirini genişletiyor.
Türkiye, bu fırsattan yararlanarak;
Avrupa'nın rüzgar enerjisi sektöründe, lider bir oyuncu haline gelebilir.
Bunun için Türkiye'nin atması gereken adımlar;
rüzgar ihalelerinde maliyetleri yansıtmak,
izin süreçlerini dijitalleştirmek ve
depolama yatırımlarına öncelik vermek.
Türkiye, bu adımları atarak;
Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda bulunabilir” mesajı verdi.
Türkiye’nin rüzgar görünümü hakkında detaylı bir tablo çizen
TÜREB Başkanı İbrahim Erden ise;
Türkiye’nin, 12 bin MW’lık kurulu rüzgar gücüyle;
dünyada 12’nci, Avrupa'da ise; 6’ncı sırada
yer aldığını belirterek,
"Bu noktalara gelmek, elbette kolay olmadı.
Bu; doğru ve kararlı bir planlama,
yenilenebilir enerjiye dönüş ve
bu alanda getirilen alım garantileri ve
özellikle yerli aksamla ilgili teşvikler sayesinde gerçekleşti" şeklinde konuştu.
“Ülkemizin ihracat gücü de dikkate alındığında;
hem Türkiye, hem yurtdışına yapılacak imalatla;
bir yandan, kurulu gücümüz büyürken;
diğer yandan, sanayimiz kat be kat büyüyebilecek potansiyele sahip.
Biz de bu yüzden, gelecek bu potansiyeli görüp;
önümüzdeki döneme, ‘Rüzgârın Yüzyılı’ diyoruz.
İşte, bu potansiyeli değerlendirdiğimiz zaman;
“sırtımızı rüzgâra verip önümüze güneşi aldığımız zaman,
Rüzgârın Yüzyılı'nda yürümeye devam etmiş olacağız” diyen İbrahim Erden,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ülkede, an itibariyle; 30.000 MW’a yakın kapasite tahsisi yapıldı.
Mevcut kapasite ve
açıklanmasını beklediğimiz deniz üstü (offshore) kapasite ile beraber;
bu rakam, gelecek dönemde 40.000 MW’ı aşacak.
Dolayısıyla; 2035 yılına kadar geçecek sürede,
Ulusal Enerji Planı’nda belirlenen 29,600 MW rakamını da aşacak
çok büyük bir potansiyelimiz var.
Bu ulusal potansiyelle beraber;
sanayide entegre olduğumuz Avrupa’nın da
çok daha büyük rüzgâr kurulu güç hedefleri var.
İşte bu büyük yatırımları hayata geçirebilmek için de
geçmiş yatırım deneyimlerinde de gördüğümüz önemli engelleyici faktörleri
ortadan kaldıracak adımları atmalıyız.
Bunların arasında;
yatırım sürecinde ortaya çıkan TEA, imar, ÇED, orman, tabiat varlıkları gibi
idari izin süreçlerinde giderilmesi gereken önemli sorunlarımız var.
Ayrıca; arazi tahsisleri alanında özellikle de orman ve mera arazi tahsislerinde
yatırımları geciktiren önemli aksamalar yaşıyoruz.
Bunun dışında da;
işletme döneminde sistem kullanım bedelleri,
arazi kullanım bedelleri gibi maliyet artırıcı unsurlar ve
elektrik piyasasındaki çeşitli kısıtlayıcı düzenlemeler ile
yatırım maliyetlerini artıran önemli unsurlar görüyoruz.
Bu sorunlara ek olarak da;
finansman ile ilgili ulusal ve global sorunlar bir araya geldiğinde,
günümüzde yatırımları hızlı bir şekilde yapmak, maalesef; oldukça güçleşiyor.
Bizim; devletimizden, meclisimizden, özellikle de
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’dan beklentimiz;
bu sorunları asgariye indirmesi ki,
yatırımcılarımız; önümüzdeki bu büyük potansiyeli, Rüzgarın Yüzyılı fırsatlarına çevirsin.
Bizler de hep birlikte;
hem yatırım, hem sanayi alanında hızlı bir büyümeyi gerçekleştirip,
gerçekten Rüzgârın Yüzyılı'nı yaşayabilelim.”
Kongrenin ikinci gününde; WindEurope iş birliğiyle düzenlenen
"Türk Tedarikçi Günü"nün açılışı ise;
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır,
WindEurope Başkanı Giles Dickson,
İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Erkam Tüzgen ve
TÜREB Başkanı İbrahim Erden tarafından gerçekleştirildi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, konuşmasında;
"Rüzgar enerjisi;
Türkiye'nin yeşil kalkınma hedeflerine ulaşmasında,
önemli bir araç olacak.
Bu doğrultuda, Bakanlığımız;
rüzgar enerjisi sektörünün gelişimini desteklemek için
önemli çalışmalar yürütüyor.
Bu çalışmalar kapsamında;
rüzgar enerjisi projelerinin finansmanını kolaylaştıracak
yeni finansman mekanizmaları geliştiriyoruz.
Ayrıca;
rüzgar enerjisi sektörünün Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini güçlendirmek için de
çalışmalar yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
2002'de üretilen ilk yerli kanatla başlayan serüvenin;
bugün 25 bin kişinin doğrudan istihdam edildiği ve
yıllık 1,5 milyar euro ciro elde eden dev bir sanayiye dönüştüğünü belirten Bakan Kacır,
üretilen ürünlerin yüzde 75'inin 52'den fazla ülkeye ihraç edildiğini;
kule, kanat, jeneratör gibi yerli bağlantı ekipmanlarının üretiminde
yüzde 60 yerlilik oranına ulaştıklarını belirterek;
bu başarıyla yetinmeyeceklerini,
açık deniz rüzgar türbinlerinde de yetkinlik kazanmayı ve
yeni endüstri bölgeleri açmayı planladıklarını, sözlerine ekledi.
Çandarlı Limanı'nın, bu doğrultuda;
Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte hayata geçirileceğini ve
milli rüzgar türbin markasını, sektörle birlikte; çıkarmayı amaçladıklarını vurgulayan Kacır;
yatırım, üretim ve istihdam rotasında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı,
‘enerji bağımsızlığı’ ile gerçekleştirebileceklerinin altını çizdi.
İkinci günün açılışında bir konuşma yapan
İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Erkam Tüzgen de,
İSTKA olarak; rüzgar enerjisi alanındaki çalışmalarını
hızlandırdıklarını belirterek, şunları söyledi:
'İstanbul'da yerli-milli teknolojiyle üretilecek rüzgar türbinlerinin,
tüm dünya ile rekabet etmesini arzu ediyoruz.
Ajansımız; 300'ün üzerinde projeyi destekledi ve
yerli-milli teknolojiyle üretilecek rüzgar türbinlerinin;
tüm dünya ile rekabet etmesini hedefliyor.
Ar-Ge ve inovasyon, nitelikli insan kaynağı ve uluslararası rekabet gücü
alanlarında çalışıyoruz.”