gaziantep escort
Bugun...



Taylor Swift 'Dünyanın en önemli insanı'mı? Neden?


facebook-paylas
Güncelleme: 23-03-2024 16:47:25 Tarih: 11-03-2024 09:13

Taylor Swift 'Dünyanın en önemli insanı'mı? Neden?

Çoğu makalemde;
siyasetin tıkanmışlıklarını,

Türk Solu'nun demokrasi ile ilgili problemlerini,

dünyayı tehdit eden ve yüzbinlerce kişinin hayatına mal olan savaşları,

büyük devlet emperyalizminin dünyaya ve çocuklara ödettiği bedelleri ya da

beni olumlu anlamda etkileyen; sanatsal kişilikler veya eserleri, akımları anlatıp dururum.

 

Bugün ise; anlayamadığım bir konu hakkında,

kendimle olan beyin fırtınamı okuyacaksınız…

 

Bir şarkıcı, 2023 yılında “dünyanın en önemli insanı” seçildi.

Yanlış okumadınız, “dünyanın en önemli şarkıcısı” değil; “insanı” seçildi.

 

Time dergisi, 2023 yılında; dünyanın zirvesine Taylor Swift’i çıkardı.

33 yaşındaki mega müzik yıldızının serveti 1.100.000.000 $’a (1,1 Milyar Dolar) yükselmiş.

Yani; Rihanna ve Beyoncé ile beraber, zenginler kulübüne hızlı bir giriş yapmış.

 

Aldığı ödüller, otuzar santimlik tuğlalardan müteşekkil olsa;
buradan Ankara’ya kaldırım döşerdi!

 

Fazla abarttığımı sanmayın;

mesela, nasıl oluyor bilmiyorum ama;

Amerikan Müzik Ödülleri’ne 39 kere aday gösterilmiş,

40 kere kazanmış.

 

Hatta; bu yazıyı kaleme almaya başladığımdan beri ödülleri, 

emin olun; durduğu yerde, artmaya devam etmiştir!

 

Ben, Wikipedia’nın yalancısıyım.

Grammy’ye 41 kere; aday gösterilmiş 12 kere kazanmış,

59 kere; Billboard Müzik Ödülleri’ne aday gösterilmiş, 23 kere kazanmış!

 

Şimdilik toplam 675 tane ödül gibi...

Yarın sabahı bilemem! 

 

Hakkındaki belgesel filmin 250 milyon $ ciroyu aşması bekleniyormuş!

Swift, bütün Amerikan ticari rakamları altüst ediyormuş.

Her gün bir başka rekor kırıyor.

Amerikan müzik dünyasında liderliğinden değil; imparatorluğundan bahsediliyormuş.

Hayranlarına “Swiftie”,

gittiği kentlerde etkilediği genel ekonomik hareketlere “Swiftonomics”

dünyanın değişik üniversitelerinde onun adını taşıyan

konferanslar ve sempozyumlara “Swiftposium” deniyormuş!

 

Yeni sevgilisi Amerikan futbolu yıldızı Travis Kelce ile olan beraberliği,

dünyadaki “power couple” (güçlü çift) imgesini yeniden tanımlıyormuş!

 

Mesela; Seattle’daki konserleri, dev depremler yaratıyormuş!

Konser biletleri; piyasaya sunulduğu ilk gün 2 milyon adet satarak, yeni rekorlar kırıyormuş,

ardından da; karaborsada 22.000 $ gibi rakamlara tırmanabiliyormuş!

 

Karşımızda;
daha da büyük rekorlar kırmak,

daha çok para kazanmak,

ününe ün katmak ve değil “yılın şarkıcısı” yahut “dünyada yılın insanı” olmayı,

“evrenin gelmiş geçmiş en önemli insanı” olmayı

hedefleri arasına koyacak denli iddialı, bir Taylor Swift görüyorum.

 

Bugün size, özetle;
bu konuyla ilgili verilerin neden; içime bir türlü sinmediğini,

neden; Time’ın bu seçimini saçma bulduğumu aktarmakla yetinmeyeceğim,

yazının sonunda; okurlarımdan ve özellikle genç okurlarımdan,

bu konuyla ilgili kendi görüşlerini, bana aktarmalarını isteyeceğim. 

 

Dünyada; iyisiyle kötüsüyle, siyasetten bilime, tıptan teknolojiye ve daha birçoklarına,

başka adayların önüne geçerek elde edilen bu sıfat; sahibini mutlu etsin. Ama…

Gelelim işin “ama”sına…

 

GÜÇLÜ MÜZİK NEDİR, NE DEĞİLDİR…

 

Şanslı bir coğrafyada oturuyoruz.

O kadar farklı müziklerden zevk alabiliyoruz ki...

 

Aşık Veysel, Safiye Ayla, Zeki Müren, Münir Nurettin Selçuk, Behiye Aksoy,

Emel Sayın, Barış Manço, Cem Karaca, Fazıl Say, Ajda Pekkan, Sezen Aksu,

Nükhet Duru, Fikret Kızılok, Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli ve

daha nice isimler geliyor, aklımıza…

 

Öte yandan, Batı’ya bakacak olursak;
Mozart, Rimsky-Korsakov, Beethoven, Ravel, Tchaikovsky, Louis Armstrong,

Shirley Bassey, James Brown, Dizzy Gillespie, Frank Sinatra, Beatles,

Rolling Stones, Pink Floyd, Alan Parson’s Project, Jean Michel Jarre,

Earth Wind and Fire, Supertramp, Blondie, Cranberries, Depeche Mode…

 

Afrika, Latin Amerika, Hint ve Uzakdoğu’dan esen nefes kesici rüzgarlar da cabası…

 

Müzik, gerçekten ruhun gıdası.

Her birimizin çocukluğu, ergenliği, gençliği, tüm yaşamı;
muhteşem plakların, kasetlerin, konserlerin, romantik dansların,

bizi ağlatan, dans ettiren şarkıların

sel gibi üzerimize yayılan heyecanını hissederek, geçmiştir.

 

Bu isimler ve şarkıları; zaman ve kuşaklar ötesidir, eskimez, demode olmaz…

Olağan dışı bir güce, sahiptirler.

Kompozisyondaki yaratıcılık, ruhunuzun içinden

kimi zaman, pralinli bir çikolatanın damağınızı ürpertmesi gibi geçer…

 

Bu muhteşem sesler, vücudunuzu sarsmaya başladıktan sonra;
dans edebilirsiniz, ağlayabilirsiniz, derinlere dalıp iki saat denizi seyredebilirsiniz,

geçmişe gidebilirsiniz veya odanızda yalnız da olsanız,

kendinizden geçip; müziğin bağımsız gücüyle, uzamda ruhunuzun yaptığı valsi izleyebilirsiniz… 

 

Gerçekten de özellikle,

Türkiye’nin renkli insanlarının farklı müziklerden derin zevk alma kapasitesi,

coğrafi, tarihsel ve sosyolojik nedenlerle,

belki; Batılılar’ın etkilendikleri müzik yelpazesinden iki misli daha geniştir.

 

“DÜNYANIN EN ÖNEMLİ İNSANI TAYLOR SWIFT”İN MÜZİĞİ HAKKINDA SORULAR

 

Swift hakkında güncel bilgiler ve imajlar, etrafımızı kuşatmaya devam ettikçe;

haliyle, farkındalıklar geliştirdim. 

 

Karşımızda, standart güzellikte bir kız vardı.

Olağan dışı bir cinsel cazibeden bahsetmek abartılı olurdu.

Yani; Marilyn Monroe, Prenses Caroline, Brigitte Bardot, Jane Birkin,

Cindy Crawford ya da Cameron Diaz’dan söz etmiyorduk.

Standart bir Amerikan “komşu kızı” vardı karşımızda. 

 

Sonuçta; kızımız kesinlikle çok ünlü olmuştu,

şarkıcı olduğunu biliyordum fakat; hiçbir şarkısını bilmiyordum.

 

Bu olağan dışı bir durumdu,

çünkü; her müzik sanatçısı, sizi; toplumun içinden, havadan, bulutlardan gelir ve kuşatır. 

Ajda Pekkan’ın, Barbara Streisand’ın, Barış Manço’nun, Bob Dylan’ın

suratları meşhurdur ama; ona paralel olarak,

müziklerini de kaçınılmaz şekilde öğrenirsiniz, sevmeseniz bile tanırsınız…

Tanımamak diye bir şey, yoktur.

 

Ama; Swift öyle değildi...

Bu vaka özelinde, ortada görünürde dilime veya belleğime yerleşen bir “müzik” yoktu!

“Herhalde sorun bende, yeni dünyayı hiç takip etmiyorum” diye kendimi suçladım.

 

Müziğe korkunç bağlı bir insan olan, eşim Sibel’e sordum,

onun da tanıdığı bir Taylor Swift şarkısı yoktu.

Çevremden 4-5 kişiye sordum onların da yoktu.

Oğlumuzun yaşıtlarına (25) danıştım,

hepsi tabii ki, tanıyor ama; kimse bir şarkısını söyleyemiyordu.

Daha da gençler onu çok seviyor, ama hiçbir şarkısının adını bilmiyorlardı.

 

Bir baktım, gerçekten böyle devam eden bir genel durumdu bu.

Çünkü; onun kadar meşhur bir Amerikan sanatçısının parçalarından

en azından birkaçının, Madonna, Michael Jackson, George Michael veya

Deborah Harry’ninkiler kadar meşhur olması, lazımdı.

 

Ama; bırakın onların her biri hit olan, tarihi diyebileceğimiz parçalarına yaklaşmayı;

ortada bilinen, hatırlanan, mırıldanan, evrensel boyuta ulaşmış, tek şarkı yoktu! 

 

Suçu yine kendimde aradım.

En az üç değişik zamanda Sibel’le,

bu kızın en önemli parçalarını “olumlu bir ön yargıyla”,

o ana dek yakalayamadığımız cevheri, bulmak için dinledik.

 

Bütün dünya beğenip delirdiğine göre;
aslında bunlar harika parçalardı da, biz farkına varamamıştık...

 

En çok dinlenen, en meşhur 5-6 parçasını

dikkatlice; başından sonuna kelime kelime inceledik.

Ne yazık ki; parçaların bizde yarattığı etki, yukarıda tarif ettiğim;

insan ruhunu adeta sarhoş ve alt üst edebilecek kıvam ve tatlardan uzak,

standart bir pop şarkıcısının, deha içermeyen vasat işlerinden ibaretti.

 

Sonra ne mi oldu?

Biliyor musunuz? Suçu, yine kendimizde aradık ve etrafa sormaya devam ettik. 

 

Dedik ki; 

elbette çevremizdeki birkaç kişi

Madonna’nın “Likea Virgin” veya

Michael Jackson’ın “Thriller” şarkıları gibi, Taylor’ınkileri de heyecanla mırıldanabilirdi.

 

Çok sorduk, çok araştırdık ama rastlayamadık.

Soruşturmamızı, değişik yaşlardaki çevremizde ve Twitter’da da sürdürdüm.

Hiçbir şey değişmedi.

En fazla %5 oranında birkaç şarkısının adını bilenler ve

istisna olarak; 1-2 şarkısını sevenler çıktı, onlarca müzik aşığı kişi arasından…

 

İşin komiği, insanlar suçu kendilerinde arıyordu;

ya açıkça bu müziği beğenmediklerini, anlamsız bulduklarını söylüyorlardı,

ya da 10 üzerinden 2 veya 3 puan veriyorlardı.

 

Özellikle belirtiyorum, soruyu sorduğum kişiler arasında birçok Z kuşağı da vardı!

İşin sırrını çözebilmek için herhalde, Amerika’daki Alpha kuşağına inmem lazım! 

 

Örneğin; son çeyrek yüzyılda,

dünyayı iyice ablukaya alan Rap&HipHop’tan bahsetsek;
ister beğenin, ister beğenmeyin;
bu türde taze ve farklı bir “sound” olduğunu, kabul ederiz.

 

Her yeni tarz, bir alışma sürecini de beraberinde getirir. 

Ama; Swift’in müziğinde, öyle bir olgudan da bahsedemeyiz;

tersine, söz konusu olanlar; en bilindik, standart, tipik pop şarkıları…

 

Editör-yazar Eda Solmaz’ın Aposto’da yazdığı

Swift’i birçok açıdan tanıtıcı ve övücü makalenin sonlarındaki itirafa,

dikkatinizi çekmek istiyorum:

 

“Bana gelince;
her ne kadar albümlerini dinlesem,

bu devasa ekonomiye dair çıkan haberleri, hayretler içinde kalarak okusam,

belgesellerini izlesem de; Taylor Swift’in müziğinde kendimi bulamıyorum.

 

80’lerin, cesur şarkı sözleri ve özgür sahne şovlarıyla; gelecek kuşaklara kapı açan,

90’ların içinden geldiği gibi hareket edip,

tüm kusurlarını açık eden pop yıldızlarına alışmış bir kuşaktan geliyorum.

 

Bu yüzden de, Taylor Swift’in şarkılarında ve sahnesindeki

güçlü Amerikan imgelerine kapılıp gidemiyorum.

 

Fakat; Swift’in bu kadar uzun ömürlü olmasını sağlayan şeyin,

müzikal yeteneğinin ötesinde;
imajını yeniden şekillendirme yeteneği olduğunu da es geçmemek lazım.”

 

Yani, anlayacağınız;
Solmaz da bir yandan, hayran bir şekilde Swift’i tüm geçmişiyle övüyor,

bir yandan da onun müziğinde “kendini bulamadığını” itiraf ediyor!

 

Bana sorsanız, işi biraz eşeleyecek olsanız; herkes aynı şeyi itiraf eder!

Bu sempatik medya kurdu şarkıcımızın;

insanların diline takılacak ve beynine oksijen pompalayacak seviyede şarkılarını

hissedemeyenler arasında, inanın benim gibi 100 milyonlar var!

 

Ama ne var ki;
kızımızın adı geçtiği anlarda şarkıları konuşulmuyor,

kazandığı paralar, aldığı ödüller ve ergen Amerikalılar’ı nasıl etkilediği konuşuluyor!

 

NE SONUÇ ÇIKARABİLİRİZ?

 

Demek ki;
dünyada insanların anladığı veya nedenselleştirebildiği şeyler dışında,

aynı kişilerin anlar gibi yaptığı veya yalnız küçük bir kısmının anladığı;
böyle büyük fenomenler de var!

 

Bu yorumları yapmamın, bu soruları sormamın hedefi;

tabii ki, Taylor Swift’i karalamaya çalışmak değil!

Zaten; ne öyle bir gücüm var, ne de arzum.

 

Sadece, bu sistemi anlamak için uğraşıyorum.

Bana, bize veya kim bilir belki dünyada 100 milyonlarca başka insana;
çok standart ve sıkıcı bir çizgide,

basit pop şarkılar olarak gelen bir dalganın sanatçısı hakkında,

dünyanın en büyük üniversitesi;
bir kürsü açabiliyorsa,

sempozyumlar düzenlenebiliyorsa,

yarattığı ekonomik patlamanın etkilerinden söz edebiliyorsa,

olağan insanların algılayabildiğinden öte;
olağandışı, gizemli sırlar içeriyor olabileceğini düşünüyoruz artık.

 

Swift hakkında yapılan açıklamalarda bulabildiğim tek ipucu;
eski erkek arkadaşlarıyla olan derin diyaloglarını veya sorunlarını,

hayranlarına ve kamuya mal olacak şekilde paylaşması,

böylece; özellikle genç hayranlarının, empati yaparak;

onlar üzerinden kendi benzer duygularıyla, kişisel düzeyde yüzleşmeleri…

İnanın; başka bir teorik açıklama da bulamadım.

 

Şimdi sizlerden ricam şu;
öncelikle, günlük dertlerden uzaklaşmak için bir yarım saat ayırdığınızda;
“dünyanın en önemli insanı” nasıl müzik yapıyormuş diye, merak ediyorsanız,

kendisini dinleyin, tabii; şayet, henüz; tanışmadıysanız.

 

Lütfen; en az 4-5 parçasını dinleyin ve sonra, lütfen bana samimi olarak, fikirlerinizi yazın.

 

Şayet; kendisini çok iyi tanıyorsanız ve seviyorsanız,

lütfen; o zaman da bana,

(zaten hiçbirimizin tartışamayacağı para ve ödül sayılarına hiç girmeden, içerik anlamında)

tüm açıklığınızla fırça çekin.

 

“Biz de seni çağdaş, duyarlı bir insan zannederdik.

Şu muhteşem müziği, bilmiyor musun?

Dinlerken, heyecandan uçmuyor musun?” diye söylenin ve 

lütfen; gerekçeli açıklamaları ve o büyük hit şarkıların isimlerini de yorumunuza ekleyerek,

“cehaletimi gidermek için” bana ulaştırın.

 

Tersine; bu müziği tanımıyorsanız ve dinledikten sonra da ısınamıyorsanız,

gerçekten; sizin de görüşlerinizi ve yorumlarınızı merak ediyorum.

 

Bu nasıl yaşanıyor, Taylor Swift nasıl en azından kendi ülkesinin

geçmişte o denli meşhur 80’ler veya 90’lardaki kadın pop yıldızlarının

yaratıcılık seviyesine ulaşmadan,
bir çeşit illüzyonla; kendini Elvis Presley veya Madonna ile aynı seviyeye,

hatta; artık, net olarak onların önüne taşıyabiliyor; yorumlarınızı merak ediyorum ve bekliyorum!

 

 

 

Bedri Baykam
bedribaykam1923@gmail.com







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA