gaziantep escort
1xbet supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
konya escort
Bugun...



'Milli Eğitim - Müfredat - Sanat Eğitimi Nereye Koşuyor?'


facebook-paylas
Güncelleme: 14-07-2024 23:16:05 Tarih: 29-06-2024 15:48

'Milli Eğitim - Müfredat - Sanat Eğitimi Nereye Koşuyor?'

UNESCO Resmi Partneri-Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) tarafından;
25 Haziran 2024 tarihinde Piramid Sanat'ta düzenlenen

"Müfredat-Sanat Eğitimi Nereye Koşuyor?" isimli panelde,

Türkiye'de eğitim ve sanat eğitiminin güncel durumu, ele alındı.

 

Atatürkçü Düşünce Derneği Yayın Kurulu Başkanı Tevfik Kızgınkaya,

Çağdaş Yaşamı Destekleme Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr.Cihan Demirci Tansel,

MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Av.Nazan Moroğlu,

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Caner Karavit,

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Öğrencisi Burcu Menemencioğlu ve

VELİ-DER Genel Başkanı Ömer Yılmaz'ın

konuşmacı olarak yer aldığı panelin moderatörlüğünü, Bedri Baykam yaptı.

 

Panelde;

son yıllarda eğitim ve sanat eğitiminde yapılan değişiklikler ve

bu değişikliklerin sonuçları tartışıldı.

 

Eğitimde Gerileme Tartışıldı

BEDRİ BAYKAM’IN AÇILIŞ KONUŞMASI

 

Açılış konuşmasında,
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in,

ilk 15 yılından Atatürk’ün vefatına kadar akıl almaz başarılarla,

hedeflediği yörünge doğrultusunda geliştiğini vurgulayan Baykam;

Cumhuriyet devrimlerini hazmedemeyen güruhla kavganın,

100 yıldır sürdüğünü hatırlattı.

 

Atatürk’ün mirasını sahiplenen ve

çağdaş dünya çerçevesinde savunarak geliştiren başta İsmet İnönü olmak üzere;
Metin Toker, Dr. Suphi Baykam, Bülent Ecevit, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu,

Ahmet Taner Kışlalı, Yekta Güngör Özden, Aysel ve Oktay Ekşi, Türkan Saylan gibi

aydın siyasetçi, gazeteci, demokratik kitle örgütü önderi ve hukukçunun

yüzyıla yayılan çabalarının karşısında;

her köşe başında yobazlığın, gericiliğin temsilcisi olarak direnenlerin,

hala; karanlığı yaymaya çalıştıklarını hatırlattı.

 

Günümüzde hala; iktidarın tarikatlara sürekli olarak yol açan yumuşak tavır,

özgür basına yapılan baskılar,

Atatürk anıtlarına çelenk konulma yasağı,

hilafet çağrısı yapan yobaz basın,

Atatürk’e hakaret eden diyanet personellerinin serbestçe gezilmesi,

kimi yazarların cesetlerini camiye sokmayın diye fetva veren, sözde din adamları,

andımızın okullardan kaldırılması,

Devlet Madalyası'ndan Atatürk rölyefinin çıkarılması,

bazı liselerde ders saatlerinin Cuma Namazı'na göre düzenlenmesi gibi;

sayısız gerici olayla karşılaşıldığını belirten Baykam;
Milli Eğitim’e yapılan gerici çıkartmanın,

bugün; Cumhuriyetimiz'in en büyük sorunu olduğunu vurguladı.

 

ÇEDES’in “çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” mottosu altında;
okullara imam, Kur’an kursu hocaları ve din hizmetleri doldurduğu ve ayrıca;
4-6 yaş arası çocuklara da zorlama din eğitimi verilmek istendiğini hatırlatan Baykam,

ayrıca; son yıllarda eğitim ve özel olarak sanat eğitiminde yapılan baskılara dikkat çekti.

 

Boğaziçi Üniversitesi rektör krizi,

ÇEDES içeriği,

Kabataş Erkek Lisesi'nde bir öğrenci tarafından Atatürk'e yapılan hakaret ve

Enes Kara isimli gencin intiharı gibi örnekleri sıralayan Baykam;
bu tür olayların, eğitim sistemindeki gerilemenin göstergesi olduğunu söyledi.

 

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ YAYIN KURULU BAŞKANI TEVFİK KIZGINKAYA

CUMHURİYET’İN TEMEL EĞİTİM ALTYAPISINI SUNDU

 

Baykam'dan sonra söz alan Tevfik Kızgınkaya;
100 yıl önce halkın içinde bulunduğu cehalet, sefalet ve yokluk koşullarını

rakamlarla gösterdi.

 

Bu koşullar karşısında;
eğitim ve ekonomi alanlarında Cumhuriyet'in çözüm olarak uyguladığı

“Toplu Eğitim Seferberliği” ve “Toplu Kalkınma Hamlesi” politikalarıyla,

cehalete ve sefalete karşı verilen mücadeleyi anlattı.

 

Kızgınkaya, bu doğrultuda;
Millet Mektepleri ile başlatılan okuma yazma seferberliği,

eğitimde fırsat eşitliğini getiren Tevhid-i Tedrisat (öğretim birliği) Kanunu,

Dil Devrimi ile halkın konuşma dili olan Türkçe’nin okuma-yazma dili yapılması ve

Köy Enstitüleri ile aydınlanmanın yurdumuzun her bir köşesine ve tüm yurttaşlara 

ulaştırılmasının hedeflendiğini vurguladı.

 

Cumhuriyet’in bu eğitim politikası sonucunda;

Köy Enstitüleri'nden yetişen kültür, sanat ve edebiyat insanlarımızı,

10. Yıl Marşı’nın dizelerini,

Aziz Sancar’ın eğitim sürecini örnek olarak veren Kızgınkaya;
çağdaş bir ülke olma yolunda, bilime dayalı laik eğitimin ve

Cumhuriyet’in aydınlanmacı ve kalkınmacı politikalarının önemini ve değerini anlattı.

 

Anıtkabir ziyaretlerimizde, mutlaka;
Atatürk’ün kütüphanesinin görülmesi gerektiğini vurgulayan Kızgınkaya,

Atatürk’ün 100 yıl öncesinin koşullarında okuduğu 3997 kitabın,

Cumhuriyet Devrimimizin temelini oluşturduğunu söyledi.

 

Bugün yaşamakta olduğumuz sorunların temelinde;
Köy Enstitülerinin kapatılmasını,

Cumhuriyet politikalarından ve

bilime dayalı laik eğitimden uzaklaşılmasını gösteren Tevfik Kızgınkaya;
ülkemizin ve ulusumuzun çağdaş geleceği için

Atatürk Devrim ve ilkelerine bağlı nesiller yetiştirmenin önemini anımsattı ve

bu doğrultuda; katılımcılara ADD, ÇYDD gibi demokratik kitle örgütlerine

üye olmaları çağrısını yaptı.

 

İSTANBUL KADIN KURULUŞLARI BİRLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ

AVUKAT NAZAN MOROĞLU,

AKP DÖNEMİNDE; 

LAİK – CUMHURİYETÇİ, ATATÜRKÇÜ EĞİTİMDEN UZAKLAŞMANIN

YASAL HARİTASI'NI SUNDU

 

Kızgınkaya'nın ardından konuşan Nazan Moroğlu;
2002 yılından 2011 yılına kadar;
eğitim alanında ısrarla ve en tehlikeli şekilde yapılan yasal değişiklikleri ve

bu değişikliklerin yarattığı sorunları anlattı. 

 

Moroğlu’nun konuşmasında değindiği konulardan bazıları:

 

22 Temmuz 2007 seçimlerinin hemen ardından;
yeni Anayasa taslağı ülke gündemine geldi.

 

EĞİTİM konusunda:

 

“Din ve inanç hürriyeti” başlığı altında düzenlenmiş olan;

“Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken;

eğitim ve öğretimin; ana ve babanın,

dinî ve felsefî inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına, riayet eder.

 

Din eğitim ve öğretimi;
kişinin kendisinin, küçüklerin ise; kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.

Devlet; bu taleplerin gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.”

 

Oysa; yürürlükteki 24. madde,

laikliğin korunmasının güvencesidir ve

yapılacak bir anayasa değişikliğinde de aynen korunmalıdır.

 

SANAT konusunda:

 

Yürürlükteki Anayasa’nın 64. maddesinde yer alan -

“Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. 

Sanat eserlerinin ve sanatçının

korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve

sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” hükmüne;
ısmarlama hazırlanan Anayasa Taslağı'nda, yer verilmemişti.

 

MADDE 9 - yeni getirilen hüküm:

 

“İlköğretim Kurumları;

dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile

dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile

imam-hatip ortaokullarından oluşur.

 

Ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarında,
lise eğitimini destekleyecek şekilde;
öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik 
dersler oluşturulur.

 

Ortaokul ve liselerde;
Kur’an-ı Kerim ve Hz.Peygamberimizin hayatı,

isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur.”

 

4+4+4’ten bu yana,
siyasi iktidarın; eğitimi laiklikten ve bilimsellikten uzaklaştıran kararlı uygulamaları sürüyor.

 

MADDE 4: Milli Eğitim Bakanlığı,

uzman din insanlarının yetişebilmesi için üniversitelerde

İlahiyat Fakülteleri açmakla, imamet ve hatiplik gibi

dini müesseseler için ayrı eğitim kurumları açmakla yükümlü olacaktır.

 

Cumhuriyet'in eğitim konusunda sağladığı en önemli kazanım,

kuşkusuz; tüm yurttaşların çağdaş, nitelikli, bilimsel eğitime erişmesi esasıdır.

 

Anayasa’nın 42. maddesindeki;
“Eğitim ve öğretim;
Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda,

çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre;
Devletin, gözetim ve denetimi altında yapılır”
hükmü yok sayılamaz.

 

Müfredat; çocuklarımızın ve ülkemizin

geleceğine, kalkınmasına destek oluşturmalıdır.

Bu nedenle; Cumhuriyetimiz'in ikinci yüzyılında,

ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmış,

demokratik laik bir hukuk devleti olan Türkiye için;
bilimsel temelli çağdaş bir eğitim seferberliğine, ihtiyacımız var.

 

Yapılması gereken;

laik, bilimsel, kamusal, parasız, eğitime sahip çıkmaktır.

 

Atatürk’ün;

“Güzel sanatlarda başarı;

bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir” sözünü ve

“sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş olur”

tesbitini, bir kez daha hatırlatalım. 

 

-----

 

Laik Bilimsel Eğitim Platformu'nun çalışmaları hakkında bilgi veren Moroğlu,

4+4+4 eğitim sisteminin öğrenciler için neden sakıncalı olduğunu ve

Türkiye Maarif Vakfı'nın eğitimdeki rolünü eleştirdi.

 

Sanat Eğitiminde de Sorunlar Var

ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ

YÖNETİM KURULU ÜYESİ CİHAN DEMİRCİ TANSEL,

BİLİM VE SANAT’IN ÖNEMİNİ VURGULADI

 

Cihan Demirci Tansel, biyoloji müfredatında yapılan değişikliklere dikkat çekti.

 

Tansel, evrim teorisinin müfredattan çıkarıldığını ve yerine;
"kalp gözü" gibi inanç temelli kavramların konulduğunu aktardı.

 

Tansel, bu durumun;
skolastik bir eğitim sistemine yol açtığını ve

Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için tehlike oluşturduğunu vurguladı.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin devamı için

gençlerin üreten, barışçıl insanlar olarak yetişmesi gerektiğini, sil baştan;

Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir eğitim sistemine geçilmesi gerektiğini

vurguladıktan sonra; Darwin'in sözleriyle konuşmasını tamamladı:

 

"Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir.

Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar, uçar ve özgür olurlar. 

Uçamayanlar ise; tavuk olur...

'Tavuk Toplum', önüne atılan bir avuç yemi gagalarken,

arkadan yumurtalarının alındığının, farkında bile olmaz!"

 

Baykam, bu konuşmalar üzerine önemli bir konuya dikkat çekti:

 

"Bugün; biyoloji dersinde,

evrim teorisinden bahseden öğretmenlere soruşturma açan zihniyet,

yarın; Atatürk'ü hatırlatan tarih hocalarına soruşturma açtırır!

 

Şaka ya da uzak sanmayın,

buna izin verirsek; ötekinin de önünü açarız."

 

Baykam, sanat ve bilimin önceliği ile önemine dikkat çekerken,

aynı zamanda; çağdaş yaşamı kitlelere ve genç kızlarımıza, kadınlarımıza

en güzel şekilde Anadolu’da yayan spor faktörünü de unutmamak gerektiğini hatırlattı ve 

ardından; sözü, Prof. Caner Karavit'e bıraktı.

 

PROFESÖR CANER KARAVİT: SANAT ÜNİVERSİTELERİ TEHDİT ALTINDA

 

Prof. Caner Karavit ise;
Baykam’ın spor üzerine söylediklerinin;
özellikle voleybolu düşündüğümüzde,

trübünlerin büyük önem kazandığını aktardı.

Meslek liselerinin ve sanat eğitiminin son durumunu, ele aldı.

 

Karavit;

meslek liselerinin sayısının ve atölye çalışmalarının azaltıldığını ve

bu durumun; mesleki eğitimin kalitesini düşürdüğünü belirtti.

 

Sanat üniversitelerinde yetenek sınavının kaldırılmasının da

yanlış bir uygulama olduğunu belirten Karavit;

bu durumun, sanat eğitiminin niteliğini olumsuz etkilediğini ifade etti.

 

Ayrıca;
Var olan on bir bölümün,

üçe kadar düşürülme çabasının yanlışlığını vurguladı. Ayrıca;

''Üniversite senatosunda seçtiğimiz temsilci,

bunları onaylayarak; el kaldırıyor, bu da çok üzücü” diyerek;

sistemdeki yanlışlığı vurguladı.

 

SANAT TARİHİ ÖĞRENCİSİ BURCU MENEMENCİOĞLU’NUN YAŞADIKLARI

 

Burcu Menemencioğlu ise;
bir öğrencinin gözünden, müfredat sorunlarını anlattı.

 

Öğrenim hayatında yaşadığı deneyimlerden,

müfredat nedeniyle eksik kaldığı konulardan bahsederek;
bizi, bir öğrencinin gözünden; eğitim sistemini görmeye yönlendirdi.

 

“Yaşadığım ilde öğrenci iken, 11. oldum; hemen kapımız çalındı.

Malum zihniyette insanlar evimize geldi.

FETÖ, annemden çok sert bir yanıt alarak; evimizi terk etti” diyerek;
yaşadığı tecrübeyi aktaran Menemencioğlu,

sonrasında; Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği'ni bitirdiğinden bahsetti.

 

Yurtdışı gezilerinde, ziyaret ettiği müzeleri gezerken;
bu konudaki eksikliğini ve

Boğaziçi ve Hacettepe Üniversiteleri'ni bitirmesine rağmen;
kültürel ve sanatsal olarak,

ne kadar eksik bir eğitimden geçtiğini fark eden Menemencioğlu,

bu açığı kapatmak için sanat tarihi bölümüne girdiğini aktardı.

 

Ayrıca; dünyada belirlediği en iyi on müzeye gitme hedefine,

şimdiden yaklaştığını belirtti.

 

VELİ-DER BAŞKANI ÖMER YILMAZ İMAM HATİP LİSESİ KUŞATMASINI ANLATTI

 

Panelin son konuşmacısı Ömer Yılmaz ise;
dört-beş bin İmam Hatip Lisesi olduğunu hatırlattı ve

velilerin eğitimdeki problemlere bakış açısını aktardı.

 

Yılmaz, mezuniyet törenlerinde yapılan değişiklikler,

öğrencilerin okullarda temiz suya erişiminin olmaması gibi konularda

farkındalıklarını aktarırken, özellikle;
Anadolu liselerinin tabelalarının, bir anda imam hatip tabelalarıyla değiştirilmesi

gibi konularda, velilerin yaşadığı sıkıntıları ve durumun vahametini dile getirdi.

 

Yılmaz, müfredat değişikliğine karşı;

velilerin de seslerini yükseltmesi gerektiğini söyledi. 

 

“Hikmetullah” adı altında maarif öğretmenlerinin hazırlandığını aktaran Yılmaz,

bu şekilde; “Türkiye Yüzyılı” adı altında,

bir parti felsefesinin yayılmasını sağladıklarına dikkat çekti.

 

Sonuç

 

"Müfredat-Sanat Eğitimi Nereye Koşuyor?" panelinde,

Türkiye'de eğitim ve sanat eğitiminin içinde bulunduğu sorunlar,

kapsamlı bir şekilde ele alındı.

 

Panelde konuşan uzmanlar;
son yıllarda eğitim ve sanat eğitiminde yapılan değişikliklerin,

Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, bilimsel ve demokratik karakterini zedelediğini ve

geleceği tehdit ettiğini vurguladılar.

 

Panelde dile getirilen sorunlar, özetle şu şekildedir:

 

Eğitimde gerileme:

Son yıllarda yapılan değişiklikler,

eğitim sisteminin;

laik, bilimsel ve akılcı temellerden uzaklaşmasına neden olmaktadır.

 

Evrim teorisinin müfredattan çıkarılması,

skolastik bir eğitim sisteminin dayatılması,

Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin erozyona uğraması ve

eleştirel düşünmenin engellenmesi, bu gerilemenin somut örnekleridir.

 

Sanat eğitimindeki problemler:

Sanat eğitiminde de son yıllarda önemli sorunlar yaşanmaktadır.

Meslek liselerinde atölye çalışmaları azaltılmış,

sanat üniversitelerinde yetenek sınavı kaldırılmıştır.

 

Bu durum; 

mesleki eğitimin kalitesini düşürmekte ve sanatçı yetiştirmeyi zorlaştırmaktadır.

 

Müfredatın yetersizliği:

Müfredat, güncel ihtiyaçlara ve

çağdaş bilgi birikimine uygun şekilde güncellenmemektedir.

Bu durum;
öğrencilerin yetersiz bilgi ve becerilerle mezun olmalarına yol açmaktadır.

 

Eğitime erişimde eşitsizlik:

Eğitime erişimde fırsat eşitsizliği yaygındır.

Maddi imkanları kısıtlı olan öğrenciler, kaliteli eğitimden mahrum kalmaktadır.

 

Velilerin endişeleri:

Veliler; müfredat değişiklikleri, eğitimde dinselleşme ve

okulların fiziki altyapısındaki eksiklikler gibi konularda, endişelidirler.

 

-----

 

Panelde dile getirilen bu sorunlara karşı acil çözümler üretilmesi ve

eğitim sisteminin laik, bilimsel ve demokratik temeller üzerine;
yeniden inşa edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

 

Bu bağlamda;
tüm eğitim paydaşlarının, 

sivil toplum kuruluşlarının ve

duyarlı vatandaşların seslerini yükseltmesi ve

birlikte hareket etmesi, önem taşımaktadır.

 

Bu konuya gerçekten duyarlı;
siyasi partilerin, milletvekillerinin ve parti örgütlerinin

sürekli olarak tetikte tutulması ve karşılık bilgi akışı sağlanması, kaçınılmazdır.

 

"Müfredat-Sanat Eğitimi Nereye Koşuyor?" paneli;
Türkiye'de eğitim ve sanat eğitiminin geleceği için önemli bir uyarı niteliğindedir.

 

Bu uyarıya kulak vermek ve gerekli adımları atmak;

ülkemizin geleceği için hayati önem taşımaktadır.

 

(Bu panelin tamamını ayrıca; @bedribaykam Instagramından izleyebilirsiniz.)

 

 

 

Bedri Baykam
bedribaykam1923@gmail.com







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA