![]() |
Tweet |
Jeotermal kaynak zenginliği açısından;
Avrupa’nın lider, dünyanın dördüncü ülkesi olan Türkiye;
bu doğal zenginliğini entegre kullanım ile
daha fazla katma değere çevirmesi durumunda, açık ara dünya lideri olabilecek.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap;
enerji üretimi, konut ısıtması, seracılık ve turizmde;
5 bin Megavat (MW) seviyesinde jeotermal kullanımı olan Türkiye’nin,
keşfedilmiş kaynak potansiyelinin 62 bin (MW) olduğuna dikkat çekerek,
“Anadolu coğrafyasının tükenmeyecek petrolü, jeotermaldir.
Ülkemizin bazı illerinde ve bölgelerinde,
yeni petrol yataklarının bulunmasına; elbette seviniyoruz.
Aynı sevinci, hatta; daha fazlasını,
kullanıma sunulan sürdürülebilir ve temiz
jeotermal kaynaklar için de yaşamamız gerekiyor.” dedi.
Türkiye’de; petrol arama ve sondaj çalışmalarında
son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelerin altında;
Türk sondaj şirketlerinin jeotermal kaynak aramalarında elde ettiği deneyimin
büyük etkisi bulunduğuna işaret eden Kındap,
şu değerlendirmeyi yaptı:
“Petrol ve jeotermal kaynak arama;
teknik ve mühendislik açıdan, birbirine çok yakın.
Ancak; ülkemizin bir ilinde petrol bulunduğunda,
toplumun pek çok kesiminden ve basın yayın kuruluşlarından sevinç nidaları işitirken;
aynı sevincin, pek çok farklı alanda değer yaratabilen jeotermal bulunduğunda;
yaşanmadığını görüyoruz.
Halbuki, jeotermal kaynakların bulunduğu bölgede sağladığı istihdam olanakları;
elektrik üretiminden seracılığa, konut ısıtmadan balıkçılığa kadar,
geniş bir alanda kullanım imkanı ve ekonomimize sağladığı katkı düşünüldüğünde;
bu kaynaklardan daha fazla yararlanılması,
çevresel ve ekonomik hedeflerimiz açısından; önem arz ediyor.
Ülkemizin; yer altı zenginlikleri açısından,
eşsiz bir konuma sahip olduğunu ifade eden Kındap;
“Jeotermal, yapısı gereği;
ülkelerin ekonomik kalkınmasına pek çok alanda hizmet eden
bir mücevher değerindedir.” diye konuştu.
Türkiye’de yerleşik sondaj şirketlerinin, 2010-2020 yılları arasında;
jeotermal enerji yatırımlarındaki ivmeden kazandıkları tecrübe sayesinde,
bugün sadece Türkiye’de değil;
dünyanın farklı coğrafyalarında da bir çok yatırıma imza atıklarını hatırlatan
JED Başkanı Ali Kındap, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anadolu; binlerce yıldır jeotermal zenginlikle bütünleşen,
yerleşimini; jeotermal kaynağın çıktığı yerlerde yapan,
o kaynakla ısınan,
yine o kaynakla şifa bulan, insanların yaşadığı muhteşem bir coğrafyadır.
Anadolu; bir jeotermal cennetidir.
Bu toprakların petrolü, jeotermaldir.
Bin 500’ün üzerinde doğal jeotermal kaynak çıkış noktası olan Anadolu’nun;
jeotermal kaynaklarını, milletimizin ortak refahına hizmet eder noktaya taşırsak;
dünya sıralamasındaki dördüncülüğümüzü, açık ara liderliğe taşıyabiliriz.
Türk jeotermal sektörü;
yatırımcıları,
mühendislik birikimi,
insan kaynağı ve finansman gücü ile
bu büyük vizyonun parçası olmaya, hazırdır.
Bugün; Türk sondaj şirketlerinin
Avrupa’dan Afrika’ya ve Uzakdoğu’ya kadar geniş bir coğrafyada,
anahtar teslimi jeotermal santraller kurduklarını görmekteyiz.
Hükümetimizin ortaya koyduğu
‘2053 Net Sıfır Emisyon’ vizyonunun gerçekleşmesine katkı sağlayacak
en temel enerji kaynakları arasında,
tartışmasız olarak; jeotermal, önemli bir yere sahiptir.”