gaziantep escort
Bugun...



İkilem kavgalarından kurtulamayan ülkede, spor da nasibini aldı!


facebook-paylas
Güncelleme: 14-06-2024 17:20:45 Tarih: 31-05-2024 08:00

İkilem kavgalarından kurtulamayan ülkede, spor da nasibini aldı!

Karşıtlıklarla ayrıştırılmaya, zorla alıştırılmış bir toplumuz…

 

Konu; yalnız siyasi partilerin atışma alanı olan parlamentoda veya

bunların tartışma altyapısını oluşturan, medyadaki kavgalar değil.

 

Bu konular; 70 yıl kadar öncesine giden

CHP - Demokrat Parti arasındaki ağır sürtüşmelerden başlar,

şu anda en yoğun şekilde süren, Fenerbahçe-Galatasaray kavgalarına kadar;
her farklı düzlemdeki konudan geçerek, önümüze gelir dayanır.

 

Normal bir ülkede; yelpazede farklı siyasi partiler vardır,

belki; sağ-sol, devrimci-muhafazakâr,

liberal veya sosyal demokrat ya da

sosyalist seçenekler arasında, insanlar gider gelir.

 

Ne var ki, Türkiye’de öyle ağır yol ayrımları yaşanmıştır ki;
mahalleler ve insanlar sağcı-solcu diye kanlı çizgilerle ayrılmış,

gencecik insanlar, acımadan birbirlerini öldürebilmişlerdir.

 

Mesela; öyle partiler olmuştur ki,

kendisine rakip partiler; artık yaşamasın diye, Tahkikat Komisyonları kurup;

hem de kendi milletvekillerinin yargılacağı şekilde, onları resmen kapatmaya çalışır. 

 

Kimi partiler;
basına düşmandır,

laikliğe düşmandır,

özgürlüğe düşmandır,

çağdaş yaşama düşmandır,

kadın haklarına düşmandır,

hayvanlara düşmandır,

adeta; dar gelirlilerin canlı kalma mücadelelerine düşmandır;

halkımız da özenle yaratılan bu korkunç ortamda; uğraştıkça uğraşır,

bazen; hayatına lanet okuyarak…

 

Laikler-anti laikler, türbanlılar-başı açıklar…

Bu toplum; her türlü yol ayrılığı fırsatını tepe tepe kullandı… 

Mahalleler ayrıldı, kıyafetler ayrıldı.

Ama; artık abartılı şekilde yaşamaya başladığımız gerilimler,

bizi; kendi yaşam kozamızda

aynı binanın, aynı ailenin, hatta; aynı sosyal çarkın içinde yakalamaya başladı. 

 

BÜYÜK TAKIMLARIN BİTMEYEN REKABET KAVGALARI

 

Fenerbahçe ve Trabzonspor arasındaki

2011 yılı ve hatta; daha öncesine dayanan gerilim ve husumetler,

artık; bildiğiniz gibi bu yıl Mart ayında,

ağır polisiye vakalara hatta; gerilim filmlerine dönüştü.

 

Saldırıya uğrayan Fenerbahçeli futbolcuların direniş öyküleri,

kulübün tarihine yazıldı.

Acaba, iki kulüp arasında tekrar normal bir diyalog ne zaman mümkün olur?

 

Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti, hepimizin bildiği gibi; 117 yıldır var.

Bu tarihin içinde, her türlü rekabet, kızdırma, tartışma ve unutulmaz maçlar mevcut.

 

Fenerbahçe’nin 0-3’ten 4-3 kazandığı maç, 6-0’lık maç,

Kadıköy’de onlarca yıla yayılan üstünlüğü,

ezeli rekabetin maçlarındaki net liderliği,

Galatasaray’ın Mayıs aylarındaki artan üstünlüğü,

üst üste gelen şampiyonlukları,

Avrupa kupaları,

son 10 yılda; ligde şampiyonluk sayılarında kurduğu üstünlük,

bütün bu saydıklarım ve daha nice detay konu,

bu iki camia arasındaki bitmez tükenmez;

kavgaların, kahkahaların, kızdırmaların ve tartışmaların konusu oldu.

 

Fakat; maalesef, özellikle birkaç yıldır; olay büyümeye başladı,

şimdi; Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin

keyifli, iyi anlamda tahrik edici, besleyici ve

topluma aslında tat ve doku veren yönleri aşıldı kayboldu,

ortaya; artık kontrol edilemez bir husumet, düşmanlık, çekememezlik ve

Antarktika’yı andıran, buz gibi soğukluklar çıktı.

 

Aynı apartman, aile veya işyerlerinde içindeki

tatlı kızdırmalar, tartışmalar veya değişik tonlardaki espriler,

yerini; bazen kavgalara, bazen küslüklere, bazen birbirini yok saymaya dönüştü.

 

AYNI KULÜP İÇİNDE YAŞANAN AĞIR KARŞITLIKLAR

 

Bunun da ötesinde;
Fenerbahçe’nin son 13 yılına, yani;

FETÖ’nün sarı lacivertli kulübe 3 Temmuz 2011’de başlattığı büyük saldırılardan

günümüze kadar uzanan sürecin; son altı yılda evrildiği haline baktığımızda,

zaten var olan büyük ayrımlar ve işin içinden çıkılmaz hale gelen

sarı lacivert ve sarı kırmızılı camialar arasında oluşan

timsahlı dereler yetmezmiş gibi;
artık bir de, Aziz Yıldırımcılar - Ali Koçcular şeklinde gelişen

ağır yeni yol ayrımlarının şekillendiğini görüyoruz.

 

8-9 Haziran’da yapılacak Fenerbahçe Olağan Genel Kurul çerçevesinde;
çok ağır polemik hatlarının,

neredeyse; kulübün huzurunu tehdit eden bir ortam yarattığını da fark ediyoruz.

 

Yani; artık, aynı renkleri seven bir grubun parçası olmanız da yetmiyor,

farklı başkanların tercih edilmesi de ciddi bir sorun haline gelebiliyor,

renkdaşlar arasında;

yeni kavgalara küslükler ve sertleşmelere restleşmelere konu olabiliyor!

 

Arzu ederseniz; polemik ve kavga konuları,

örneğin; “Fenerbahçeli futbolcu Mert Hakan Yandaş’a,

G.Saray maçındaki tutumu nedeniyle; hak verenler ve vermeyenler” 

olarak da çoğaltılabilir! 

 

Sizce, bu kadarı fazla değil mi?

Zaten; her gün, korku tüneli gibi hayatımıza giren

siyasi gerilimler ve ekonomik dertler ortasında,

doğal akıştaki kendi diğer aile tartışmaları içinde stresler yaşayan Türk insanının,

bu kadar ağırlığı kaldırabilmesi, daha ne kadar mümkün?

 

Soruyorum sizlere;

aranızda kaçınızın bu saydığım konular üzerinden, hiç kimseyle tek bir derdi yok?

“Ben” diye parmak kaldırıyorsanız, sizi tebrik ediyorum!

 

Hele bu kavgaları, uzaktan izleyen sakin bir Beşiktaşlı olmayı başarıyorsanız;
ona da ayrı bir alkış, yolluyorum.

 

Ama benim tahminim;
ya sevdiğiniz bir komşuyla,

birbirinize apartman girişinde karşılaşmamaya çalışıyorsunuz,

ya birkaç akrabanızla bir süredir görüşmemeyi tercih ediyorsunuz,

ya en iyi bazı arkadaşlarınızla en azından,

ancak futbol konuşmamaya önceden yemin ederek; bir kahve içebiliyorsunuz,

ya da iş hayatınızdaki farklı renklerden bazı insanlarla,

muhatap olmamaya çalışıyorsunuz.

 

Daha da şaşırtıcısı;
“Aziz Yıldırımcı veya Ali Koççu” olduğunu bildiğiniz dostlarınızla,

sokakta veya Fenerbahçe Spor Kulübü’nde,

bazen birbirinize hiç rastlamamaya çalışıyorsunuz.

 

Çeşitli WhatsApp gruplarında ise;

adminlerin, arada yorumlara karışarak nasıl sükunete davet ettiğini veya

insanların oralardaki gerilimlerden sonra nasıl ayrıldığını,

istifa ettiğini veya çıkarıldığını size anlatsam; çok şaşırırsınız.

 

Galatasaraylılar; bu iç krizlerini, daha kısa ve nispeten daha sakin yaşadılar,

ama yine de; Dursun Özbek ve Süheyl Batum arasında da ağır sözler sarf edildi,

izleyebildiğim kadarıyla; daha çok Suheyl Batum kanadından ama;
süreç, çok daha kısa ve az zararla kapatıldı.

 

TFF KURULLARINI “İYİ KULLANANLAR” VE KULLANMAK İSTEMEYENLER!

 

Benim açımdan da işin kötüsü;
ben de bütün bu saydığım konulardaki taraflardan biriyim,

bütün bu yukarıda anlattığım sendromları, bizzat yaşıyorum!

 

Yani; insanlara uzaktan,

“Saçmalamayın böyle konular ciddiye alınır mı?” şeklinde ukalalık taslayan,

bir psikolog filan hiç değilim…

 

Ben de Fenerbahçeli bir taraftarım,

bu sene; Fenerbahçe’nin şampiyonluğu aslında hakkettiğine ve “aldığına” inanıyorum,

başkanlık yarışında; kendi adıma net somut gerekçelerle,

kesinlikle; Ali Koç’u tercih ediyorum;

öte yandan, sporun keyifli “ezeli rekabet-ebedi dostluk” modunda yapılacağı günleri

iple çekiyorum!

 

Çünkü; bu ortam, aslında tüm Türkiye’yi yordu…

Bana sorarsanız; Galatasaray taraftarlarının çoğu,

TFF içindeki kurullarda (MHK ve PFDK ve Tahkim gibi) 

Galatasaray’ın oluşturduğu “kardeşlik hatlarının”(!)

artık; doğal sportmenlik ve etik ilişkilerine akışta büyük zarar verdiğinin

hiç farkında değiller veya bunu kabul etmek istemiyorlar.

 

Aynı şekilde, mesela;
neden başkanlarının yanağını sıkan güçlerin; onları kuşattığını,

neden bunu başka güçlü takımlara yapmaya kimsenin cesaret edemeyeceğini,

neden bu yanak sıkıcıların, Fenerbahçe’ye düşman olduklarını düşünmelerini ve

bu sorulara yanıt bulmalarını, temenni ederim.

 

Mesela; teknik direktörleri Okan Buruk’un,

neye güvenerek; kameralar önünde,

taraftarlara tempo tutturarak, küfredebildiğini düşünmelerini isterim.

 

Eminim; bu görüntülerden kendileri de çok rahatsız oldu… 

Aynen benim de, Fenerbahçe stadında;
Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen aleyhine yapılan küfürlerden ve

RamsPark’ta yaşanan, itiş kakıştan rahatsız olduğum gibi…

 

Mesela kendi adıma;
bir dahaki Federasyon seçimlerinde,

Fenerbahçe’nin; yakın dönemlerdeki hatalarından kurtularak, 

“benim hiçbir kurulda hiç kimseye ihtiyacım yok” demeden,

Futbol Federasyonu’nda her kurula mümkün olan tüm güçleriyle girip,

böylece; daha sonra bu kurumlar hakkında,

“benim bütün haklarım buralarda çiğneniyor” diye,

şikayet etmekten kurtulmasını, bekliyorum.

 

Spor ortamında rakiplere bu kadar güvenmek,

Türkiye standartlarında tabii ki bol geldi.

Bu, Fenerbahçe’nin ciddi bir öngörüsüzlüğüydü…

 

Eminim; Galatasaraylılar da Fenerbahçe veya taraftarları hakkında,

farklı benzer yorumlar yapıyorlar; biliyorum. 

 

Sonuçta neler oluyor, size söyleyeyim:

Mesela; Trabzonsporlu, CHP’li arkadaşım Örsan Öymen’le,

köklü parti ve aile ilişkileri sayesinde;
bu kavgaların üstünde durup, normale yakın diyaloğumuzu sürdürmeyi başarıyoruz.

 

Öte yandan,

birçok Galatasaraylı dostumla; ilişkilerimizin biraz askıya alındığını,

en azından soğuduğunu veya arafta bırakıldığını, net olarak görüyorum ve

bundan rahatsız oluyorum.

 

Onda da Sorbonne’dan üniversite arkadaşlarım olan Galatasaraylılarla

50 yıllık hak ve hukukumun, diyaloğumuzu; limitte ancak kurtaran bir simit olduğunu fark ediyorum. 

 

Farklı bazı arkadaşlarımla ise;
herhalde şimdilik olayların soğumasını bekleyip,

başka konularla meşgul oluyoruz, ki; bu da bir an önce bitmeli.

 

Bence husumet dozunu ve tartışmaların boyutunu, toplum olarak artık abarttık.

Aynı ailelerin içinde,

aynı şirketlerin içinde,

aynı apartmanların,

aynı arkadaş gruplarının içinde bu kadar kavga gürültü veya küslük; inanın değmez.

Nedeni basit:

Aksi takdirde; Türkiye’nin bir yarısı, diğer yarısına küs olarak gezer!

 

İNKAR ETMEYİ BIRAKIN, TANSİYONU DÜŞÜRÜN, TELEFONU ELİNİZE ALIN…

 

Bazen insanların kendini kaptırdığı;
saldırgan, gözü dönmüş, kin dolu kelimelerle;
amcanıza, iş ortağınıza, komşunuza, kardeşinize,

hatta; oğlunuza veya kızınıza mı saldıracaksınız?

Sükûnet lütfen…

Bu yaşam böyle geçmez! 

Rica ederim, hâşâ, kulübünüz için tabii ki her şeye değer!

Merak etmeyin, ben sizden çok daha fanatiğim!

Ama siz yine de ne dediğimi anladınız:

 

Birbirinize laf sokacaksınız bile;
her iki tarafın da işi uzatmadan birer laf geçirilmeyi yutmayı ve

tek bir sade cümle ile yanıtla yetinmesini ve konuyu kapatmasını,

temenni ediyorum.

 

Çünkü; inanın bunlar kapanabilir konular değil,

yoksa bu tartışmalar; kan davalarına dönüşüp,

ileride daha da istenmeyen ve belki yeterli eğitim alamamış kitlelerin içinde

geri dönülmez başka zararlara, yol açacaklar.

 

Gelin; iş oralara doğru büyümeden,

ileride herkesin pişman olacağı;
tamir edilemez yaralara gelmeden, bu gidişatı kontrol altına alalım.

Yani; sosyal tansiyonu düşürelim.

 

Bakın ben herkesi tanıyorum,

siz yine içinizi dökmek istediğinizde kendinizi tutamadığınızda;

en fazla kendi taraftar WhatsApp gruplarınıza yazın,

ama; açık sosyal medya veya karşılıklı buluşmalarda,

lütfen kendinizi zapturapta alın!

 

Uzun lafın kısası; demokrasinin temellerini hatırlayalım.

Aynı fikirde olmadığımız zamanlarda;
birbirimizi bağırmadan dinlemek,

sükunetle ikna olmaya veya kanıt görmeye açık olmak,

kapıları masaları vurup terk etmemek,

tartışma sonrası; medeni bir şekilde diyaloglara her konuda devam etmek…

 

Evet biliyorum, bazılarınıza çok zor geliyor…

bazen bana da zor geliyor, ama; öz eleştiri yaparak söylüyorum.

İnanın başka bir yol yok.

Böyle husumetler geliştirerek, bir yere varamayız. 

 

Lütfen, bu yazıyı okuduktan sonra;
bu olaylar nedeniyle çoktandır görüşmediğiniz bir karşıt renkdaşınızı arayın, 

halhatır sorun, istiyorsanız; maç konularına hiç girmeden yapın bunu veya

yalnız bir espriyle yetinerek…

 

Üzerinizdeki koca kum torbalarından birini, böylece denize atıp; kurtulmuş olun!

Maalesef; zaten, hemen yanıbaşımızda;

bugün anlattıklarımdan da çok daha vahim olan,

hayvanların yaşam haklarına saldırmak isteyen ilkel düşünceler, cirit atıyor.

Bu konuyu da haftaya, detaylı bir şekilde ele alacağım.

 

 

 

Bedri Baykam
bedribaykam1923@gmail.com







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SPOR Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA