Washington’da alınan karar, Karabük’te tencereyi boşaltıyor;
ticaret savaşı, vatandaşa patates fiyatı olarak dönüyor.
ABD, Türkiye dâhil; 10 ülkeden gelen çelik ithalatına
anti-damping ve sübvansiyon vergileri koydu.
İlk bakışta, teknik bir ticaret kararı gibi görünse de
aslında; hem fabrikadaki işçiyi, hem pazardaki vatandaşı vuracak;
zincirleme bir darbe bu.
Rakamlarla tablo:
ABD’nin soruşturma açtığı pazar büyüklüğü 2,9 milyar dolar.
Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı 2024’te 1,2 milyar dolar civarındaydı.
Yani; kararın faturası, doğrudan Türkiye’nin cebine kesiliyor.
Tarihsel kıyas:
2018’de, Trump yönetimi Türk çeliğine yüzde 50 ek vergi koymuştu.
Sonuç: ihracat, bir yıl içinde yüzde 50’den fazla düştü.
O zaman Karabük’te, Kocaeli’nde üretim kısıldı,
işçiler kısa çalışma ödeneğine mahkûm oldu.
Şimdi; aynı sahne yeniden sahneleniyor.
Sektörün istihdamı büyük:
150 bin kişi doğrudan, 600 bin kişi dolaylı çalışıyor.
ABD kapıyı kapatırsa; üretim nereye gidecek?
Avrupa’ya mı?
Orada karbon vergisi sırada. İç piyasaya mı?
İnşaat sektörü zaten durgun.
O halde risk net: kapasite düşerse işten çıkarmalar ve maaş kesintileri kapıda.
Zincirleme etki şöyle çalışıyor:
Washington’da alınan karar →
ihracat azalıyor →
kapasite düşüyor →
işçi işsiz kalıyor →
iç talep daralıyor →
pazarda fiyat artıyor.
Yani; Karabük’te kapanan fırın, pazarda patlıcan fiyatı olarak karşımıza çıkıyor.
Senaryo 1 – Misilleme:
Türkiye de ithalata vergi koyar.
Ama; bu, tüketiciye pahalı otomobil ve beyaz eşya olarak döner.
Senaryo 2 – Yeni Pazar:
Orta Doğu ve Afrika’ya satış yapılır,
ama; düşük fiyata. Gelir düşer, işçi kaybeder.
Senaryo 3 – Üretim Kısma:
Fabrikalar kapasiteyi düşürür, istihdam azalır.
Yine işçi kaybeder.
Yani; hangi senaryo olursa olsun, kaybeden aynı: İşçi ve vatandaş.
Büyük resim:
Dünya yeniden ticaret savaşları dönemine giriyor.
Demir, çelik, alüminyum…
Hepsi stratejik.
Çeliğe vergi, aslında ekonomiye vergi.
Sonuç?
ABD’nin kararının bedelini, Türk çelik sektörü değil;
eninde sonunda, Türk işçisi ve vatandaşı ödeyecek.
Demir yumruk, Washington’dan indi; sesi, Karabük’te duyuldu.