Ambargo mu, akıllı lojistik oyunu mu?
Türkiye’nin dış ticaret istatistikleri,
bazen ders kitaplarına değil;
kara mizah antolojilerine girmeli.
Mayıs 2024’te,
hükümetin “İsrail’e doğrudan ihracatı durduruyoruz” kararı,
açıklanır açıklanmaz; kamuoyunda alkışlar koptu.
Televizyon ekranlarında gururla “Ambargo başladı” manşetleri atıldı.
Ne güzel!
Ama; TÜİK’in ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) verileri ortaya çıkınca,
tablo bir anda “halk edebiyatı”ndan “rakamlı hiciv”e dönüştü.
Çünkü; aynı dönemde, yani; 2024’ün ilk sekiz ayında,
Filistin’e ihracat tam yüzde 423 artmıştı.
2023’te 77 milyon dolarlık ihracat yapılan Filistin’e,
bu yıl; 403 milyon dolar mal gönderilmişti.
Yetmedi, sadece Ağustos ayında artış yüzde 1156 oldu:
2023 Ağustos’unda 10 milyon dolarlık ihracat yapılmışken, bu yıl 127 milyon dolara fırladı.
Asıl bomba ise; kalem kalem bakıldığında, ortaya çıkıyor:
• Çelik: Geçen yılın ilk sekiz ayında 430 bin dolarlık çelik ihracatı yapılmıştı.
Bu yıl aynı dönemde; rakam 37,9 milyon dolara çıktı. Artış oranı: yüzde 8.722.
Ağustos ayında ise; neredeyse bilim kurgu:
Geçen yıl 17 bin 400 dolarlık çelik, bu yıl 21,8 milyon dolar.
Yani; yüzde 125.437 artış.
• Kimyasallar: Ağustos’ta yüzde 3.388 artış.
• Madencilik ürünleri: Yüzde 62.174 artış.
• Meyve, sebze, klima, demir… Hepsi birkaç yüz kat artış göstermiş durumda.
Kısacası;
Filistin’in nüfusu aynı, ekonomisi aynı, tüketim kapasitesi aynı ama;
ithalat iştahı, birden Almanya seviyesine çıkmış gibi görünüyor.
Bir ülkenin yıllık tüketim kapasitesiyle,
bu rakamların örtüşmeyeceği o kadar açık ki;
ekonomist olmaya gerek yok; ilkokul matematiği yeter.
Peki, bu nasıl oluyor?
Resmî açıklamalarda, “Filistin ekonomisine destek” deniyor.
Ama; sahada, lojistik merkezlerdeki manzara daha dürüst:
Mallar, Filistin gümrüğü üzerinden geçiyor, faturada alıcı olarak; Ramallah görünüyor,
ama; konteynerin gerçek rotasını, GPS kayıtları biliyor.
Yani;
“ambargo var” cümlesi siyasi manşet,
“ticaret sürüyor” cümlesi ekonomik gerçek.
Bu tablo; bana, 19. yüzyıl Osmanlı ticaret tarihini hatırlatıyor.
Kapitülasyonların gölgesinde;
Osmanlı tüccarları, kendi mallarını yabancı bayraklı gemilere yüklerdi.
Böylece; vergiden kaçılır, mal; “Fransız gemisiyle geldi” diye kayda girerdi.
Bugün biz de benzerini yaşıyoruz:
Mal bizim, satıcı biziz, alıcı; görünürde Filistin.
Ama; son durağın kim olduğunu, herkes biliyor.
Başka bir örnek:
1980’lerde, ABD’nin İran’a ambargo uyguladığı dönemde,
Türkiye’den Dubai’ye mal gider, oradan İran’a geçerdi.
Herkes bilir, ama; kimse konuşmazdı.
Yani; “dolaylı ticaret” bu coğrafyanın kadim geleneği.
Hatta; Osmanlı’nın meşhur “Mısır ticareti”nde bile;
mallar, önce başka bir limana uğratılır; oradan tekrar Mısır’a yönlendirilirdi.
Amaç hep aynı: yasakla gerçeklik arasında orta yol bulmak.
Burada asıl trajikomik nokta, ambargonun kime yaradığını görmek.
Hükümet içeride “ahlaki üstünlük” devşiriyor:
“Bakın İsrail’e tavır aldık” deniyor.
İhracatçı ise; mallarını satıyor, nakit akışı kesilmiyor.
Yani; siyaset vitrini kurtarıyor, ekonomi kasayı.
Kaybeden?
Halkın samimiyet algısı.
Çünkü, insanlar çok iyi biliyor ki;
bu rakamlar, aslında “yarı ambargo – tam ticaret” tablosunu gizlemek için kullanılıyor.
Ve elbette; faturayı, yine vatandaş ödüyor.
Çünkü; bu tür dolaylı yollar, ticari maliyetleri artırıyor.
Ara gümrükler, ekstra lojistik masrafları ve yeni “komisyoncu” halkası fiyatlara ekleniyor.
Eninde sonunda o artış, market rafındaki etiket olarak; geri dönüyor.
Şimdi düşünelim:
Filistin ekonomisi, kişi başına milli geliri 3 bin 600 dolar civarında olan bir bölge.
Nüfus; yaklaşık 5 milyon.
Bu tabloyla; Türkiye’den milyarlarca dolarlık mal alması,
matematiksel olarak mümkün değil.
Ama ihracat istatistiklerinde “Filistin” yazıyor.
Kâğıt üzerinde gerçek, sahada illüzyon.
Sonuçta; ortada bir “maskeli balo” var.
Siyaset sahnesinde; ambargo maskesi takılıyor,
ekonomi sahnesinde ise; ticaretin çıplak yüzü işliyor.
Tarihsel açıdan baktığımızda, bu bizim icadımız değil;
asırlardır kullanılan bir yöntem.
Ama, bugünkü fark; bu illüzyonun, artık verilerle anında ifşa olması.
Rakamlar yalan söylemez derler.
Oysa; Türkiye’nin dış ticaret istatistiklerinde, rakamlar;
gerçeği söylemek yerine, sadece güzel bir hikâyeyi süslüyor.
Ambargo kağıt üstünde, ticaret sahada.
Tabelada Filistin, kasada İsrail.