Şu ‘Batı Medeniyeti’ dedikleri aslında bir sakız…

Evet bir sakız. Ve Batı; bu sakızı yüzyıllardır çiğneyip, şişirip, evirip, çeviriyor….

Yazımızın konusu  bir‘sakız’.

Geçtiğimiz günlerde İskandinav Yarımadası’nda  5700 yıllık olduğu belirtilen bir sakız  bulundu.

Buluntunun sakız diye adlandırılması bugünlere mahsus bir tanımlama.

Nesnenin hamurumsu bir karışım olduğu söylendi. Huş ağacının reçinesi (bugünün tanımlaması ile sakız); içinde fenol olarak adlandırılan ve antiseptik özelliği olan bir maddeye sahip. İşte bu nedenle karışım antiseptik amaçlı olarak çiğnenmiş. Bu kısmı şaşırtıcı.

Evet; önemli bir buluntu. Çünkü kemik dışındaki bir cisimden ilk kez DNA tesbiti ile gen haritası çıkarıldı. Bu harita ile evrim, o dönemin patojen mikropları ve yayılma süreçleri gibi değerli bilgilere de ulaşıldı.

Bu gen haritası sayesinde hamurumsu karışımı uzun süre çiğneyen insanın koyu tenli, kahverengi saçlı ve mavi gözleri olan bir kız çocuğu olduğu açıklandı.

 Hamurumsu karışım ve çıkarılan gen haritasına göre yapılmış canlandırma

Buraya kadar her şey normal.

Bilimsel saptırmaca bu genlerin sahibi insanın adı ile başlıyor. Kızımızın adı Lola.

Gen dizilimini yapan uzmanlar tarafından verilmiş bir isim ve çok da manidar.

Lola bir İskandinav değilmiş. Buzul Çağı sonrası kıta Avrupa’dan göç etmiş bir avcı/toplayıcı olduğu söylendi. Buluntu MÖ 3700’lü yıllara denk geliyor. Ve böylece ‘avcı/toplayıcı’ tanımlaması da havada kalıyor. En azından Neolitik dönem denilmeliydi. Zira Anadolu’da (Göbeklitepe ve civarı) MÖ 10.000’lerde başlayan tarım dönemi Avrupa’da Doğu’dan Batı’ya göçler ile en azından MÖ 5000’lerde başlamıştı.

Bu arkeolojik haberi okurken, bendenizin dikkatini ilk olarak canlandırmaya verilen isim çekti. Lola…

Malumunuz biz Türklerin bir güzeli daha var ki O’nun adı da Lolan. Evet Lolan (!)

Lolan Güzeli Doğu Türkistan’da 2000’li yılların başında Tarım Havzası denilen bölgede bulundu.

Lolan; Lola’dan biraz daha genç. 3700 yaşında. Çin Hükümetinin politik engellemeleri ile bir türlü incelenemeyen güzeller güzeli  bir mumya Lolan. Kirpikleri bile olduğu gibi duruyor. Gür ve uzun.

Lolan Güzeli MÖ 1800’ler.  Bulunduğu yer; Doğu TürkistanLola

Çin Hükümeti Lolan’ın sergilenmesine dahi katlanamıyor. Salondaki ışıklar çok loş. Fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Çünkü normal şartlarda sergilenip, araştırılırsa Çin’den önce o topraklarda Kırım, Kafkasya, Orta Avrupa kökenli insanların yaşadığı ortaya çıkacak. Zira Lolan asla bir Çin’li değil.

İşte Lola’da tıpkı kız kardeşi Lolan gibi bir takım sansürleme hareketine daha bulunduğu anda uğramış belli ki. Gen diziliminde kesinlikle Doğu’ya özgü özellikler çıkmış olmalı ki bu ad verilmiş.

Çünkü Batı; kendi kültürel, sosyal, siyasal ideolojisine uymayan her hangi bir gerçeği yüzyıllardır olduğu gibi yine saptırmış.

Lola bir Batı’lı değil. Sadece bu ismi vermekle bile bilinçaltı bilgisi su yüzüne çıkmış.

Evet, Lola kesin bir Doğulu. Tıpkı kızkardeşi Lolan gibi.

İşin içine gen araştırmaları girince ve bu araştırmayı yapan da bir Avrupa ülkesi ise konuya tedbirle yaklaşmak gerekiyor. Çünkü sonuçlar Batı tarafından geçmişte gördüğümüz gibi illa ki çarpıtılır. Bunun en tanınmış örneği de Etrüsklere ait saptırmalardır. Etrüsklerin Türk oldukları hala şiddetle ret ediliyor. Üstelik Toskana insanı ve hayvanlarında yapılan gen analizleri tamamen Batı Anadolu’yu işaret ettiği halde.

Ha Batı, ha Çin. Araştırma sonuçlarını çarpıtmak ya da hiç yaptırmamak…

Sonuç değişmiyor. Ismarlama tarih anlayışı ile bir yere varılamayacağı günün birinde illa ki anlaşılacak. 

Lola’da diğer örnekler gibi günün birinde gerçek hüviyeti ile nihayet bizleri selamlayacak…

Yelda YALAMAN

https://twitter.com/ea5cdab1b18c4ec