gaziantep escort
Bugun...


Çetin ÜNSALAN

facebook-paylas
En kritik 5 yıl
Tarih: 17-09-2020 23:17:00 Güncelleme: 17-09-2020 23:19:00


Dünya Bankası Baş Ekonomisti Carmen Reinhart, pandemi sürecinden sonra küresel ekonominin toparlanmasının 5 yıl alabileceğine dair öngörüsünü paylaştı. Açıkçası bu süre değişebilir. Öncelikle pandeminin ne zaman biteceğini bilmiyoruz.

 

Sonrasında, dünya ekonomisinin tek problemini pandemiden ibaret görmek büyük yanılgılara ve sapmalara neden olabilir. Halen normal mal ve hizmet üretimiyle elde edilen ekonomik büyüklüğün, 10 katı düzeyinde bir balon, yani kağıt ekonomisi dünya ekonomisinin sırtında kambur gibi duruyor.

 

Tüm bu nedenlerle virüs sonrasında nasıl bir süreç işleyeceğini görmek mümkün değil. Şayet kriterleri pandemiye koyar ve bununla mukayese ederseniz, sonrasında ciddi istatistikler elde edebilirsiniz. Ama bu dünya ekonomisinin arz fazlasından likit zehirlenmesine kadar bir dizi sorununu ortadan kaldırmaz.

 

Her şeye rağmen 5 yılı baz alalım. Çünkü süre ne olursa olsun, sürecin sonunda varlığını koruyacakların kaderi çok fazla değişmeyecek. Her şeye rağmen ayakta kalmayı başarabilenler, sadece bir tesadüfün eseri olacak.

 

Bu nedenle Reinhart’ın öngördüğü süreyi kabul edersek, ‘en kritik 5 yıl’ tanımlamasını yapabiliriz. Zira birçok şeyin aynı kalmadığı, sonrasında iş yapış modellerinden insan kaynağı niteliğine, üretim süreçlerinden ilave sektörlerin dahil olup, bazılarının yok olmasına kadar büyük kırılmalara gebe bir zaman diliminden bahsediyoruz.

 

Dünya ekonomisini bir kenara bırakıp, bizim hangi dersleri çalışmak zorunda olduğumuza göz atmakta fayda var. Keza bugünkü halimizle, ekonominin kırılmamış ve yeni bir sürece girmemiş noktasında bile ciddi handikaplarımız bulunuyor.

 

Bunların en temeline eğitimi koymamız gerekiyor. Halen ‘aşağıdakilerden hangisi aşağıdadır’ sorularıyla geleceğin ekonomisine değil, bir sonraki sınava hazırladığımız kuşaklar olduğunun farkına varmamız gerekir.

 

Geçmiş ile yarını doğru harmanlamış, sorgulayan, eleştiren ve yaratıcılığı geliştiren bir nüfus yaratmak zorundayız. Kaç kişi olduğunuzun değil, kaç işe yarar insan olduğunuzun, dünden daha çok esas haline dönüştüğü bir gelecekte, değişimi sağlamaz isek, ya fayda sağlamayan insanlar yetiştirir ya da aradan sıyrılanları dünyaya kaptırırız.

 

Ekonominin yeni halinde de insan faktörü olmadan hiçbir sonuç almanız ve sürdürülebilir bir başarı yakalamamız mümkün değil. Ama gerçekten insan yetiştirmeliyiz. Sıradan insanın işini bilgisayarların, robotların yapacağı, ancak nitelikli insan varlığının zenginlik yaratabileceği bir kulvara doğru koşuyoruz.

 

Üretim yapımızı mutlaka neşter altına yatırmalıyız. Sadece çok iyi üretici olmak, dün katma değer problemi yaratırken, yarın yok sayılmak gerçeğini önümüze koyacak. Bir ürünün tasarımından yazılımına, ara mamulünden nihai şekline kadar verecek kabiliyeti sahip, tedarikçisi içte ve bilgi üreten olan bir reel sektör yaratmalıyız.

 

Sonra bunun içerisinde bazı ürünleri dışarıdan alabilirsiniz. Ama ithalatınız içindeki yüzde 73’lük ara malı gerçeğiyle bugünün ekonomisinde yaşam savaşı verirken, yarının ekonomisinde yok hükmünde olduğumuzu da bilmeliyiz.

 

Finansı ve teknolojiyi mutlaka doğru kurgulamalı; yönetebilir kılmalı; bağlı olmakla bağımlı olmanın arasındaki farkı anlamalı ve bir ekonomik plan çerçevesinde liyakat, verimlilik gibi kavramlarla yol almalıyız.

 

Eğer pandemi bugün sonuçlansa ve öngörüye uygun olarak dünya ekonomisi 5 yıl sonra gerçekten toparlansa bu ve buna benzer bir planlı ekonomi uygulamazsak, finansmandan üretime, insan kaynağından dış ticarete hukuk ve adaleti esas almazsak; üzgünüm ki yarının ekonomisinde bugünkü yüzde 1’i bulmayan ağırlığımızı bile arayabiliriz.

 

Şimdi kendi kendinize sorun. Fikrin gelişime uygun bir biçimde özgür olduğu, kimsenin patronculuk oynamadığı, çalışanların mesai doldurmaktan öte kaygılarının olduğu, ortak akıl öne çıktığı bir ortamda mıyız?

 

Ne yazık ki hayır... Ama şu bir gerçek ki, gereğini yaparsak, tüm sektörlerimizi yerli yazılımlarla bezeyip, doğru kurguları ve yapılanmaları gerçekleştirirsek, gelişmiş ekonomilerle aramızdaki farkı 3-4 yıla düşürebiliriz.

 

Yok yapmaz ‘dünya bizim etrafımızda dönüyor’ duygusuyla yine hareket edersek, aradaki fark bin yıla çıkar. O zaman da ancak onların verdiği borçla, onların ürettiklerini tüketiriz. Bu nedenle 5 yıl, daha az ya da daha fazla önemli değil. Süreci ders çalışarak geçiremezsek, sonuçta sınav günü sınıfta kalırız.

 

cetinunsalan@yahoo.com



Bu yazı 16630 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA