gaziantep escort
1xbet supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
konya escort
Bugun...


Cengiz HERGÜNLÜ

facebook-paylas
Ekonomide insan davranışları
Tarih: 21-10-2024 21:08:00 Güncelleme: 24-10-2024 07:31:00


Ekonomide, insanın sosyal davranışlarının dikkate alınması zamanı.

 

Ben bir ekonomist değilim.

Fakat; kişilerin, şirketlerin,

mikro ekonomik gelişmelere göre;

alınan kararlar sonucunda, alınan kararların öncesinde,

insanın içinde bulunduğu toplumun

karşılıklı ilişkisel iletişimlerine bağlı davranışlarının

sonuçları nasıl etkilediğini görmek;
beni, bazı ekonomik yaklaşımların uygulanmasında;
birtakım eksiklikler olduğu sanrısına itmektedir.

 

Yanlış alınan birçok ekonomik kararın;
sadece matematiksel, doğa kanunlarına (fizik kanunları) uygun

ekonomik teoremlere göre uygulanması gerekliliğinin,

tek gerçek olarak kabul edilmesi;
ekonomi anlamında alınan kararların,

tamda gerçekliği yansıtmıyor gibi görünmesine neden oluyor gibi gözükmektedir.

 

İnsan davranışlarının;

gözlenebilen ve deneysel araştırmalara

bilimsel olarak dayanması gerekliliği yaklaşımları,

insanı tek bir davranış biçimiyle;

fayda ve kâr maksimizasyonuna indirgenen teorilerin araştırılmasına neden olmuştur.

 

Fakat; varlığı inkâr edilemeyen sosyal bilimlerin bir parçası olan ekonominin,

bireylerin; toplumsal eylem, davranış ve psikolojik çeşitliliğinin

iktisat teorilerinin içine alınması gibi bir durum söz konusu olmakla birlikte,

uygulanabilir duruma getirilebilmelidir.

 

Oysa; gözlemlediğimiz zaman,
geçen süreçler dâhilinde; ekonomide ve diğer sosyal bilimlerde,

bilimselliğin ölçütünün

salt ‘ölçülebilirlik’ ve ‘hesaplanabilirlik’ ile

sınırlandırılmasına yol açmaktadır.

Paradigma böyle yürütülmektedir.

Oysa; insan, oldukça karmaşık duygu ve düşüncelere sahip ‘sosyal bir varlıktır.’

 

Rasyonel davranış ve faydacılık konusunda,

KOBİ’lerin ilk kuruluş aşamalarında;
genellikle eş, dost ve akrabalardan alınan küçük tutarlar ile kurulan işletmelerin

-hepsi dâhil olmamakla birlikte- eldeki verilere göre;
bir analiz ve planlama yapılmadan kuruluş gerçekleşmekte,

finansal yönetim anlayışına, değil sahip olmak; bakkal usulüyle,

faaliyetler devam etmektedir.

 

Pazarlama faaliyetlerinde;

önceden aynı iş konusunda çalışılan bir firma varsa;
özellikle, o firmanın müşterilerine daha düşük fiyat verilerek,

yapılacak satış faaliyetlerine güvenilebilmektedir.

 

Sözleşme yapılmadan, el sıkışmaları sonuçlarına göre anlaşmalar yapılmakta;

düşük fiyatla satış yapılması aşamasından sonra,

maliyetlerin karşılamaması sonucu;
fiyat yükseltilme isteği neticesinde müşteriler kaybedilmekte,

kurumsallaşma sürecine ait konular ise; hiç gündeme gelmemektedir.

 

Daha kuruluş aşamasında;

hatalı gelişen kısaca açıklamaya çalıştığımız bu yapılanmalar sonucunda,

işletme mali sıkıntıya girse bile;
bütün bu gelişmeler dikkate alınmadan,

bir eleştirisi yapılmadan eş, dost, akraba ve

benzeri yakın ilişkiler kurulan toplum bireyleri;
destek vermeye devam edebilen davranış biçimleri sergileyebilmektedirler.

 

Ait olunan toplumun geleneksel-kültürel yapısında;

geçmişten gelen aile bağlarının, arkadaş ve dostların vefasal yaklaşımları,
bireyleri; böyle davranışlara doğru itebilmektedir.

 

Oysa; salt, ölçülebilirlik ve hesaplanabilirlik gibi

bilimsel göstergeler dikkate alınarak hareket edilseydi,
KOBİ’nin; hemen dağılmasının, dağıtılmasının gerekliliğine karar verilirdi.

 

Bilimsel ve rasyonel olmak,

ampirik çalışmalar yapmak,

gözlem ve deneylere dayalı ölçülebilirlik doğa kanunlarının

uygulanması doğrultusunda atılan adımların doğruluğu,

gerçekliği ve kesinliği; muhakkak yadsınamaz.

 

İlerlemenin sağlanabilmesi için

‘bilimsel fayda’ yaratan gelişmeler, böyle olmak zorunda.

Aksi düşünülemez.

 

Fakat; ekonomiyi de içine alabilecek şekilde,

sosyal bilimlerde üretilen bilginin

‘üretildiği toplumdan, algılama biçiminden, değer yargılarından’

bağımsız düşünülmesi; insan unsurunu,

tek elbise giyen bireyler haline getirmekten öteye gidemez.

 

Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler için

aynı şeklide uygulanmaya çalışılan ana akım ekonomi

-neo klasik kapitalist sistem- kuralları, aynı şekilde uygulanamaz.

 

Bilim insanının iktisadi ve toplumsal gerçekliği,

‘bilginin üretildiği toplumdan farklı olamaz’.

 

Neo kapitalist sistemin ürettiği paradigmalar,

üretildiği ülkeler içinde geçerli olan toplumsal yapının;
sosyolojik, siyasal, kültürel ve eğitim

– toplumun psikolojik motivasyon çeşitliliği de dâhil olmak üzere -

yapısından meydana geldiğine göre;
- bu paradigmalar en azından ülkemizde oluşmadığı için - 

bilginin üretildiği topluma ait bireyler için

daha rasyonel sonuçlar doğurabileceği yönünde başat bir sonuç vermesi doğaldır.

 

Ülkelerin, krizler karşısındaki konjonktürel ekonomik davranışları;
buna önemli örnekler oluşturmaktadır.

 

Her ülkenin, aynı uygulamalara zorlanması;

mekanik uygulamalara bağlanmış, nedensellik ilişkileri doğurur.

 

ABD.’de yaşanan ilk büyük kriz olan 1870 ekonomik krizinin,

– Büyük Depresyon - fiyatlardaki düşüşlerden kaynaklandığı,

fiyat düşüşlerinin ise; emeğin parasal tutarının kısmen düşüşü,

artan yatırımlar ile verimliliğin maliyetlerin düşmesine bağlı olmasına bağlanırken;
kârların düşmesinin nedenleri tam olarak anlaşılmamış.

 

Maliyetlerdeki azalma, fiyatlardaki düşüşten daha fazla ise;
fiyatların düşmesine rağmen, kâr oranlarının yükselmesi mümkündür.

 

Bu gelişmeler; ekonomistlerin şüphe duymasına,

başka çözümler aramasına neden olmuş.

Nedenlerin arasında;

insan psikolojisinin, karamsarlığa bağlı davranışların etkili olduğu gibi

sonuçlara da bağlı olduğu gibi,

bireylerin sosyal davranışları ve aralarındaki ilişkilerin bilinerek,

ekonominin incelenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır.

 

Sonuç olarak;

o dönemden itibaren, ana akım ekonomi teorisi olan kapitalizmde uygulanan

sadece rasyonel, faydacı ve arz talep gibi matematiksel teoremlerin yeterli olmadığı,

özellikle; insan, firma ve piyasa davranışlarının

farklı bakış açılarıyla yorumlanan yeni birtakım yaklaşımların geliştirilmesi

hipotezlerinin gerekliliği, kabul edilmeye başlanmıştır.

 

İnsan davranışlarının dolaylı bir yönü olan ‘beklentilerin’,

ekonomiye yön verdiğinin;

araştırma konularına dahil edilmeye başlanmış olduğu, gözden kaçırılmamalıdır.

 

 

Yararlanılan kaynaklar:

İktisat metodolojisi sayfa 1’den yararlanılmıştır.

 

 

 

Cengiz HERGÜNLÜ

SMMM-Bağımsız DENETÇİ

www.hergunlu.com

chergunlu@hergunlu.com

           



Bu yazı 2910 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA