gaziantep escort
Bugun...



'Üretimde iyi bir noktaya geldiğimizde bu sefer de mevzuata takılıyoruz'


facebook-paylas
Güncelleme: 13-09-2022 16:36:48 Tarih: 29-08-2022 17:08

'Üretimde iyi bir noktaya geldiğimizde bu sefer de mevzuata takılıyoruz'

Dersankoop Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mahsuk Gülaçar

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Kavuncu ile

Dersankoop ve TRİO S2023 Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Mahşuk Gülaçar, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi yönetim binasında, bir araya geldi.

 

Üniversite-Sanayi iş birliği odağında gerçekleşen görüşmeler sonunda;
İTÜ ve Dersankoop arasında

iş birliği yapılmasına yönelik

prensip anlaşmasına varıldı.

 

Bir ülkenin kalkınması;

bilgi-emek-üretim saç ayağında kurgulanan sistemin işlevsel ve sürekli olmasına bağlıdır.

 

Sanayi devrimiyle birlikte artan üretim faaliyetleri, günümüzde teknolojik gelişmelerin de etkisiyle artık daha fonksiyonel bir hale gelmeye başladı. 

 

Makine parkurlarının otomasyon sistemleriyle entegrasyonu,

hem hız hem de kalite olarak devrim niteliğinde değişikliklerin yaşanmasına

zemin hazırlamış oldu.

 

Ancak; Türk sanayicilerinin,

bu değişime istenen seviyede ayak uydurabildiklerini söyleyebilmek, biraz güç. 

 

Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan

Dersankoop’un ve Yeni Nesil Sanayi Sitesi Trios’un Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Mahşuk Gülaçar, uzun zamandır üzerinde hassasiyetle durduğu

yeni sanayi ve sanayici modelini, bilim dünyasıyla birlikte inşa etmek için yoğun çaba sarf ediyor.

 

Bu doğrultuda; geçtiğimiz günlerde,

İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Kavuncu ve beraberindeki heyetle

İOSB merkezinde bir araya geldiler.

 

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayiciler adına konuşan Gülaçar;

Rektör Kavuncu’ya hitaben, bölgenin düşünce dünyasından ciddi beklenti içerisinde olduğunu söyledi. 

 

Mehmet Mahşuk Gülaçar’ın konuşmasından bazı başlıklar: 


“Sayın hocamı ziyarete gittiğimde, İTÜ’nün gerçekten bu ülke için üretimi esas alan,

gayretleri ödüllendirmek ve

onlara katkı vermek isteyen bir bilim kuruluşu olduğunu gördüm.

 

Sanayici ile bilim insanını

bir araya getirebilecek ortamı oluşturabileceğimize dair umutlarım bu görüşmeden sonra fazlasıyla arttı.

 

Lakin biz sanayiciler,

alaylı bir topluluk olarak;

maalesef, bir bilim anlayışı doğrultusunda kendisini şekillendiren,

bilimin kıymetinin farkında olan bir kitle değiliz.

 

Bizler;

geçimimiz için gerekenleri temin edebilmek,

ailelerimizi kimseye muhtaç etmeden yaşanabilir bir düzen kurmak için

mevcut işlerimizi seçtik ve gerçek şu ki; bu işler,

bizim; doğru bir şekilde, kabiliyetlerimizi ve istidatlarımızı okuyarak tercih ettiğimiz işler değil.

 

Yeter ki, bir kapı açalım ve çoluk çocuğumuzun nafakasını elde edelim,

biraz da rahat yaşam koşullarını elde edelim diye;
işe soyunan, kollarını sıvayan üretici güçleriz biz.

 

Gerçekten bilimin farkında olan,

dünyadaki teknolojinin nerelere ulaştığını fark eden ve

katma değeri yüksek ürünleri üretme anlayışına sahip,

yeni nesil sanayici profilini tüm zorluklarına rağmen; oluşturabiliriz.

 

Türkiye’deki OSB’ler,

ülkenin kurtuluş reçetesini yazmaya ve bu profili içselleştirmeye muktedir yerlerdir.”


Türkiye’deki 363 organize sanayi bölgesinin lokomotifi konumunda olan,

7 milyon m2 üzerine kurulu ve 34 bin üreticiye sahip İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde

19 bin çeşit ürün üretiliyor.

 

“Bugün; Gaziantep’te 42 milyon m2 üzerindeki OSB’de 93 adet,

87 milyon m2’lik Eskişehir OSB’de 126 adet ürün üretilirken,

7 milyon m2 üzerine konuşlanmış İkitelli OSB’de 19 bin çeşit ürün üretilmektedir.

 

Bunların içerisinde 10 binin üzerindeki ürün markalaşmaya müsait ürünlerdir.

Eğer bu sağlanırsa; ülke olarak ihracatımız trilyon doları, çok rahatlıkla bulur.

 

Üretici kabiliyetlerimiz en kısa zamanda bilimin gözetiminde işlerini yaparsa,

inanıyorum ki; bu ülkeyi Almanya’nın seviyesine getirebiliriz.


Genç bir nüfusa sahibiz.

Ülkemizdeki 87 milyon kişinin 31 milyonu eğitim kurumlarında.

8 milyonluk ilköğretim kitlesini çıkartırsak;

geri kalanların içerisindeki 19-20 milyon, iş yapabilme kabiliyeti olan çocuklar.

 

Eğitim formatını üretime yönelik programlayarak,

ara eleman sıkıntısını halledebiliriz.

‘Suriye’den gelenler geri gönderilsin’ dendiğinde ödü kopuyor sanayicimizin.

Aslında; bize istihdam olarak kendi insanımız fazlasıyla yeter.

Eğitimde zamanlama, pratiğe dönük yeniden kurgulanırsa,

ara eleman sorunu çözülebilir.


Şu anda birçok alanda tıkanıklık yaşıyoruz.

Üretimde iyi bir noktaya geldiğimizde, bu sefer de mevzuata takılıyoruz.

 

Nasıl müdahale edeceğimizi bilmiyoruz.

Mevzuata müdahale etmeye kalktığımız zaman,

bürokrasi sanki onu ilahlaştırmışçasına hemen diyor ki; ‘mevzuata aykırı kardeşim’

 

Bu aykırı olan şey;
ülkenin gelişimini, ihracatını durduruyorsa,

marka üretmesine engel oluyorsa,

geleceğini parlak ufuklara taşıyacak zihniyeti törpülüyorsa,

kusura bakmayın ama; mevzuat da değişime açık olmalı.

 

Dolayısıyla; hiçbirimiz bu değişimi gerçekleştirmeye cesaret edemiyoruz.

Çünkü; ‘mevzuata aykırı’ sopası başımıza hemen iniveriyor.

Bununla ilgili çalışmaları sizlerden bekliyoruz.

Bizi okuyun lütfen.


Her şeye rağmen;

kendimize küsme lüksümüz yok;

ayağa kalkabileceğimizi ama bunun tek yolunun da

bilim kuruluşlarının gözetimi altında üretmekten geçtiğini, bilelim.

 

Bugün İOSB’de 34 bin üretici kabiliyetimiz var.

Buna rağmen; sanayici ve teknoloji envanteri yok.

Bu envanterle ülkeye neler kazandırabileceğimizin analizini yapabileceğimiz

bir akademik danışma kurulumuz ve sanayici istişare kurulumuz yok. 

 

Bu ikisinin birlikte çalışabileceği

kamu-üniversite-sanayi ortak Ar-Ge ve koordinasyon kuruluna

acilen ihtiyacımız var.

 

Yol alabilmemiz, markalaşmamız için bizi okuyabilen ve

mevzuat tıkanıklığını aşabilecek tekliflerle mevzuları siyasi iradeye götürecek

bir mekanizmaya, her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz.

 

Her yönüyle sıkıntılar içerisindeyiz.

Buna rağmen; gece gündüz sürekli üretiyoruz.

 

Bu bölge;
10 milyar dolar ihracat yapma potansiyelini kendi içerisinde sağlamış ve

ikinci nesle devir yapabilecek noktada, rüştünü ispat etmiş bir sanayi merkezidir.

 

Katma değeri yüksek ürün üretmek istiyoruz.

Bu da beraberinde bilgi ihtiyacını doğuruyor. 

Biz size teslim olmaya hazırız.”

 

Mehmet Mahşuk Gülaçar’ın konuşmasından sonra söz alan

Rektör İsmail Kavuncu, İTÜ’nün kısa tarihini, bölümlerini ve başarılarını

dinleyicilere aktardıktan sonra,

farklı sektörlerle yaptıkları iş birliği ve projelerden örnekler vererek;

sanayicinin her zaman yanında olduklarını dile getirdi.

 

Denizcilik, Bilişim ve Elektronik bölümleriyle

İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin,

1%’lik dilimden öğrenci alarak,

üst seviye bir eğitimle gençleri geleceğe hazırladığını,

böylelikle; sanayicinin her dönem muzdarip olduğu

ara eleman sorununa da

kalifiye öğrencilerle çözüm getirdiklerini aktaran Kavuncu,

müfredatlarını, öğrenciyi girişime ve üretime yönlendirme ekseninde oluşturduklarını söyledi.


“İTÜ olarak;
firmalara, kurumlara ve sanayicilerimize

nasıl daha fazla destek olabiliriz diye,

sürekli düşünüyor ve proje geliştiriyoruz. 

 

 

İçerisinde çok farklı bileşenlerin olduğu,

özel sektörün istifade ettiği Ar-Ge ve Test merkezlerinin konuşlandığı

bir Teknoparkımız var.

 

TUSAŞ’ın Ar-Ge Merkezi,

MATİL’in ve OTAM’ın Test Merkezi, parkın içerisinde.

Hidrojen malzemelerinin taşınmasına yönelik

Ar-Ge kurulumu halen devam ediyor.

 

Kimya ve tekstil sektörleriyle,

uzun zamandır dirsek temasımız söz konusu.

 

İTKİB’le ortak proje ve organizasyonlar yürütüyoruz.

Yine de; kat etmemiz gereken, çok yol olduğunun farkındayız.


Küresel gelişmelerden çok çabuk etkilenen

üretim ve inşaat sektörlerine bağlı olarak;
makine, inşaat ve mimarlık fakültelerinde belli 
oranlarda bir azalma olsa da;

genel olarak, mühendislik bölümlerine ilgide artış olduğunu, rahatlıkla söyleyebilirim.

 

Bunda sayıları her geçen gün artan,

kuluçka merkezlerinin ve teknoloji festivallerinin ciddi payı var.


Öğrencilerimizi daha donanımlı hale getirmek için

çalışmalarımız devam ediyor.

 

Şöyle bir projemiz var;

lisansla yüksek lisansı birleştirip;

bütünleşik eğitim (4+1) modeliyle, her ikisinden de aynı anda mezun vermek!

 

Bu model içerisinde de öğrenciler en az 10 aylık bir uygulamalı eğitim alacaklar.

Uygulamalar, 3. sınıftan itibaren başlayacak ve

her öğrencinin bir sanayi bir de akademik danışmanı olacak.

 

Bu model sayesinde; öğrencilerimiz,

hem uygulamalı eğitimden geçmiş,

hem de yüksek lisans tezi hazırlayarak;

bir alanda uzmanlaşmış mühendisler olarak, iş hayatına başlamış olacaklar.

 

Şu an, 250 öğrencide bu modeli denemeye başladık.

Siz değerli sanayicilerimizle işte bu noktada yollarımız kesişiyor.

 

Zira; uygulamalı eğitim aşamasında sizlerle çalışmak isteriz.

Kaldı ki; bu süreçte not ortalaması 3’ün üzerinde olan en iyi öğrencileri

sizlere yönlendirmiş olacağız.


ASELSAN ve TUSAŞ gibi firmalarla, birkaç günlük çalıştaylar yapıyoruz.

İhtiyaçlarını bizimle paylaşıyorlar.

Biz de onlara alanlarıyla alakalı neler yapabileceğimizin sunumunu yapıyoruz.

İyi projeler çıkıyor sonuçta.

 

Ayrıca; ASELSAN’la akademik programımız da var. 

Hocalarımız onlara kendi bünyelerinde yüksek lisans dersleri veriyor.

Bu kapsamdaki tezler de, yine ASELSAN’ın kendi projeleri doğrultusunda hazırlanıyor.

 

EÜAŞ sorunlarını bize gönderiyor.

Buradan çıkan sonuçlardan, Master öğrencileri proje hazırlayacaklar.

 

Etkileşimli birliktelikler bunlar.

Sizlerle de,

OSB bünyesinde ihtiyaç duyulan kategorileri oluşturulup;
ayrı ayrı çalıştaylar 
yapabiliriz. 

 

1) Sorunların ortaya konması, 
2) Kategorize edilmesi, 
3) Alan bazında sonuçlandırılıp, sınıflandırıp ilgili yerlere yönlendirilmesi.

 

Bu üç aşamayla; İOSB’nin fotoğrafını net bir şekilde çekebiliriz.

Aslında; bizim de elimizde sihirli değnek yok.

 

Birlikte ve özverili bir şekilde hareket edebilirsek eğer;
sorunlarımıza çözüm bulabiliriz.

 

Çalıştay’dan ayrı olarak;
teknik elemanlarımızın yetiştirilmesine 
yönelik, eğitim programları düzenlenebilir.

 

Sürekli eğitim merkezimiz var.

Farklı ve gelişen alanlara bağlı olarak dinamik bir şekilde 

sizlerle birlikte bu eğitim programlarını düzenleyebiliriz.
 

Üretimden geldiğim için

sanayinin problemlerini görebiliyorum.

 

Ekonomik dalgalanmalar,

enflasyonun yükselmesi,

işçi maaşlarındaki artış…

Bunların hepsi tecrübe ettiğimiz şeyler.

 

Pandemi dönemi pek çok fırsat çıkardı karşımıza;

dijital dönüşüm, tedarik zinciri, üretim hızı, e-ihracat gibi.

 

Ukrayna’da bir savaş var.

Savaşın insani ve dramatik yanları yüreğimizi burkuyor.

Özellikle Avrupa açısından bu savaş ciddi bir kriz sebebi.

 

Lakin bizim açımızdan fırsatlar oluşturdu.

Pek çok Rus firması Türkiye’de iş yapmak üzere, ortaklık arayışında.

Bu tür fırsatları kollayıp, dinamik bir hareket tarzı ortaya koymak gerekiyor.”







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EKONOMİ Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA