Tweet |
“Yangın çıkma olasılığı var sözü; yerini, ‘her an her yerde olabilir’ sözüne bıraktı.
Yaz aylarının en sıcak günleri, yine kâbusu yaşattı.
Sıcaklığın 30 derecelerin üzerine çıktığı,
nemin de yüzde 30’ların altına düştüğü yerlerde,
ne yazık ki; yaşamlar yanıyor.
Bolu’dan İzmir’e, Çanakkale’den Antalya’ya;
ülkenin batı kesimlerinde, her an bir alan yanıyor.
Ülkenin batısında;
mavi gökyüzüne, yangın dumanlarının kara bulutları çöküyor.’’
cümleleriyle son yıllarda artan orman yangınlarındaki artışa dikkat çeken
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik,
önemli bir uyarıda bulundu.
Akkemik; artan orman yangınlarının,
toplum tarafından kanıksanmaya başlandığını belirterek;
‘’Artan orman yangınları, hayatımızın bir parçası değil!
Ormanlarımız yanarken ve bu yangınlar, yerleşim alanlarına sıçrarken,
toplumsal olarak; sanki bir kanıksama da yaşamaya başlıyoruz.
2021 yılındaki büyük yangından sonra yükselen toplumsal duyarlılık,
görece de olsa; önlem alınmasında, yetkililere baskı uygulanmasını sağlamıştı.
Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri;
bütün kamuoyuna önlemlerin artırıldığı,
yeterli teknik donanım ve insan gücünün sağlandığı
konusundaki açıklamalarını, sıklaştırmıştı.
Ancak; ormanlarımız yanmaya devam ediyor!’’ diye konuştu.
Prof. Dr. Ünal Akkemik;
özellikle batıdaki sahil kentlerine göçün artması ile
büyüyen yerleşim alanlarının, ormanların içine doğru yayılmasının
orman yangınlarının boyutunu ve niteliğini değiştirdiğini belirtti.
Akkemik; geçmişte, sadece Orman Genel Müdürlüğü’nün sorunu gibi görülen
orman yangınlarının, günümüzde; kentlinin ve yerel yönetimlerin de
sorunu haline geldiğini ifade ederek;
‘’Neredeyse her orman yangını, en yakın yerleşim yerine ulaşıyor,
insanın yaşam alanını ve hayatını tehdit ediyor.
Batı ve güney kıyılarımız boyunca artan kentleşme,
fiilen; kentleri ve ormanları iç içe getirdi.
Bu, yıllardır biriken pek çok yanlışın üzücü sonucu.
Ne yazık ki;
en ufak bir kıvılcım, on binlerce hektarlık orman alanının
içindeki tüm canlılarla birlikte, yok olmasına neden oluyor.’’ diye konuştu.
Orman yangınlarının;
yüzde 95’inin insan etkisiyle,
sadece yüzde %5’nin ise; doğal sebeplerden oluştuğunu hatırlatan Akkemik;
ekosistemin doğal döngüsünün sekteye uğratılmasının da
yangınla mücadeleyi zorlaştırdığını söyledi.
Akkemik;
‘’İklim değişiyor ve unutmamamız gereken;
yaz döneminde sıcak hava dalgalarının sıklığı ve süresi giderek artıyor,
yangının; hızla yayılmasına ve
söndürme çalışmalarının zorlaşmasına yol açıyor.
Şu bir gerçek:
Akdeniz Havzası’nda yer alan ülkemizdeki yangınla mücadeledeki yetersizlikler,
değişen ormancılık mevzuatı,
ormandan yararlanma biçimleri ve
rant tehdidi gibi etkenler devam ettiği sürece;
orman yangınları, bütün hızıyla devam edecek.’’
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik,
orman yangınlarının başlıca nedenlerini ise; şöyle açıkladı
● Orman alanlarının; Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle orman dışına çıkarılması,
orman alanlarının rant kaynağı olarak görülmesi,
yatırımların; ormanlık alanlarda verilen izinlerle devam etmesi,
● İnsanların yeterince duyarlı, dikkatli, bilinçli olmaması,
● Yangın önleyici çalışmaların yetersiz olması,
● Teknik donanımın yetersiz olması,
● Orman bölge müdürlükleri ve
büyükşehir belediyeleri arasındaki koordinasyon eksikliği.
Orman yangınları ile mücadelede;
soğukkanlı bir yaklaşımla, bilimsel temellere dayalı
radikal çözümler üretilmesi gerektiğini ifade eden Akkemik;
ormanlardaki insan eylemlerinin azaltılması gerektiğini ifade etti.
‘’Hala; yangınların ardından, bazıları;
kolay yandıkları için Kızılçamları suçluyor.
Ancak Kızılçamlar suçlu değil.
Bizler; ormanlardaki insan eylemlerini azaltmalıyız.
ÇEKÜL Vakfı olarak;
öncelikli hedefin, bu olması gerektiğini savunuyoruz.
Bilim insanları, üniversiteleri, meslek odaları, sivil örgütlenmeler, yerel yönetimlerin
iş birliği geliştirdiği ve hızla hayata geçebilecek, uygulanabilir, her kesimi kapsayıcı;
sadece, ormanlık alanları değil;
kentleri, kırsal mirası, arkeolojik mirası, doğal mirası koruyacak
acil eylem planını geliştirmemiz gerekiyor.’’ diye konuşan Akkemik;
ÇEKÜL Vakfı’nın orman yangınlarının önlenmesi için hazırladığı önerileri ise;
şöyle sıraladı:
● Var olan orman alanlarımızın “orman” vasfı devam etmeli.
İnsan eylemi içeren imar izinleri, verilmemeli.
(Madencilik, dinlenme-konaklama tesisleri, enerji tesisleri gibi)
● Enerji nakil hatları ormanlardan geçirilmemeli;
mutlaka geçirilmek zorundaysa, düzenli bakımları yapılmalı.
Kesinlikle denetim mekanizması işlemeli.
● Orman yangını risklerini gösteren teknolojik donanımlarla,
bilimsel verileri kullanarak stratejik planlar hazırlanmalı ve
tüm yetkili kesimlerle, sivil örgütlerle, halkla paylaşılmalı.
● İlgili bakanlıklarda ve alt birimlerinde; işin ehli, uzman kadrolar görev almalı.
● İklim değişikliği nedeniyle yaz aylarının uzaması,
sıcaklığın artması ve nemin düşmesiyle;
yangın riski taşıyan bölgelerde ormanlık alanlara girişler yasaklanmalı.
Kesinlikle denetim mekanizması işlemeli.
● Ormanların koruyucusu olan orman köylüleri desteklenmeli,
yaşam kültürleri korunmalı.
● Büyük kentler ve ormanlar arasında, tampon bölgeler yaratılmalı.
● Yerel yönetimler ve orman bölge müdürlükleri iş birliği geliştirmeli,
eylem planı hazırlamalı.
● Toplumda, doğayı koruma bilincinin geliştirilmesi için
eğitim seferberliği başlatılmalı.
Bilim insanları, uzmanlar ve ilgili sivil örgütlerle iş birliği yapılmalı.
● Yerel ve merkezi yönetimlerin alanda çalışan birimleri güçlendirilmeli, yetkinlik kazanmalı.