gaziantep escort
Bugun...



'Her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için, süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalı'


facebook-paylas
Güncelleme: 04-09-2022 10:22:34 Tarih: 16-08-2022 14:57

'Her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için, süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalı'

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve

inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için

1988 yılından bu yana çalışan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB),

17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem felaketinin 23. yıl dönümünde,

bir kez daha deprem gerçeğini hatırlattı.

 

Geçmişte yaşadığımız depremlerde olduğu gibi,

gelecekte olacak depremlere karşı tedbir alınmazsa;

büyük can ve mal kaybına uğrayacağımıza dikkat çeken

Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık,

“Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nı incelediğimizde;
nüfusumuzun yüzde 70’ten fazlasının

deprem tehlikesi yüksek olan bölgelerde yaşamakta olduğunu görüyoruz.

 

Her yıl, on binlerce yeni konut yapılsa da;
nüfusun önemli bir oranını, hâlen depreme dayanıksız eski yapılarda ikamet etmektedir.

 

Ne zaman, nerede ve ne şiddette olacağını bilemediğimiz deprem,

yeni acılara neden olmadan, riskli yapıların acilen dönüştürülmesi gerekmektedir.

 

Resmî verilere göre; 6,7 milyon konut risk altındadır.

Yılda 100-200 bin adet konut dönüşümü ile

bu risk kısa vadede maalesef ortadan kalkmayacaktır.” dedi.

 

Depremlerin ekonomik etkilerine de dikkat çeken Yavuz Işık,

“Özellikle; İstanbul gibi ticaretin, sanayinin ve

önemli üst ve altyapıların olduğu büyükşehirlerde olabilecek büyük bir depremin

kötümser senaryosu, sadece olası can kayıpları ile değil;

ülke ekonomisine vuracağı darbe ile de değerlendirilmelidir.

 

Bu nedenle; 

kentsel dönüşümün hızını azaltan sorunların çözülmesi,

önem arz etmektedir.

 

Bu sorunların çözülmesi ile

vatandaşların güvenli ve konforlu yaşam alanlarına kavuşması sağlanabileceği gibi,

inşaat sektörünün canlanması, 

kalkınmaya ve istihdama katkı vermesi de sağlanacaktır.

 

Bu nedenle;

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından

her yıl en az 300 bin konutun dönüştürülebilmesi için

süreçte yer alacak bütün paydaşlar aktif rol almalıdır.” diye konuştu.

 

Kaliteli beton kullanımı ve denetim ile

depremi az hasarla atlatmanın mümkün olduğunu vurgulayan Yavuz Işık:

“Hazır beton alanında kaliteyi garanti altına almayı hedefleyen Birliğimiz,

Kalite Güvence Sistemi (KGS) ile hazır beton tesislerinin;
üretim şartlarını, 

teknik ve laboratuvar altyapısını,

personel yeterliliğini denetleyerek;

kaliteli ve yüksek dayanım sınıflarında, beton üretimi gerçekleşmesini sağlamaktadır.

 

Yeni yapıların inşasında ve

kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılacak KGS belgeli kaliteli hazır beton,

olası bir depremde birçok hayat kurtaracaktır.” dedi.

 

Türkiye’de üretilen betonların yüzde 65’inin

Türkiye Hazır Beton Birliği üyeleri tarafından

KGS belgeli olarak üretildiğinin altını çizen Yavuz Işık:

“Depreme karşı dayanıklı yapılaşma için

bu oranın çok daha yüksek olması gerekmektedir.

 

KGS Sistemi’ne katılan beton tesisleri;

yoğun kontroller sonucunda,

daha stabil ve sürdürülebilir bir üretim yapmaktadır.

 

Böylece; hem kaliteli hem de ekonomik bir üretim elde edilmektedir.

Standartlara uygun üretimin sağlanmasıyla,

beton üreticisi ile tüketici arasında güven oluşmaktadır. 

 

Sektördeki bütün üreticilere tarafsız ve doğru bir denetim uyguladığı için

KGS Belgeli beton üreticileri, özellikle tercih edilmektedir. 

 

Günümüzde bazı prestijli projelerin teknik şartnamelerinde

beton üreticisi firmaların KGS belgeli THBB üyesi olmalarının ön şart olarak talep edilmesi,

bizler için sevindiricidir.

 

Bu doğrultuda, bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere;
KGS 
Sistemi’ne davet ediyoruz.” dedi.

 

2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'nin,

binalarda en az C25 dayanım sınıfı betonun kullanılmasını öngördüğünü söyleyen Yavuz Işık, 

“Betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için

dış çevre etkilerine de dayanıklı olacak şekilde;

boşluksuz ve geçirimsiz olması gerekmektedir.

 

Bu dayanıklılığın yani; dürabilitenin sağlanması için,

beton dayanım sınıflarının daha da yükseltilmesi, çok önemlidir.

 

Bu nedenle; THBB, betonun ve dolayısıyla betonarme yapının dayanıklılığı için

taşıyıcı beton olarak; en düşük C30 sınıfı betonun kullanılmasını önermektedir.

 

Dayanım sınıfı kadar önemli olan bir konu da,

betonun servis ömrü boyunca performansını belirleyecek olan

“Çevresel Etki Sınıfı”dır.

 

Örneğin;

bir binanın bir sahil bölgesinde veya bir İç Anadolu ovasında veya 

zararlı yeraltı sularının bulunduğu bir zeminde inşa edilecek olmasına bağlı olarak,

farklı çevresel etki sınıfları seçimi, söz konusudur.

 

Bu örnekteki her üç binanın servis ömrü boyunca maruz kalacağı çevresel etkiler,

birbirinden farklı olacaktır.

 

Doğru çevresel etki sınıfı seçilip;

buna göre beton kullanılmazsa, yapıda uzun vadede bozulmalar meydana gelecek,

öngörülen servis ömrü ve depreme dayanıklılık azalacaktır.

 

Projeye uygun çevresel etki sınıfının doğru bir şekilde belirlenmesi noktasında;
projeyi yapan mühendise ve 
denetlenmesi konusunda,

özellikle Yapı Denetim Sistemi'ne büyük rol düşmektedir.

 

Doğru belirlenmiş çevresel etki sınıfında,

yüksek dayanımlı ve kalite belgeli betonlarla inşa edilen

standartlara uygun olarak tasarlanmış ve denetlenmiş binaların

depremde alacağı hasarın, daha az olacağını öngörebiliyoruz.” dedi.







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EMLAK Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA