gaziantep escort
Bugun...



'7.8 milyon üniversiteli öğrencinin geleceğini heba etmeyelim'


facebook-paylas
Güncelleme: 26-02-2023 02:14:15 Tarih: 13-02-2023 17:07

'7.8 milyon üniversiteli öğrencinin geleceğini heba etmeyelim'

Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada;
üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiği ve üniversitelerin tatil edildiği açıklandı.

Sanırım; tatil ile online eğitim kastediliyor.

 

Üniversiteler, 24 saat açık araştırma ve eğitim kurumlarıdır.

Kim, bu öneriyi geliştirdi bilinmiyor;

ancak; Sayın Cumhurbaşkanı elindeki kâğıttan okuduğuna göre, bir öneri getirilmiş.

 

Ancak; ülkenin en ciddi sorunu olan

eğitimsizlik veya yetersiz eğitimden kaynaklanan cehalet nedeniyle;

bu sorunlar başımıza gelmiyor mu?

 

Eğitim olmadan, bilim olmadan;
nasıl aşarız, bu cehalet ve yetersiz organizasyon sorunlarını?

 

Bütün doğanın en büyük felaket gücüne karşı,

bilim ve teknolojik bilgi ile baş edilebileceğini göstermektedir.

 

Jeoloji, jeofizik ve inşaat mühendisliği bilgileri bir araya getirilerek; sorun giderilebilir.

 

Bilgi, bilim ve üretilen teknoloji ile

doğanın yarattığı devasa deprem gücü ile başedilebileceği ispatlı.

 

Jeoloji bilgisine uygun, fizik yasalarına ve mühendislik ilkelerine göre yapılan binaların

(Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası binası, yıkıntılar arasında sağlam kalmış)

yıkılmadığı gerçeği ortada iken; bilimin öğrenilmesi nasıl askıya alınır?

Bu deprem, Japonya’da olsaydı; kaç kişi ölürdü?

 

Arama-kurtarmada yer alan yabancıların

kullandığı ekipman, çalışma sistemi, planlamasını görünce;
EĞİTİMİN VE BECERİ KAZANMANIN önemi, çok daha iyi anlaşılıyor.

 

O zaman; en çok ihtiyacımız olan nitelikten, eğitimden; vazgeçemeyiz.

Depremzedelere barınacak yer, her yerde bulunur.

Ancak; eğitim konusu aksatılamayacak kadar önemlidir.

Tam tersine; her koşul altında, acılarımızla birlikte bilgi üreterek, çare aramalıyız.

 

Üniversite ve Eğitime Devam Ederek Dayanışma Güçlendirilebilir

 

Çözüm, üniversitelerin eğitimini askıya almak değil;
vatandaşı yaşam yerinde, iş yerinde tutmak olmalı.

 

Bugünün koşuları ile

Türkiye’deki öğrenci yurtlarının kullandığı oda sayısı kadar konteynır ve ısıtılmış çadırlar ile

ihtiyaç giderilebilir. 

Bu karar, hiç bir zorunluluk oluşturmuyor.

 

Deprem bölgesinde, eğitimin bir süre online yapılması anlaşılabilir.

Bu arada; çoğu öğrenci, uzaktan eğitim için gerekli araç-gerece sahip değil.

Deprem bölgesinde çoğu öğrencinin evi hasar gördüğü için,

eğitimi uzaktan izlemeleri, mümkün görülmemektedir.

 

Pandemi döneminde;
çoğu öğrenci, dersleri cep telefonundan takip etti,

fakat; hiçbir öğrenmenin gerçekleşmediğini, tüm eğitimciler tecrübe ettiler.

 

Bu bağlamda;

ülke çapında eğitimin online olması, ülkeye çok daha fazla zarar verecektir.

Kaldı ki; dünyada bu tür felaketlerde üniversite eğitimi aksatılmaz.

Konuyu; yetkililerin, yeniden gözden geçirmesi gerekir.

 

Eğitimin Uzaktan Yapılmasından Önce Diğer İhtiyaçların Giderilmesinde Yarar Var

 

Önce enkaz altındaki insanlarımız kalksın, sonra ne yapılmalı konusu;

hep beraber bütünlüklü olarak işlenecektir.

 

Son 30 yılda; deprem, sel felaketlerinden ders çıkarmış olmalıydık.

1999 depremi üzerinden geçen süreçte, hiç ders almadık mı ki; daha çok insanımız öldü.

Konuyu, tartışmaya açacaktım.

Şu anda, sorunun çözümünde öncelik; üniversite eğitiminin online olması, olmamalıydı.

 

Bölgeden dün gece döndüm,

bütün ev ve binalar oturulamayacak durumda.

 

Barınma ihtiyacı çok yüksek ve

ihtiyaç sahibi çok sayıda insan var ve

daha da çoğalacaktır.

 

Bunları geçici süreliğine, yakın illere yönlendirmek doğru bir yaklaşım.

Ancak; Akdeniz kıyı şeridindeki oteller ve misafirhaneler, depremzedeler için yeterli olacaktır.

Çünkü; Türkiye’nin turizm yatak kapasitesinin, yaklaşık 1.5 milyon kadar olduğu bilinmektedir.

Öncelikle buralar değerlendirilmeli.

Bunun için öğrenci yurtları kullanılacak diye, üniversite eğitimi online’a dönmemeli.

 

Pandemi sürecinde uzaktan eğitimin yetersiz kaldığını,

pandemi sonrası yeniden eğitim başladığında anladık.

Ancak; o zaman, insanların ülke sathında birbirine hastalık bulaştırmaması için

uzaktan eğitim; anlayışla karşılandı.

 

Şimdiki durum çok farklı.

Öyle bile olsa; depremden etkilenen yurttaşlar, bütün Türkiye’ye gidecek değildirler.

 

Kaldı ki;
bu bölgenin insanı, şu anda yakınlarının yanına ve/veya Mersin ve çevre illere doğru yöneliyorlar.

Çünkü; ortam düzeldiğinde hemen geri gelip, işlerine güçlerine dönmeyi düşünüyorlar.

Düşünmek zorundadırlar.

 

Türkiye’de; yaklaşık, 7.8 milyon yükseköğretim öğrencisi bulunmaktadır.

Üniversitelerin örgün programlarında okuyan öğrenci sayısı, 6 milyon.

Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarında kalan öğrenci sayısı, 678 bin 763.

Üniversite'de okuyan her 100 öğrenciden yüzde 10 kadarı, yurtlarda kalmaktadır.

Yurtların tamamını boşaltsak bile; depremzedelerin ihtiyacını karşılamaz.

Bunun için üniversite eğitimini uzaktan eğitime dönüştürerek,

milyonlarca gencin geleceğini tehlikeye düşürmeyelim.

 

Ayrıca; eğitim kurumlarının, aynı zamanda birer sosyal paylaşım ortamı olarak;

insanların dayanışma ortamları olarak, görülmesi gerekir.

 

Yaşanan bu travmalarda,

ancak; dayanışma ve yardımlaşma ile kendilerini yaşama bağlayabilirler.

Yalnızca bunun için, eğitim kurumları açık tutulmalı.

Lütfen, kararı bir kez daha gözden geçirelim.

 

Geleceği Ancak Nitelikli Eğitimle Kurabiliriz

 

Türkiye'nin temel sorunu olan nitelikli eğitimi, daha yüksek sesle belirtmemiz gerekir.

İşini doğru yapmayan, bir şey olmaz diyen, demirden çimentodan kaçıran,

zemini dikkate almadan inşaat yapan, yaptıran müteahhitlerin elinden,

yeniden depreme dayanıksız evler, yapılır.

 

Toplumun; fen okuryazar temelli nitelikli bir eğitim ile

bilimin öngörülerini benimseyen bir bilinçlendirme ve zihni dönüşümünü sağlamamız gerekir.

 

Ülke insanı jeoloji bilmeden, ekoloji bilmeden deprem bilinci gelişir mi?

Yıkılan on binlerce bina için milyonlar ödeyenlerin hangisi, bu bina depreme dayanaklı mı diye sordu?

Bu insanlar geçekten erken dönemde yeterli bir deprem bilinci ve afet bilgisine sahip olsalardı;
sorgulamadan ev satın alırlar mıydı?

Tarih, coğrafya ve biyoloji bilgisi yeterli olsaydı;

bu yaşanan depremler, afetler ve arkasından ortaya çıkan yetersiz organizasyonlar, yaşanır mıydı? 

Bu deprem Japonya’da olsaydı; bu kadar insan ölürmüydü?

Japonlar enkazı ve süreci, böyle yönetir miydi?

Güzelim tarihi Antakya, Maraş, Adıyaman, Malatya, Pazarcık ve

insanlık tarihinin kalbi olan bölgelerdeki tarihi yerler; yerle bir olur muydu?

 

Bizim gibi eğitimi yetersiz toplumların,

daha fazla ciddi sorunlar yaşamaması için eğitimin niteliği hızla arttırılmalı.

Bütünlüklü bakış açısına sahip, analitik düşünen bir insan gücüne sahip olmamız gerekir.

Açık açık, hep birlikte konuşulmalı ve bir daha bu durumlara düşülmemeli.

 

Sürekli az gelişmiş bir ülke olma durumundan, ne zaman kurtulacağız?

Konuyu, bütünlüklü olarak; enkaz sonrasında konuşmamız gerekiyor.

Bu defa, daha açık ve net konuşalım.

Sorun; hepimizin canını yakıyor.

 

Toplum olarak;
yaşanan deprem gerçeği ve arkasında yaşanan aksaklıkları konusunu,

bütünlüklü olarak işlememiz gerekiyor.

Siyasiler dahil; her yurttaşın, ülkenin geleceği açısından ciddi bir analiz yapması, gerekir.

 

Hiç böyle bir felaket öngörememiştim.

Kahramanmaraş, Pazarcık ve köylerinde gördüğüm yıkımlar ürpertici.

Acımız çok büyük, halen enkaz altında çok yakınlarımız var.

 

Ülkemizin başı sağ olsun.

Acılarımızı ve yaşanan onca sorunun çözümü için

hep beraber akıl, bilim ve teknoloji becerisi ile geleceği kurmak zorundayız. 

 

Türkiye; bu sorunu açık ve net konuşmalı ve nitelikli yaşama dönüşe, kendini hazırlamalı.

 

 

Prof. Dr. İbrahim Ortaş
iortas@cu.edu.tr

 







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA