Tweet |
Türkiye’den Lozan Mübadilleri Vakfı (LMV) ve Şişli Belediyesi ile
Yunanistan’dan da Küçük Asya İncelemeleri Merkezi (KMS) ve
Azınlık Grupları Araştırma Merkezi’nin (KEMO) paydaşlığında;
Lozan Mübadelesi’nin 100. yılı dolayısıyla;
“100. Yılında Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi Bellek, Kimlik ve Yeniden İnşa”
konulu uluslararası bir sempozyum gerçekleştirildi.
Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlenen sempozyuma;
Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Fransa, Brezilya ve Kanada üniversitelerinden
36 akademisyen ve araştırmacı ile bağımsız araştırmacılar katıldı.
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin 100. yılında düzenlenen bu sempozyumda;
mübadele konusu çok yönlü masaya yatırıldı.
Sempozyumda önemli şu soruların yanıtları,
akademisyenlerin sunumlarıyla yeniden ele alındı:
• Zorunlu göçün tarihsel şartları nelerdi?
• 20. Yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu ve
Avrupa’daki diğer imparatorlukların yıkılmasının,
göç hareketleri ya da zorunlu göç üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
• Siyasal yaklaşımların geri dönülemez şekilde değişimi ve
ulus - devlet süreci yeni yüzyılın kurgulanmasında nasıl bir etki yarattı?
• Bu süreçte zorunlu göç şart mıydı?
• Mübadele insan haklarına ne kadar uygundu?
• Halklar üzerinde ne gibi travmalar yarattı?
• Zorunlu göçün, ülkelerin ekonomik ve toplumsal yaşamlarında
ne gibi tahribatları ya da katkıları oldu?
• Vatanlarını terk eden halkların,
kendileriyle birlikte götürdükleri kültürel zenginlik,
geride kalan ülkenin çoğulcu yapısı üzerinde
ne gibi tahribat yarattı ya da gittikleri ülkelere neler kattı?
• Geride bırakılan tarihi ve kültürel miras, ne kadar korundu?
• Mübadillerin sonraki kuşakları, bu mirası nasıl anlamlandırıyor?
Sempozyumu en önemli kılan ayrıntılardan biri;
konunun sadece tarih disiplini çerçevesinde değil de;
hukuk, sosyal antropoloji, halk bilim gibi farklı disiplinler açısından da ele alınması oldu.
Sempozyumda, tarihsel süreç baz alınarak, göç olgusu 3 evrede değerlendirildi;
mübadele öncesi, mübadele sırası ve mübadele sonrası.
Toplantıda bir sunum gerçekleştiren,
sempozyumun davetli ana konuşmacısı Prof. Dr. Zafer Toprak;
mübadele öncesi dönemin,
bütün Avrupa’yı içine alan göç olgusuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Toprak; 20. Yüzyıla girerken,
Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa’daki diğer imparatorlukların yıkılması ve
egemenliğin imparatorlar ve padişahtan halka geçmesiyle birlikte;
baskın bir siyasal yaklaşım olan ulus-devletin ülkeleri ve sınırları
yeniden şekillendirdiğine vurgu yaptığını sunumunda,
Türk – Yunan Nüfus Mübadelesi’nin de
ülkelerin siyasi ve sosyal istikrarını sağlama adına, gerçekleştirildiğini aktarıldı.
“Mübadele şart mıydı?”
Sempozyumda; mübadelenin insan haklarına uygun olarak yapılmadığı,
hatta; zorunlu yerinden etmenin insan hakları ihlali olduğu konusu,
güncel bir görüş olarak gündeme gelirken;
katılımcılar, konunun bu eksen etrafında masaya yatırılmasının da
çok önemli bir gelişme olduğu konusuna, vurgu yaptılar.
Prof. Dr. Toprak da, “zorunlu yerinden etmenin”,
Nürnberg Mahkemeleri’nden sonra,
ciddi bir insan hakları ihlali ve suçu olarak kabul edildiğinin altını çizdi.
Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin de,
sempozyumun sonunda gerçekleştirilen değerlendirme toplantısında;
önemli konuların altını çizdi.
Mübadeleye tabi tutulan halkların yaşadıkları zorlukları değerlendiren Keskin,
bu konuda şunları aktardı:
“Mübadeleye tabi tutulan kişilerin
karşı karşıya kaldıkları büyük bir maddi ve manevi yıkım söz konusu…
Mekânsızlaşma, itibarlarını ve statülerini terk etmeleri, mülklerini kaybetmeleri,
sağlık sorunları, adaptasyon sürecinde yaşadıkları büyük sıkıntılar,
gittikleri ülkelerde potansiyel düşman olarak görülmeleri ve
zorbalığa maruz kalmaları, dil sorunu, vatan hasreti gibi
pek çok alt başlıkta, bu büyük yıkımının nedenlerini bulabiliriz.”
Sempozyumda; mübadillerin çocukları ve torunları olan
Türk ve Yunan akademisyenler, yazarlar ve tarihçiler de sunum gerçekleştirdi.
Kişisel tarih anlatılarının zaman zaman duygusal bir ortam yarattığı sempozyumda,
kültürel mirasın korunmasının öneminin altı, ayrıca; çizildi.
Özellikle mübadillerin sonraki kuşak çocuklarının
bu mirasın korunması ve kimliklerinin bir parçası olarak anlamlandırmasının;
Türkiye ve Yunanistan arasında bir kültür köprüsü kurulması noktasında,
kilit bir rol oynadığı aktarıldı.
Geçmişin acı deneyimlerinden devralınan bu mirasın,
kültürel çoğulculuk ve zenginlik çerçevesinde korunması için
müze ve anı evlerinin sayısının günden güne arttığı da sunumlarda paylaşıldı.
Ayrıca; iki ülke arasında atalarının doğdukları toprakları ziyaret ve
mübadil buluşmalarının yoğunlaştığına da dikkat çekildi.
Sempozyumun gerçekleştirdiği Şişli Nazım Hikmet Kültür Evi Fuaye Alanı’nda;
Karikatürist Semih Poroy'un "Mübadelenin Ayak İzleri" isimli karikatür sergisi de açıldı.
Mübadelenin metninin 19 maddesinin karikatürlerle anlatıldığı ve
Şişli Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan sergi,
9 Nisan'a kadar, Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde açık olacak.