Tweet |
Güvenilir Ürün Platformu tarafından,
Tarım ve Orman Bakanlığı desteği ile düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi;
alanında başarılı isimleri, bir araya getirdi.
Moderatörlüğünü Ekonomi Gazetecisi Serpin Alparslan’ın yaptığı
'Yerelden Globale Güvenilirlik Vizyonu' isimli panelde konuşan isimler;
güvenilir marka olma yolunda attıkları adımları, izleyicilere anlattı.
‘’Tüm süreçlerine hâkim olamadığınız bir işi,
ne yönetebilirsiniz ne de güvenilir olabilirsiniz’’ diyen
Oğuz Holding CEO’su Enes Örer;
“Güvenilir marka olabilmek için
bizim her şeye hazırlıklı olmamız lazım;
pandemi de gördük, savaş da gördük, yarın daha farklı olaylar da görebiliriz;
bu sebepten dolayı, bildiğimiz işten şaşmayacağız ve
o işin tüm gerekliliklerine ve tüm süreçlerine hâkim olacağız.
Muhteşem bir ülkede yaşıyoruz;
her geçen gün inancım katlanarak artıyor, girişimler harika çok zeki insanlar var.
Eğer ki; kendimize inanırsak,
çok zor işleri zarif bir şekilde yapabilecek kabiliyetlere sahibiz.
Firmaların şuna çok dikkat etmesi gerekiyor;
‘satayım çıkayım’ değil,
‘değerini bulduğu anda içeriye aldığı yatırımla şirketini iki veya üç kat büyüterek,
yeni fabrikalar açarak,
yeni makineleri bünyesine katarak ya da bunları kopyalayıp,
yurtdışında orayı fethedip,
orada üretip orada satarak, dünyayı geliştirmeye çalışmalılar.
Bizlerin hayali; markalarımızı yurtdışında
hem üretelim, hem satalım, hem de yatırımcıların da daha çok kazanacağı
bir merkez haline gelelim’’ diye konuştu.
Muratbey Gıda İletişim ve İş Geliştirme Direktörü Gülnur Uluğ;
“Dünya artık daha küçük bir yer.
Trendlere baktığımızda;
trendlerin de globalleştiğini görebiliyoruz.
Örneğin; ‘sağlıklı yaşam konsepti’
artık bütün dünyanın önem verdiği bir trend haline geldi veya
pandemi döneminin etkisiyle ‘bağışıklık’ gibi kavramlar, ön plana çıkmaya başladı.
Biz de ürünlerimizi geliştirirken,
trendlere ve globaldeki tüketici içgörüsüne dikkat etmekteyiz.
Avrupa ülkelerine, daha inovatif ürünlerimizi sunuyoruz, çünkü;
inovatif ürünlerimiz daha global bir tat sahibi olduğu için
daha çok gençler tarafından tercih ediliyor,
fakat; ülkemizde olduğu gibi yurtdışında da
hem inovatif ürünlerimiz, hem de geleneksel etnik ürünlerimizle
raflarda yerimizi alıyoruz, müşterilerimizin yoğun ilgilerinden dolayı da, oldukça mutluyuz.
Ürünün güvenilir olması ve arkasında bir markanın olduğunun bilinmesi,
bir sıkıntı çıktığında karşınızda bir muhatap bulabiliyor olmanız, oldukça önemli.
Ağırlaşan ekonomik şartlar ve alım gücünün düşmesi,
bazı çok ciddi tehditler oluşturuyor;
örneğin, son iki yılda gıdada taklit ve sahteciliğin arttığını biliyoruz.
Elbette bu durum;
biz kurumsal firmaların kaliteden ödün vermesi anlamına gelmiyor,
aksine; tüketiciyi bu konuda bilinçlendirmemiz gerekiyor ve
sürdürülebilirlik çalışmalarına yoğunlaşmamız gerekiyor.
Türkiye, maalesef; 2018 yılına kadar,
Avrupa’ya süt ve süt ürünleri satışı gerçekleştiremedi.
2018 yılından itibaren;
halen çok rahat bir ihracat kanalı açılamasa da
çok sıkı denetimlerden geçerek;
Avrupa’ya süt ve süt ürünleri satışı gerçekleştirebilen,
ihracat izni alan ilk firmalardan biriyiz.
Şu anda Avrupa ülkelerinden;
Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika’ya peynir satıyoruz.” diye konuştu.
“Mutfağın patronu Türkiye olarak biziz’’ diyen
Öztiryakiler Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Öztiryaki;
‘’Dünyada; endüstriyel mutfak araçları satın alması yapmak isteyen herkes,
muhakkak; Türkiye’ye gelmek durumunda.
Dünyada; her sektörde yarışabilen nadir ülkelerden birisi Türkiye,
en kaliteli sanayici ve mühendislere sahip ülke, yine Türkiye’dir.
Şu anda 130 ülkeye ihracat yapıyoruz ve
bunların içinde çok önemli pazarlar mevcut.
Örnek olarak;
Maldiv Adaları'ndaki otellerin %40’ının mutfağı bizim diyebiliriz.
Güvenilir olmak; ticaretin her alanında olduğu gibi
bizim sektörümüzde de oldukça önemli bir konudur.
Her şeyden önce, müşterinin bize karşı;
‘Bu firma bizi yarı yolda bırakmaz’ demesi gerekiyor.
Şu anda gençlere bir tavsiye niteliğinde olması açısından, şunları söyleyebilirim ki;
günümüz şartları, birçok işi yapmaya oldukça elverişli konumdadır.
İhracat yapmak, bir şeyi yapmak istemekten geçer.
Çeşitli desteklerle firmaların bir yerlere gitmesi, pek mümkün değil;
kendinize güvenmiyorsanız, bu iş olmayacaktır;
dolayısıyla, bizler tüm iş insanları ve tüm sektörler olarak;
fırsatları değerlendirmek zorundayız.
Bizler vatandaş olarak,
hangi işi yapıyor olursak olalım;
bulunduğumuz yerde yerli malı tercih etmek üzerine irade koymamız ve
kendimize inanmamız gerekiyor.
O mallara inanmamak, kendimize inanamamak anlamına geliyor.
Rekabet stratejisi çok önemli;
farklılaşarak ilerlememiz gerekiyor,
bizim de bünyemizde AR-GE bölümümüz var ve
Türkiye’nin ilk AR-GE bölümüne sahip firmalardan birisiyiz ve
her ay yeni bir ürün veya fikir geliştiremezsek, rahatsız oluyoruz ve
onlarla çok yakın çalışıyoruz’’ diye konuştu.